Gıda güvencesi ve güvenliği; bitkisel ve hayvansal ürünlerin, yerli biyo-çeşitliliğe azami özen gösterilip canlıların metabolizmasına uygun unsurlar kullanılarak yetiştirilmesi / nitelikli niceliğin artırılması için uygun yöntem ve teknolojinin kullanılması / ürün kalitesinin korunması için uygun koşullarda muhafaza edilmesi / tüketim aşamasına getirilip kullanıcılara sunulması için uygun koşullarda paketlenerek pazarlanması sürecini kapsayan, beslenmenin sürdürülebilirliğine odaklı disiplinlerarası stratejik bir öneme sahiptir.
Tüm canlılar, yaşam döngüsü için beslenmeye gereksinim duymaktadır. İnsanların sağlıklı biyolojik bir yapıya sahip olabilmesi için temiz hava, temiz su kadar, metabolik fıtriyata uygun maddi-manevi temizliğe sahip bitki ve hayvan bazlı gıdalara da ihtiyacı vardır. Sürdürülebilir sağlıklı bir yaşam için insanların farklı vitamin ve mineral içerikli doğal besinlere erişebilmesi ve alabilmesi gerekmektedir.
Günümüzde ülkeler, tarımsal gıda güvencesi ve gıda güvenliği perspektifinden değerlendirildiğinde kendi kendine yetebilir olmaları büyük önem arz etmektedir. Yerli ata tohumlarının, uygun toprak ve yeterli su ile buluşturularak organik yöntemlerle yetiştirilmesi, hayvanların doğal yöntemlerle beslenerek yetiştirilmesi ve insanların kullanımına bu şekilde sunulması, ülkelerin geleceği açısından önemlidir. Tarımsal ürün temini ve tedarik zinciri yetersiz veya erişilemez olduğunda açlık, göç gibi sosyal boyutlu olaylar ortaya çıkabilmekte; dışa muhtaçlık sadece gıda ile sınırlı kalmayıp, sağlıktan ilaca kadar tüm hayatı bağımlı hale getirebilmektedir.
Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu-2019 (FAO, WFP, IFAD, UNICEF, DSÖ) Raporuna göre; “Bugün dünyada 820 milyondan fazla insan hâlen açlık çekmektedir ve bu durum, 2030 yılına kadar ‘Açlığa Son’ amacına ulaşmanın ne kadar güç olduğunu gözler önüne sermektedir. Dünyada yaklaşık 2 milyar insanın orta veya şiddetli seviyede gıda güvensizliği içinde yaşamakta olduğudur. Besleyici ve yeterli gıdaya düzenli erişim sağlanamaması bu insanların kötü beslenme ve sağlıklarının bozulması riskini arttırmaktadır.”
21. yüzyılda en önemli stratejik konuların başında, gıda güvencesi ve güvenliği gelmektedir. Bunun için; tohum bankası / toprak analizi / hayvan yetiştiriciliği / su kaynakları ve destekleyici unsurlar, bilimsel ve geleceğe yönelik planlamalarla güvence altına alınmalıdır. Çünkü küresel gıda arzında gdo, emülgatör vb. uygulamalar çoktan benimsenmiş ve sentetik bazlı ürünlerin deneme versiyonu cazip koşullarla kullanıma sunulmaya başlanmıştır.
Ülkemizin geleceği açısından, üretim odaklı doğal tarımsal gıda güvencesi ve güvenliği büyük önem arz etmektedir. Bunun için üniversite öncesi tematik formatlı meslek okulları olmalı ve gençlerimizin buralarda uygulamalı eğitim alması sağlanmalıdır. Toprak, tohum, hayvan, su, teknoloji, lojistik vb. gıda bazlı tüm parametrelerin eğitimine imkân sağlanmalıdır. Gıda ile alakalı, bitki ve hayvan temelli üniversite eğitimi için bu okul mezunları tercih edilmelidir.
Bu satırlar; M. TUNCEL, Toplumsal Farkındalık, Nevşehir - 2021; çalışmasından yararlanılarak hazırlanmıştır.