GÖRE'DE YER ADLARI

GÖRE'DE YER ADLARI

-toponimi -

Anadolu Türk tarihi 1071'de başlatılır. Bu tarihten yüzyıllar önce , Kapadokya bir Doğu Roma-Bizans Eyaleti iken, doğudan sık sık yapılan saldırılara karşı , imparatorlar bir çare arayıp bulmuşlardır. Erciyes Dağı ile Hasan Dağı arasında yer alan yüksek yanardağ yaylasını savunma görevini Balkanlar'dan göçettirilerek bu alana yerleştirilen Peçenek, Uz Türklerine vermişlerdir. Böylece Sasani saldırıları tamamen olmasa da, kısmen önlenmiştir.

VII. Yüzyılda başlayan Arap saldırıları da Kapadokya'yı etkilemiştir. Doğu Roma'nın ünlü Kayzer şehri o dönemde Kayseriyye olarak adlandırılmıştır. Sasani saldırıları karşısında Bizans'ın doğu sınırlarını savunan Peçenek , Uz Türklerinin torunları bu kez İslam ordularının karşısında durmuşlar, yurtlarını savunmuşlardır.

Balkanlardan getirtilerek İç Anadolu'ya yerleştirilen Türkler Ortodoks Mezhebine bağlıydılar ve kiliselerinde Tanrı'ya yakarışlarını Türkçe yapıyorlardı. Bu nedenle Türkçe unutulmamış, yaşatılmıştır. Alparslan'ın Kumandanı Emir Afşin Bey öncülüğünde Kızılırmak koyağını izleyerek batıya ilerleyen Türk süvarileri ilk kez Kayseri, Avanos, Gülşehir dolaylarında Anadolu'nun kadim devir Balkanlı Türkleriyle karşılaşınca şaşırmışlar, sevinmişlerdir. Kiliseleri olan bu Türkler asla düşmanlık göstermemişler, doğudan gelen kardeşleriyle Türkçe konuşup anlaşmışlar, onları konuk saymışlar ve çavdar ekmeği, bal ikram etmişlerdir.

1071 sonrasında Türk göçleri yoğunluk kazanmıştır. Emir Afşin Bey'in akıncılarının ardından gelen Oğuz Boyları Kapadokya'yı yaşamağa elverişli yurt olarak görmüşler, benimseyip yerleşmişlerdir. Yetiştirdikleri atlar için iklim uygun, otlaklar sağlıklı ve geniştir. Davar sürüleri için de durum aynıdır.

Kapadokya'nın yer adlarında Türkçe egemendir. Bizans döneminde dağlara, ırmaklara, köylere verilen adlar 1071 sonrasında değişmiş olmalıdır. Korama Göreme olmuştur.Hilarios Ihlara olmuştur. Soandos, soğan yetiştirildiğinden değil, yakıştırma yoluyla Soğanlı yapılmıştır.

Biz bu yazımızda, toponimiye bir giriş olarak Göre'yi ele aldık. Yer adları, halkımızın ince duygularını yansıtmaktadır. Sanki bir dağa, bir yaylaya, bir çaya ad verirken insanlarımız güzelleme yapar gibidir. Kayaların boyağı, kuşun cinsi, doğada yaşayan hayvanın adı, doğal bitki örtüsü, bir çay, öz, su...Yer yer de ''romantik, destansı, şairane'' dir bu adlar. Gerçi bugün yer adları ile uyumsuzluklar da vardır. Adı Ardıçlı Tepe olan yükseltide artık ardıç ağacının izi bile kalmamıştır. Adı Kurt Deresi olan koyakta kurt yaşamamaktadır.

Her aydın, özellikle eğitmenler doğup büyüdükleri köyün, beldenin yer adlarını, öyküleriyle birlikte yazmalıdır. Görsel-işitsel kitle iletişim araçları süratle yoketmektedir bellekte kalan son bilgileri. Bugün yaşı 70 ve üzeri olanlar da göçüp gittikten sonra artık yer adlarını bilen de kalmayacaktır.

........................

Alıçlı tarla

Arılık

Arılık Üstü

Acı Armut

Alıç yazısı

Aşıklı Dağ

Avlağı

Ballıkaya

Büyük Öz

Çevlik

Çakıllı Koyak

Eğri Yol

Evlerin Önü

Güvercinlik Özü

Harmanlı Tarla

Hardallık

Hisar

Hömerti Bağları

İsmail Bağı

Kanlı Ağıl

Kurt Çukuru

Kurt Deliği

Kara Dere

Karaağaçözü

Kızılöz

Kızıltepe

Kızıl Ağıl

Kör Sarnıç

Kolçak

Kapıcı Koyak

Kırkbayır

Mezarlı Koyak

Mal Tepesi

Nernek

Nernek Önü

Oylu-Oyullu Dağı

Pınar Bileği

Pirenci Yolu

Samanlıklar

Sivri Tepe

Sarıyaprak Bağları

Tekke

Töme

Zile Yazısı

Keşişin Değirmeni

Ucasar Yazısı

Kızılcin Yazısı

Yuvanlı

Yuvanlı Boğazı

Ören Özü

Tuluca

Tengerlek Özü

Kolçak

Yukarı Harmanlar

Burun

İnönü

Kalaycık-Kalecik

Höyük-Hoyuk

Dutluk

Taşlık

Türkmen Koyağı

Yalaktaş

Elmalı Harım

Selvili Harım

Sıraçalılar

Pınar Bileği

Kışlaören

Taştepe

Çardakgediği

Tengerlek Özü

Dere Bağları

Bilezik

Dutluk

İnişönü

Çakıllı

.........................

Yalnızca sözcükler verilince ''nomenclature'' olur. Her sözcüğün anlamını, etimolojisini, öyküsünü de öğrenip yazmak gerekir. Hacı Bektaş Veli Üniversitesi'nin Coğrafya ve Türk Dili Edebiyatı bölümlerinin saygın öğretim üyelerinin kılavuzluğunda, öğrencilerin bu alanda güzel , verimli çalışmalar yapmaları mümkündür. Bu, ''Somut Olmayan Kültür Mirası''dır. Sonuçta kazanan Türk kültürü ve yöremiz olacaktır. Emek veren genç arkadaşlarıma başarılar diliyor ve sonuçları sevinçle bekleyeceğimi bildiriyorum.

...............................

13 Kasım 2022