İman, İnsan Ve İmam
Kendini yetiştirmediler
Toplumu, çağa taşıyacak adımları atmadılar.
Geri kaldılar
Ayak bağı oldular, yenilenmenin, ilmin, modernitenin gerisinde kaldılar.
İmamlardan bahsediyorum
İmamlardan
Camileri, mescitleri birer gelişim noktasına çeviremediler.
Statükonun ‘bel kemiğini’ oluşturdular.
Aydınlanmanın, gelişmenin, ilmin, bilimin, deneylerin gerisinde kaldılar.
Toplumu uyarma, gelişime önderlik etme vb. meselelerde ellerini taşın altına koymadılar.
Korktular
Yeniliklerden, gelişmeden, deneyden uzak durdular.
Mukaddes kitabımızın ‘oku’ emrini, sadece Kur'an-ı Kerim ve Arapça okumak olarak anladılar, kendilerini geliştirecek çalışmalardan kaçındılar.
‘İlmi, Müslümanın kayıp malı’ olarak görmediler.
İlmi tek yönlü algıladılar
Yanıldılar
Yanılgılarının farkına varmadılar
Medreselerin ilmin merkezi değil, statükonun merkezi haline gelmesine göz yumdular.
Hallac-ı Mansur’u anlamadılar, anlamak istemediler.
Yunus’u, Mevlana’yı okudular, verilen mesajlarının ruhunu yorumlayamadılar.
İslam’ın ağır ağır dünya gündeminden çıkması sanki kendilerini ilgilendirmiyormuş gibi izlediler, izlemekle yetindiler.
Sorunludurlar
Sorumludurlar
İslam ışığını ancak insanın taşıyabileceği gerçeğini göz ardı ettiler, gereğini yapmadılar.
Parmaklarını dahi oynatmadılar
Yeni bilimsel gelişmelere gözlerini kapadılar.
Hava basıncı deneylerinde, yerçekimi, elektrik, buluş, keşif ve teknolojinin gelişiminde vb. yoktular, katkı sunmadılar, yer almadılar. Yer almak için gayret göstermediler, kendilerini uzak tuttular.
Sanki kendilerinin bunlarla hiç alakası yokmuş, olamazmış gibi namaz kılmaktan, kıldırmaktan öteye geçmediler, geçemediler.
Yanıldılar
Toplumu geliştirecek ‘itici güç’ olamadılar.
Ülke gelişimi içinde yer almadılar, almak için gerekli çabayı da göstermediler.
İslam ışığını yayılmasına yeterli katkıyı sunmadılar.
Velhasıl; karanlığa karşı durmakta tereddüt ettiler…