• Ülkenin önemli şaft üreticilerindensiniz. Traktör koltuklarında da iddialısınız. Bu işe nasıl başladınız?
1974 yılında ortaokulu bitirmiştim. Çıraklıkla bu işe adım atmış oldum. Her işi 3 yılda öğrendim. Kendi iş yerimi açtım. Askere giderken ortağım Yüksel Çölyen’le çalışmaya başladım. 1979 yılında bu yana da devam ediyoruz. 1977 yılında temelleri atıldı. 6 metrekarede başladık, 3 bin metrekareye kadar çıktık. İlk günlerde torna işleri yapıyorduk. Tarım makinelerine parçalar üretirken zirai şaft imalatı başladı. Beş yıl önce organize sanayiye taşındık ve daha da büyüdük ve traktör koltuğu üretimine başladık. Şaftta Türkiye’de söz sahibiyiz.
• İhracat çalışmalarınız hakkında neler söyleyebilirsiniz? Planlar, projeler...
Üretimin yüzde 60’ı Cezayir’e gidiyor. Yunanistan’a da gönderdik. Bundan sonra ABD’ye gideceğiz. 8 milyon 500 bin adet traktör var. Tükiye’de 1 milyon 300 bin. Orası ciddi bir pazar. Meksika ve İrlanda üzerinde çalışıyoruz. Afrika ülkeleri de hedeflerimiz arasında. Oralara daha düşük fiyatlarla gireceğiz.
• Bundan sonraki hedefleriniz neler?
Değişik koltuklar yapmayı hedefliyoruz. Sürümü çok olan malların üretimini yaptık hep. 2005 yılı öncesi modeller kullanıyoruz. Yeni jenerasyon koltuklar daha işlevsel. Dünya neyi kullanıyorsa onu yapacağız.
• Yeni sistem yatırımlarınız olacak mı? Yeni sistem için yeni bir yatırım yapacağız tabi. Yeni tezgah, yeni hat açacağız. Yaklaşık 500 bin liralık bir yatırım olacak.
• Başka bir sektör ya da yabancı ortak düşünüyor musunuz?
İnsan bildiği işi yapmalı. Öyle çok dallanıp budaklanırsa takip edemez, kontrolü kaybedersin. O yüzden başka sektör gibi bir düşüncem yok. Ancak yabancı bir ortak düşünebilirim. Bu da ancak bana sermaye ya da değişik teknoloji getirirlerse olur. Ama en az yüzde 65’i bende kalması şartıyla.
• Hükümetin yürüttüğü ekonomik politikalardan memnun musunuz?
Ekonomik politikaları güzel. Biz geçmişimizi unutmadık. Memur, işçi maaş alamaz hale gelmişti. Bu hükümet çalışıyor. Sonra açılım filan yaptılar. Bunlar iyi şeyler. Bu kadar insan pisipisine şehit oluyor. Yolsuzlukların üzerine gidiyorlar. Hükümet ne kadar güçlü olursa bizim işimiz de o kadar istikrarlı olur.
• IMF’ye de hayır dediler.
IMF’ye hayır diyebiliyorlarsa, pazarlık yapar hale geldiysek bu çok önemli. Bir hükümet IMF’ye rest çekebiliyorsa hükümetin ve arkasındaki milletin başarısı.
• Referandumun tarihi de belli oldu.
Millet memnun. Bakın bakalım yüzde 70’den aşağı oy çıkacak mı.
• Kriz nasıl geçiyor?
Krizde de biz bir olumsuzluk yaşamadık. Faize krediye bulaşmayı düşünmüyoruz. Kendi imkanlarımızla çalışmayı uygun buduk hep. Bugüne kadar hep öyle oldu. Kriz var deniyor ama dürüst çalışan, işini takip eden firmalarda kriz yok.
• Şirketler tasarruf tedbirinin ilk kalemi olarak gördükleri yöntem olarak önce çalışanları işten çıkarttılar. Son 1 yılda bir sürü insan işinden oldu.
Yok öyle birşey. Biz niye çıkartmadık. Çalıştıracak adam bulamıyoruz.
Türkiye’de iş değil yetişmiş eleman krizi var. Başka da kriz yok bence.
Pazardaki pasta gittikçe küçülüyor
Krizden dolayı dış piyasaya çalışan firmalar iç piyasaya yöneldiler. İthal ürünlerin sayısı arttı. İspanya ve Çin’den şaft girişi var. Pasta küçülüyor.
Piyasaya yerli ürünler hakim
Piyasada hakim olan yerli ürün. Kalitesiz Çin ürünleri rağbet görmüyor. Kaliteli malı Çin’de yaptırınca bizim fiyatlara maloluyor o zaman da yurt dışından getirmenin bir anlamı kalmıyor.
Devlet merdivenaltı çalışana izin vermemeli
Dolar ve Euro fiyatlarının düşük olmasından kaynaklanan sıkıntılar var. Son bir ayda ihracat durdu gibi. İthalat körükleniyor. Bir de KOBİ’lerin desteklenmesi lazım. Destekleniyor ama yeterli değil. Çok küçük miktarlarda kredi veriyorlar. Elektrik teşviği vardı, bu yıl o da kalktı. Ben sigortasız adam çalıştırmıyorum, vergimi veriyorum. Ama merdivenaltı olup kaçak işçi çalıştıran, vergi vermeyen bir çok yer var. Bunlar bize haksızlık yapıyor.
Bunu devlet denetlesin, izin vermesin. Onlarla nasıl rekabet edelim. Kalifiye eleman sıkıntısını gidermek için de meslek okulları açılabilir.
Roportaj için Mustafa Sözduyar Beye teşekkür ediyoruz.