Bizden Bir Dil: Osmanlı Türkçesi

Bizden Bir Dil: Osmanlı Türkçesi

Üniversiteye geçene kadar Osmanlı Türkçesi’nin ne olduğunu bilmiyordum. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisi olunca merakım da ilgim de arttı. Merak ettikçe öğrendim, öğrendikçe Osmanlı Türkçesi’ne olan önyargıyı gördüm.

Nedendir bilmiyorum ama Osmanlı Türkçesi’ne çok büyük bir önyargı var. İşin trajikomik yanı Osmanlı Türkçesi hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmemesi. Tarih, edebiyat gibi bölümleri okuyanlar dışında çoğu kişi kendi dilini bilmiyor. Bilen yok ama konuşan çok. Herkes Osmanlı Türkçesi’nin Arapça olduğunu iddia ederek direkt olarak reddediyor öğrenmeyi. Bir kere şans verseler belki de sevecekler.                                                                                                                         

Bilmiyorlar ki Osmanlı Türkçesi’nin bir yazı dili olduğunu ve Arapça olmadığını. Evet Arap alfabesini kullanmış ve hatta Arapça da karşılığı olmayan ‘p’, ‘ç’ ve ‘j’ sesleri için Fars alfabesinden destek alınmış. Yani Osmanlı Türkçesi 31 harflidir, bunun 28’i Arap harfi olurken 3’ü Fars harfidir.

Az önce de dediğim gibi Osmanlı Türkçesi yazı dilidir. Arap ve Fars harflerini kendimize göre düzenlemişiz. Bu konu da Atilla İlhan’ın da söylediği gibi:

“Osmanlı Türkçesi; Türklerin yüzyıllar boyunca geliştirdikleri özgün bir dildir. Arapçadan da Farsçadan da yararlanmış ama ikisi de olmamış; yeni Türk kuşakları Osmanlı Türkçesi’ni anlayabilmelidir ki, gelecekle geçmiş arasındaki köprüyü sağlam kurabilsinler.”  

Görünüşe göre o köprü çoktan yıkıldı gibi ama gene de ne olacağı belli değil, belki durum değişir. Bu konu da düşüncesini dile getiren bir diğer isim de Dursun Gürlek ise diyor ki:

“Rahmetli Cemil Meriç’ten defalarca duydum. Türkiye’de Osmanlıca öğrenmenin Arapça öğrenmek kadar hatta daha mühim olduğunu söylerdi. 

 Çünkü kütüphanelerimiz Osmanlıca eserlerle dolu ve işin garibi bu eserlere bizden daha çok Avrupalı oryantalistler ilgi gösteriyor. Düşünebiliyor musunuz, benim kütüphanemdeki eserleri bir Fransız ya da İngiliz araştırıcı rahatlıkla okuyup çevirebiliyor, ben tabiri caizse bön bön bakıyorum. Yahut çevremdeki mezar taşlarını okuyamıyorum. Dedemden kalan tapu belgesini okuyamıyorum.  

En güzel tarihi eserler İstanbul’da fakat Osmanlı çeşmelerinin, camilerinin kitabelerini okuyamıyorum. Tabii ki bu lüzum, bu boşluk gün geçtikçe daha iyi açığa çıktığı için Osmanlıca’ya rağbet var. Kanaatim odur ki rağbet artacak.”

Rağbet artar mı bilmiyorum, tek bildiğim önyargının olduğu ama umarım Osmanlı Türkçesi’ni anlayanın sayısı artar. 

Peyami Safa’dan Cemil Meriç’e, İlber Ortaylı’dan Murat Bardakçı’ya kadar birçok kişinin konu hakkında düşüncelerini söylemişler. Hepsi de Osmanlı Türkçesi için Türklerin yazı dili olduğu konusunda hemfikirler.

Şu an bu yazıyı nasıl okuyorsak aynı şekilde Osmanlı Türkçesi’ni de bu şekilde okuyoruz. Harfler Arapça ve Farsça ama kendimize göre düzenlemiş ve o düzene göre okuyoruz. 

İsterseniz bir Osmanlı Türkçesi metnini Arap olan birine götürün, okuyacak mı görelim. Cevap ortada aslında ama böyle olursa herkes ikna da olur gibi.