BİR FİLMİN YARATTIĞI DÜŞ KIRIKLIĞI

1971 yılında Ankara...
Nitelikli yabancı filmleri satın almak zor; ülkede döviz sıkıntısı var.
Eskileri bulup bulup dayıyorlar seyirciye. İster git seyret,ister otur evde televizyon izle.
Cumhuriyetin Başkenti Ankara’da ancak bir elin parmakları kadar sinema salonu var. Bunlardan ikisi sürekli yabancı film getirtip seyirciye sunuyor. Gerisi avam işi, vurdulu kırdılı filmlerle ''zevahiri kurtarıyor.''
.................
Tercüman gazetesinde bir köşe yazısı okuyorum.
Ahmet Kabaklı yazmış.
Bir filmi göklere çıkarıyor, medhiye düzme denince örnek bir yazı.
Okuyan sanır ki, Oscar kazanabilecek bir film.
Karar verdim, gidip göreceğim bu büyük sanat eseri filimi.
O gün bizde konuk olan Etimesut Güvercinlik'te askerliğini yapan küçük kardeşim İlhan'ı da alıp gittim Seyranbağları'ndaki sinema salonuna.
Tuttuğum notları aktarmak isterim :
Filmin adı : 501 Numaralı Hücre.
Eser : Mehmet Altunbay.
Reji : Nusret Eraslan.
Oyuncular : Cüneyt Gökçer, Ayten Gökçer, Şahap Akalın, Gülsen Alnıaçık, Atıf Kaptan, Semih Sergen. (Devlet Tiyatrosu ve Devlet Operası Sanatçılarının iştirkiyle.
Tamamen renkli.
Kafkas Film. 1967.
Daha ilk dakikalarda yaşadığım düş kırıklığı...Edebiyatçı Kabaklı'nın öğdüğü film bu mu?
Gece mi, gündüz mü belli değil. Nerde çekilmiş sahneler ? Baku Hava Alanında ya da askeri bir aerodromda, güya Sovyet bombardıman jetlerinin kablolarını keserek kahramanlaşan bir adam. Hücrede inleyen, komşusuna mesaj ileten bir mahkum...Ne olduğu anlaşılmayan birçok sahne.
Oflaya puflaya sonuna değin, acı çekerek izledik filmi. Verdiğimiz paraya acıdık. Anlı şanlı Cüneyt Gökçer'in filmi böyle mi olmalıydı ? Muhterem zevcesine de rol vermiş filmde? Kimin ne yaptığı belli değil.  Boşa geçen 110 dakikaya acıyorum.
Acıdığım bir şey daha var : Kabaklı'nın yazısı için ayırdığım zamana da acıyorum. Ciddiye almasaydım keşke o yazıyı. Sonra bir özeleştiri yapıp özümle hesaplaşıyorum: '' Yaşın 23 oldu. Hala uyduruk filmleri sanat şaheseri gibi gösteren mübalagalı yazılarıyla insanları aldatan  kalem üstadlarına inanıyorsun. Yazıklar olsun !''
O günden sonra bir daha Kabaklı'nın yazısını okumadım.
O günden sonra bir daha Cüneyt Gökçer'in hiçbir flmini seyretmedim.
....................................................................... 10 Aralık 2016.Diyarbakır.................