EFLAK BOĞDAN'DAN GÜNÜMÜZE
Dr Emrullah Güney
Uçak Bükreş Hava Limanına doğru alçalırken ben Panait Istrati'yi düşünüyorum. Baragan Bozkırı sanki Anadolu'da. Kodin'in gezdiği, avlandığı bataklıklar sanki bizim Çukurova'mızda.
Tuna...Bizim Tuna...Yeşilırmak kadar Türk...Fırat,Dicle kadar Türk...Deli Kür-Aras kadar Türk...Gediz-Menderesler kadar Türk...Seyhan-Ceyhan kadar Türk... Ve XIV. yüzyılda başlayan Türkleşme güzel Tuna'nın ortasındaki Adakale'nin sular altında kalmasıyla son buldu. Nereye gitti bu güzel adanın insanları? Romanya Hükümeti dağıttı onları...Fakat yine de Dobruca'da hayli Türk var bugün de. Tuna keskin bir dirsekle şimale yöneliyor, Karadeniz ile arada kalan yükseltilerde Türk Tatar köyleri dikkat çekiyor. Adından tarihi anlaşılan köyler: Mecidiye ne demek? Sultan Abdülmecit döneminde Kırımlı göçmenler buraya gelince kurulmuş demek.
Eflak, Boğdan, Besarabya...Osmanlı tarihinde Romanya adı yok; bu 3 ad var. Prensler ,Voyvodalar iç işlerinde bağımsız, dış ilişkilerde İstanbul'a bağlı...Yüzyıllar boyunca statüleri değiştirilmiş; yetkileri azaltılmış, çoğaltılmış. Tuna şimalindeki diyarın Osmanlılarca verilmiş bir sevimli adı da var: Memleketeyn...
Tarih boyunca orduları önemli utkular kazanmamış Romanya, her büyük savaşın ardından toprak kazanarak, şişmanlayarak çıkmış. Güçlü Avrupa devletleri anakaranın doğusunda arazisi geniş bir devletin varlığını güvence olarak görmüşler. Rus Çarlığı'nın cenuba sarkmasını önlemek ereğiyle Romanya'yı desteklemişler.
Lamartine gibi bir Fransız. Hammer gibi bir Nemseli Osmanlı tarihi yazmışlar. Bu alanda Romen yok mu? Var. Iorga: Aynı zamanda Haçlı Seferleri uzmanı. 5 cilt tutan Osmanlı Tarihi güvenilir tevarih takımı...Bir başka kişi Dimitri Cantemir. Tarihçi, devlet adamı, kompozitör...Günümüzde Tirgu Mureş kentindeki üniversite Onun adını taşıyor.
Ve Osmanlı Tarihinde savaş sonralarında imzalanan barış antlaşmalarının kenti Yaş. Günümüzde Moldova sınırında yer almakta. İstanbul gibi 7 Tepeli bir bilim, kültür, sanat merkezi.
Batıya doğru gidelim. Macaristan sınırına doğru kent adları iki dilli (bilingual): Romence ve Macarca. Bölge halkı karışık :Hungaro-Romain...Hayat Dergisinde bir tefrikayı anımsıyorum 1960'larda: Gavurun Esiri. Temeşvarlı Osman Ağa esir düşüyor savaşta. Osmanlı üserasının pek hatırat yazma alışkanlığı yoktur ama, Osman Ağa üşenmemiş ve yazmış başından geçenleri. Temeşvar bugün Romence, Macarca, Almanca, Sırpça eğitim veren 4 üniversitesi, aynı dillerle oyun sahnelenen tiyatrolarıyla, tarihsel yapıların korunduğu sit alanlarıyla Doğu Avrupa'nın en dikkate değer beldelerinden birisi...
İçine girmeden, uzaktan bakınca tekdüze görünür Romanya...Fakat burası bir anlamda Küçük Avrupa'dır. Anakarada ne varsa burada da vardır. Sıra dağlar, platolar, geniş düzlükler, akarsu vadileri, göller, deniz kıyısı ovaları, güzel kumsallar , minare boyunda çam, ladin, servi ağaçlarının oluşturduğu gürbüz ormanlar, sık otlu ovalar, göz alabildiğine uzanan bozkırlar...
Kuzey Batıdan ülkeye giren Karpatlar Romanya'da ters S harfi çizer. Güney Karpatlar'ın bir adı da Transilvanya Alpleri'dir ve ülkenin ortasında D-B doğrultusunda yer alır. Bu dağlar Sırbistan'a geçerken Tuna'yı sıkıştırır, onun koyağını dar bir boğaz yapar ki buraya biz Demir Kapı demişiz. Romanya haritalarında Portila de Fer. Karpatlar üzerinde, ülkenin birçok yerinde değişik etnik topluluklar öbek öbek yer alır. Bilmeyenleri şaşkına çevirir ülkedeki Alman varlığı. Bükreş-Braşov-Sibiu arasında bir yolculuk yapılınca görülen temiz, çiçekler içinde, bir ana meydan çevresindeki köyler Sakson yerleşmeleridir ve halk ta XIII.yüzyıldan beri Almanca konuşmayı sürdürmektedir.
Romanya...Güzel ülke...Doğasının değişkenliği, halk kültürünün zenginliği ile insana sürprizler sunan ülke...Dört mevsim gezilesi, görülesi diyar...