Allah-u Zülcelal’in muhabbeti kişi ile ateş arasında bir perdedir. Bir manidir. Allah’ı sevdiğin zaman, Allah’a dost oluyorsun. Allah dost olanı ise ateş yakmaz inşaallah. Bakın depremler oluyor başka felaketler oluyor, ne olursa olsun; Allah için olduğun zaman, sen her zaman kârdasın. İstersen öl, istersen yaşa, istersen parça parça ol… Ne olursa olsun sen kârlısın. Ama sen dünyada bir altın misali pamuk içinde sarılmış vaziyette de olsan, bütün dünya nimetleri senin önünde olsa, bütün erkekler kölen, bütün kadınlar hizmetçin olsa, Allah için değilsen sen ateşin içindesin. Bunu böyle bilelim.
Ateşin içindeyiz! Niçin? Çünkü günah işliyor ve tevbe etmiyoruz. Manevi olarak ateş üstümüzdedir. O günahlarla Allah’ın huzuruna giderse o günahlarla yanacak o kişi. Onun için bizden geldiği kadar Allah-u Zülcelal’e dostluk halini kazanmaya çalışalım. Allah’a dost olalım. Şimdi olamıyor isek yarın için niyet edelim. Yarına olmazsak diğer gün için hazırlık yapalım… Bu ay olmadı öbür ay ama daima Allahu Zülcelal’in rızasına dostluğuna müşteri olalım. Hiç aklımızdan, ruhumuzdan çıkarmayalım salih ameller yaparak daima O’na gidelim. Çünkü İbrahim aleyhisselam , ‘Ben Rabbime gidiyorum, o bana yolunu gösterir.’ (Saffat; 99) diyor. Böyle yürüyerek değildi onunki. Rabbimin aşk ve muhabbetini kazanmak için daima, durmadan O’na doğru gidiyorum. Bizde onların mutaabatını yapmak, onlara uymak suretiyle daima Allah azze ve celleye gidelim! (Seyda Muhammed Konyevi k.s)
Selam sevgi dua ile...