İNSAN AVI SAFARİSİ!

İNSAN AVI SAFARİSİ!

Bu günlerde okuduğum kitaplardan biri de Slovenyalı yazar Slavoj Zizek’in İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan “Uyanmak İçin Çok Geç –Gelecek Yoksa Bizi Ne Bekliyor?” kitabı.

Yazar ismi geçen kitabında ağırlıklı olarak, Rusya-Ukrayna (Putin-Zelenski/Batı) savaşını konu edinmiş. Ayrıca Avrupa ve dünyanın içinde bulunduğu kaotik ortamdan, kaotik ortamı oluşturan liderlerden, bu labirentten çıkış yolunu göstermekten ziyade daha da beter hâle getirdiklerinden, özellikle de Batı’nın ikiyüzlülüğünden bahsediyor.

Örnek vermek istersek, yazar, “…Slovenya vatandaşı olmaktan bir kez daha utanç duydum. Hükümetimiz, Rus işgalinden kaçan binlerce Ukraynalı mülteciyi kabul etmeye hazır olduklarını duyurdu. İlk etapta bu açıklama kulağa makul gelebilir, ama altı ay önce Afganistan Taliban’ın eline geçtiğinde aynı hükümet oradan mülteci almaya hazır olmadığını duyurmuştu.

Batı’ya göre (…) iki mülteci kategorisi var, ‘bizimkiler’ (Avrupalı), diğer deyişle “gerçek” mülteciler ve bizim misafirperverliğimizi hak etmeyen üçüncü dünya mültecileri. Ukraynalı ‘sarı saçlı, mavi gözlü’ altı milyon mülteciyi Avrupa sessiz sedasız kabul ederken üçüncü dünya ülkelerinden gelenlere kapılarını sıkıca kapattılar. 

Zizek’in kaleminden bir başka örnek, “Ukrayna’ya yaptıklarından dolayı ‘(…) Putin bir savaş suçlusu,  peki ama bunu şimdi mi keşfediyoruz? Bundan birkaç yıl önce, Rus uçakları Esed rejimini kurtarmak için Suriye’nin en büyük kentlerinden Halep’i bombalarken ve bunu şu anda Kiev’de yaptıklarından çok daha gaddar bir biçimde yaparken, zaten savaş suçlusu değil miydi?” 

İlgilisine kitabın konusundan bahsettikten sonra kitapta geçen, önemli gördüğüm kitapta geçen bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Safari dendi mi hemen herkesin aklına, Afrika’nın uçsuz bucaksız çöllerinde parasının hesabını bilmeyen, doyumsuz ve hazımsız para babalarının vahşi hayvanları avlamaları ve sonradan görmüş, aslına yabancılaşan, petrodolar şeyhlerinin lüks arabalarla çöllerdeki yarışları akla gelir.

Maalesef bunların başka safarilerin olduğunu öğreniyoruz! ‘Saraybosna Safarisi’ orijinal ifadesiyle “Sarayevo Safarisi”, Slovenyalı yönetmen Miran Zupaniç tarafından yönetilen ve 2022 yılında yayımlanan bir belgesel. 1992-1995 yılları arasında Saraybosna Kuşatması sırasında yaşanan ve kamuoyundan gizli kalmış bir olayı ele almakta.

Yönetmen belgeselle, zengin Batılıların Sırp Cumhuriyeti Ordusu'nun mevzilerini ziyaret ederek, belirli bir ücret karşılığında kuşatma altındaki Saraybosna'da yaşayan sivillere ateş açtıklarını göstermekte, bu insanlık dışı "insan avı" olayını gün yüzüne çıkarmayı amaçlamakta.

Film, 2022 yılında Bosna Hersek'te düzenlenen “Al Jazeera Balkanlar Uluslararası Belgesel Film Festivali”nde gösterildi ve büyük ilgi gördü.

Belgesel, savaşın bilinmeyen ve dehşet verici yönlerini gözler önüne seren önemli bir yapım olarak değerlendirilmekte. İnsanlık tarihinin karanlık bir sayfasını aydınlatmayı hedeflemekte.

Sırp ve Batılıların gözetiminde Srebrenitsa Soykırımı’nı işleyen Sırp General Ratko Miladiç, bu soykırım suçunu işlerken Batı/Hıristiyan dünyası adına hareket ettiğini söylüyordu. Zaten bahsi geçen soykırım, Birleşmiş Milletler adına komutanlık yapan Hollandalı askerlerin denetim ve gözetiminde işlenmemiş miydi? Dünya kamuoyunun yaptıklarını görmezlikten gelmesini bekliyordu. Nitekim öyle de oldu. Uzun müddet görülmedi, görülmek istenmedi. Ülkesi adına pazarlık konusu olunca teslim olmak ve yargılanmak zorunda kaldı.

Şimdi benzeri söylemi Ukrayna Cumhurbaşkanı öne sürüyor: “Ben Rusya’yla bütün Batılılar adına mücadele ediyorum. Dolayısıyla bana yardım etmek zorundasınız.”

