Bir başımız sağolsuna sığdırdık hayatlarımızı!

Bir başımız sağolsuna sığdırdık hayatlarımızı!

Neyin kavgası!

15,16, 17,18,19 yaşlarındaki gençleri koparan şey ne hayatlarından?

Büyümenin cazibesi mi, yoksa cahilliklerin bedeli mi?

Neler oluyor bize?

Niye yaşıyoruz, niye ders almayı öğretemiyoruz, niye durduramıyoruz olanları?

Niye kalem tutan eller yerine silahı, bıçağı, suç aletlerini tutan ellerin fazlalığına şahit oluyoruz.

Niye dertlerimizi konuşarak çözmek yerine; kaba kuvvetle, güç gösterisiyle çözmeye çalışıyoruz.

Sorgulamadığımız her şey bir gün dönüp dolaşıp başımıza geliyor niye görmüyoruz.

Nerde hata yapıyoruz?

Aile eğitiminde mi, mektep eğitiminde mi?

Neyi eksik yapıyoruz ki, saygıyı, edebi ahlakı unutturuyoruz.

Büyütmek için bin bir emek verdiğimiz çocuklarımızı, sokak ortasında bir kavgada, motor üstünde bir trafik kazasında, yasaklı maddelerin pis tuzağına teslim ediyoruz.

Söz geçmeyen bir nesil yetiştiriyoruz. Öfkeli, doyumsuz, umutsuz, fazla özgüvenli ve ne yazık ki bazen fazlasıyla başı boş.

15,16,17,18,19 yaşında gençler, öfke duydukları Annelerini,Babalarını,Hiç  tanımadığı Şeyda Polisimizi öldürme planları yapıp hayata geçiriyor.

Polis Şeyda’yı şehit eden suç makinesi Yunus Emre Geçti’nin 26 suç dosyası var

‘uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti’, 8 kez ‘uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanma’, 2 kez ‘kasten yaralama’, ‘cinsel taciz’, 2 kez ‘çocuğa cinsel istismar’, ‘motosiklet hırsızlığı’, ‘ateşli silahlar ve bıçaklar kanununa muhalefet’ ve 2 kez ‘mala zarar verme’ suçlarının yer aldığı tespit ediliyor.

 Bunu dışarda tutan kişilerin, Yasaların suçu yok mu?

Burada suçlu Cumhurbaşkanı mı, Adalet bakanımı ,Milletin seçtiği vekiller mi yoksa Yunus Emre’nin Annesi mi ?

Suçlu kim?

Daha 15,16,17,18,19  unda gençler, ölümlü kavgalara karışıp hayatlarından koparılıyor.

Alışılmış düzenin değişen işleyişi, belki hep iyisi olsun diye daha fazla çalışan ebeveyn, hayat şartları, yaşam standartları, bazen bir özenti, bazen de kendini belli etme içgüdüsü...

Onlarca sebep, tek bir sonuç.

Mutsuz bir gençlik,

İstikbal siz hayatlar,

 yüreği yanmış aileler...

Zamana kurban ettiğimiz amaçsız biten bu yaşamların suçlusu kim?

Bunun yanıtını veremediğimiz sürece şahit olduğumuz bu olayların sonu asla gelmeyecek.

Gömleğin düğmelerini iliklemek gibidir hayat, en başta hata yaptığını, sonuna gelmeden anlayamıyorsun.

Yıldızların  ışık kaynağı aydır. Ay karanlık olduğunda yıldızlarda parıltısını kaybeder.

Çocuklara ışık saçan ailedir. Ne kadar ışık saçarsak o kadar parlak olur.

Hayata parlayan yıldızlar yetiştirebilmek temennisiyle...

Şehit polisimize Allah Rahmet Eylesin.

Allah mekanını cennet eylesin İnşaAllah.

Tuncay Dalcı