Yaklaşık 80 milyonluk nüfusa sahip olan Almanya’da nice bilim adamı, sanatçı, sporcu vb. yetiştiği halde aynı nüfusa sahip olan ülkemizde bunlar yetişmemektedir.
Neden? Sorun nerede?
Sorunu herkes farklı yorumlayabilir, farklı sonuçlara varabilir ya da farklı tezler öne sürebilir.
Nitekim çok çeşitli yorumlar yapılmaktadır.
Bu yorumların çoğu birer bahaneden ibarettir.
Bunların başında şartların yetersizliği, maddi zayıflık, araç gereç noksanlığı hatta yönetici farklılığı gelmektedir.
Tüm bunlar gerçek nedenler değildir.
Bir an hayal edelim;
Almanlar ile yer değiştirelim.
Onlar, şartların zayıf olduğu bizim ülkemize gelsin, biz ise her türlü şartların uygun olduğu onların ülkesine gidelim.
İddia ediyorum;
Belki on, belki on beş yıl içinde önce bizi yakalar sonra ise geçerler.
25, 30 sene içinde de gene süper devlet konumuna gelirler.
Hatta cennet ülkemizi bizim hayal edemeyeceğimiz nice güzellikler ile donatırlar.
Ziya Paşa’nın; “Diyar-ı küfrü gezdim, beldeler kâşaneler gördüm. Dolaştım mülk-i İslam’ı bütün viraneler gördüm.” Şiirinin bir benzerini daha yaşamış oluruz.
Evet, sorunumuz var!
Bu sorun ne yetersiz şartlarda, ne parada, ne pulda, ne de araç gereç yokluğundadır.
Sorun biz de…
Sorun insan da…
Ülkeyi kalkındıracak olan şartlar, para, pul, araç-gereç değildir.
Ülkeyi kalkındıracak, geliştirecek, iyi bir konuma getirecek olan insandır, insan…
Yani ülkenin en önemli zenginlik kaynağı insandır.
İnsan çalışıyorsa, ülke kalkınır.
İnsan çalışıyorsa, teknoloji üretilir.
İnsan çalışıyorsa nükleer enerji, uçak, helikopter, roket, uzay gemisi vb. geliştirilebilir.
İnsan çalışıyorsa ülkesi cennet olur.
İnsan çalışıyorsa güç doğar.
Eğer çalışmıyorsa gerilik, kaos, cehalet ve terör kapınızdadır.
Hayatı etkileyen, geliştiren “bilgidir”
Bilgiyi yaratan insan ve onun çalışmasıdır.
İnsan çalışması ile fark yaratır, çalışması ile diğer ülkeleri geride bırakır, çalışması ile güzellik üretir.
Tersinde ise sadece ‘bahane’ üretir.