Roma Jones...
Aslında, Öğretmen İsmet Çınar'ın arkadaşı. Türkiye'ye her geldiğinde İsmet'le birlikte yurt gezisi yaparlardı. Mektuplarını Ürgüp Lisesi’nde öğretmenken, ben yazdığım için dost ortamına ben de girmiş oldum. Karşılık olarak gelen mektupları da yine ben çeviriyordum İsmet'e.
Fırat Üniversitesi'nde Coğrafya Bölümü Asistanı olduğumuz dönemde (1978-85) Roma Jones bizim adımıza National Geographic dergisine abone olmuştu. Düzenli olarak geliyordu sayılar. Doktora tezimi hazırlarken de istediğim her makalenin fotokopilerini gönderiyordu. Öyle ki, 1900'lü yılların başlarında Kapadokya hakkında yayımlanmış yazılar da vardı istediklerim arasında. İstek mektubu, karşılığın gelmesi 40 günü buluyordu ( İnternet haberleşmesi, meylleşme falan yoktu daha).
Roma Jones hanım, İsmet'e değil yalnızca, bana da mektup gönderiyordu. Onları evde bizimkilere okuyordum. Öyle ki, çocuklarım kulak dolgunluğuyla Roma Hanım'ı ailemizin bireyi saymağa başlamışlardı. Büyük oğlum Umut, gönderilen dergileri benden önce alıp, okumağa, anlamağa çalışıyordu. Daha Dumlupınar İlkokulu 1. sınıf öğrencisiydi. İlgisini çeken resimlerin açıklayıcı yazılarını, çevirmemi istiyordu. Ben de isteğini yerine getiriyordum.
Küçük oğlum Mutlu da daha 4 yaşındaydı. Ağabeyinin okulunun Anaokulu'na gidip geliyordu. Üniversite yerleşkesinde, ikisi de ,mutlu bir çocukluk, arkadaşlık ortamında yaşıyorlardı. Edebiyat, Fen, Veteriner Fakültesi'nin öğretim elemanlarının çocuklarıyla birlikte, iyi bir etkileşim içinde büyüyorlardı.
Bizim evin bulunduğu blokun alt katında küçük bir daireye bir aile yerleşti. Erkek Fen Fakültesi'nde görevliydi. Hanımı bankacı...Küçük, Mutlu'nun yaşında da bir oğulları vardı. Haftanın 5 günü bakıcı kadın geliyor, çocukla ilgileniyordu.
Balkondan bakıyordum, izliyordum. Oğlum Mutlu ile konuk ailenin çocuğu Alp arasında güzel bir dostluk başlamıştı. Akşamları , oyun dönüşü bana anlatıyordu Alp'i.
Bir gün, hafta sonu dinlencesinde balkonda gazetemi okurken, baktım, aşağıda blokların arasındaki eğimli yamaçta Mutlu ile Alp toprağı kazarak oynuyorlardı. Seslerini duyuyordum.
Alp ayağa kalktı, Mutlu'ya baktı:
'' Mutlu, biliyor musun ben Amerika'da hastanede doğmuşum,'' dedi.
Mutlu üzgün görünüyordu.
Sordu : '' Neren ağrıyordu Alp, hasta mıydın ?''
Güldü Alp...Sanki bir fıkranın iki kahramanı...Çocuk olmak ne güzel...Epey sürdü gülüşmeleri...
‘’Annem beni orda doğurmuş işte.’’
Bu kez Mutlu, arkadaşına sordu :
'' Amerika'da benim Roma Jones teyzem var, tanıyor musun ?''
Alp'in yanıtı olumsuz oldu elbet.
'' Amerika'da çok insan vaar.''
Bunu duydum ya, hemen daktiloma kağıt taktım. Olayı Roma Jones hanıma yazdım. Çekip de karta bastırdığım Harput yıkıntıları ve Hazar Gölü fotoğraf kartlarını koydum, zarfı kapattım. Ertesi gün götürüp PTT'ye verdim.
Bir ay geçmişti aradan.
Edebiyat Fakültesi'nin posta görevlisi ABD'den gelmiş bir mektubu masama bıraktı. Sol üst köşede Roma Jones adı, adresi vardı. Zarfı açtım. Anlattığım olayın kendisini pek duygulandırdığını , gözlerinin yaşardığını yazmıştı. İnsani ilişkilerin ABD'de pek katı olduğunu, böyle çocuk masumiyeti davranışlarına kolay kolay rastlanamayacağını , mektubumu tekrar tekrar okurken ağladığını da eklemişti...
Ve bir sürprizi açıklıyordu. Zarfın içinde kara boyaklı ikinci küçük bir zarf vardı.
Üzerindeki yazı beni şaşırttı : Bununla Mutlu'ya çikolata al !
Açtım. 100 ABD Doları çıktı zarftan.
Mutlu'nun bir sözünün, içten bir davranışının taa ABD'den karşılığı...
Roma Jones teyzesinin armağanı…
............................................ Ürgüp. 15 Mayıs 2018