Sadece Zelenski mi? Putin de bir başka açıdan benzerini söylüyor. Ukrayna’nın bazı şehir ve bölgelerini ilhak eden Rus lider: “Batı emperyalizmine, ABD hegemonyasına karşı mücadele ediyorum o halde ABD/Batı karşıtı ülkeler bana yardım etmeli.” diyor.    

İşin bu kısmını bir tarafa bırakarak safariye tekrar dönelim. Yıllar önce ‘insanat bahçesi’ adıyla bir araştırma yazısı kaleme almıştım. Birinci Dünya Savaşı yıllarından itibaren ABD dâhil Avrupa’nın hemen birçok şehrinde insanat bahçeleri oluşturuldu.

Hayvanat bahçelerine gidip, oradaki hayvanları izledikleri gibi Batılı aileler, tatil günlerinde çocuklarının elinden tutarak, çoğunluğu Afrika’nın muhtelif ülkelerinden getirilen, güneşin karşısında, çitlerin arasında masum ve mazlum Afrikalıların oluşturduğu insan kümelerini izliyorlardı. İzleyenlerden para da alınıyordu. Bu satırları okuyan ve bu durumu yeni öğrenenler “Bu kadar da olmaz!” diyebilir.

Batılıların çoğunlukla Afrikalılara uyguladığı bu insanlık dışı muamele, en son 1958’de Belçika’nın Expo 58 Dünya Fuarı’nda gerçekleşti.

Gazze’de cereyan eden olaylar esnasında soykırımcı azgın ve sapkın sabık Yahudi Savunma Bakanı Galant da insanlık tarihinin en onurlu ve gurur duyulacak mücadelesini veren Hamas/Kassâm Tugaylarının şahsında Filistinliler için, “…Karşımızdakiler insan değil, onlar birer hayvan…” demedi mi? Batı’nın ve Batı kafalıların “öteki” olarak gördüğü insanlara bakışı budur. Bir düşünürün; “Bariz olanın gücünü asla küçümsemeyin.” sözü unutulmamalı!    

İnsanat bahçesini öğrendiğimde şaşkına dönmüştüm. Bosna Hersek’teki “insan avı safari’sini okuduktan sonra ise dehşete kapıldım. İnsanlıktan uzak, çirkef, aşağılık Batı’nın ne menem bayağı bir topluluk olduğunu bir kez daha gördüm.

Tarafsızlık; Artık Batı merkezli cereyan eden hiçbir hadiseye hayret etmiyorum/etmeyeceğim de. Bunun başlıca nedenlerinden biri Gazze soykırımı karşısındaki tutumları. Orada yaşananlar ve dünya müstekbirlerinin ilgisizlikleri ve lakaytlıkları beni insanlığımdan utandırdı.

Batılılar utandırdı da Müslümanlar çok mu sevindirdi! Asıl onlar yüzümü yere eğdi. Çünkü birçoğu tarafsızlığı/kayıtsızlığı seçtiler. Varlık ve imkânlarını başka unsurlar için kullandılar/kullanıyorlar. Ne için mi? Makamın tutuğu, paranın kölesi, beyazın sarhoşu, korkunun esiri olmak için…  

Tarafsızlıkla ilgili yazar şöyle bir teşbihte bulunuyor: “Sokakta yürüyorsunuz, bir çocuğu ondan çok çok daha büyük ve güçlü bir adam, tekme tokat dövüyor. (İşte tarafsızlık) yükselen çaresiz yardım haykırışlarına kulak asmayıp korkunç sahnenin yanından sakince geçip giderken, “kusura bakmayın, ben tarafsızım!” demektir.”

“(…) Tarafsızlığı oynamayı seçen insanlar/devletler, herhangi bir yerdeki sömürgeci vahşet sahnelerinden şikâyet etme hakkını kaybediyorlar. Filistin’in anlaşmazlığında da aynı şey geçerli: Gerçekten antisemitizmle mücadele edilmek isteniyorsa, İsrail’in Batı Şeria’da yaptıklarına karşı Filistinlilerin direnişini de desteklemek zorundayız.”

Zizek, yukarda bahsettiğim gibi ağırlıklı olarak Rus-Ukrayna/Putin-Zelenski üzerinden yaşadığımız dünya gerçekliğine dikkat çekiyor. Kaleme aldığı, birbirinden değerli görüş ve düşüncelerden çok az bir kısmına temas ettim.

Tespitlerimde ve alıntılarımda her ne kadar olumsuz ögeleri öne çıkarmış olsam da dünya halklarında ve hatta bazı devletlerde vicdan sahibi insanların varlığı da inkâr edilemez bir gerçek.

Soykırım, dünyanın muhtelif bölgelerinde zaman zaman oldu. Dün Bosna Hersek’te, bugün Filistin’de olduğu gibi. Fakat aklıselimin bir şekilde galip geleceğine inancım tamdır.

NOT: “Saraybosna/Sarayevo Safarisi” belgeselini izlemeyi tavsiye ederim.

Ahmet BELADA