ARKA YÜZ

Afrikalılarla uzun yıllar geçiren bir Avrupalı, yaşadığı bir olayı şöyle anlatır:                                                                                                      

Misafirleri olduğum kabile yamyam idi. Tertipledikleri ziyafetin menüsünde ise üç insan cesedi vardı. Savaşmışlar, öldürmüşler, sonra da büyük saygı ve özel bir törenle pişirmişlerdi. Düşmanlarındaki yiğitlik ve cesaret gibi üstün vasıfların  yedikleri et vasıtasıyla kendilerine geçtiğine inanıyorlardı. Bu sebeple kin duymuyorlar, hatta kendilerini onların yerine koyuyor, ölenlerin kendilerinden olması halinde rakiplerince yenilmelerini de anlayışla karşılıyorlardı. 

Etin bol ve onlara göre lezzetli olan kısmı bana ayrılmıştı. 

Yemeyeceğimi söylediğimde şaşırdılar.rencide etmemek için dikkatli kelimeler seçiyordum. Mevzu bizdeki savaşlara dönünce; Avrupa’da asker sayısının çok fazla olduğunu, savaşların çok daha büyük, çok daha şiddetli ve kanlı olduğunu anlattım. İnsan kaybını merak etmişlerdi... Yerdeki kumları avuçlayarak, sayılamayacak kadar fazla olduğunu anlattım. Şaşkınlık içindeydiler... 

Sonra, bu kadar çok cesedin nasıl yenilip tüketildiğini sordular. Beyaz adamlar arasında yamyamlık olmadığını,  insan etinin yenilmediğini, iğrenç bulunduğunu söylediğimde, reisleri  dehşet içinde ayağa kalktı. Ayıplayıcı, aşağılayıcı ve suçlayıcı bir tarzda: 

-Nee! Dedi. Yemiyorlar mı? Sırf zevk için öldürüyorlar öyle mi?      
             
Beyaz  adam bu kadar mı vahşi?  

Doğru zannedilen şeyleri yanlışlanmasını bilim olarak tarif eden anlayışa uygun bir vaka.. İnsanın şu harika aklı; basit mantık kurallarının yanında, sistemine musallat olan tembellikten olsa gerek, madalyonun bir arka yüzü olduğunu  çok kerre hesaba katmıyor. Arka yüzler genellikle şok edici ve sarsıcı oluyor. Derine indikçe arka yüzlerin de arka yüzleri ortaya çıkıyor. Ve doğru sandığımız şeyleri yanlışlayan bu yüzler; beynimizi zonklatarak zihin dünyamızda yeni ufuklar açıyor. Ve ismini yazmaktan aciz bir yamyamı, hoca mesabesine yükseltiyor. Ne garip, ne harika ne kadar düşündürücü..