İNSANIN KARNI DAR OLUNCA

Yetersizlik ve korku biraraya gelince kıskançlık dediğimiz ve " karin darlığı " olarak da ifade edebileceğimiz bir durum ortaya çıkar. 
Bu bazen bir gelinin kayınvalidesine, bazen bir kayınvalidenin gelinine, bazen bir kardeşin diğerine, bazen de işyerlerinde kariyer ve statü durumu olanlarda ortaya çıkar.

İnsan kendi duygusunun dibindeyken onu göremez ve bu duyguyu muhatabına bilinçdışı yansıtır. Şayet muhatabı yansıtılan bu duyguyu üzerine alırsa işte o zaman kısırdöngü başlar. 
Kendine güvenmeyen ve kendini yeterli görmeyen kişiler öne geçmek ve popüler olmak için diğerlerini diskalifiye etmek isterler. Bunu bazen direk saldırarak bazen de dolaylı yollardan kışkırtarak yaparlar. Her halükarda amaçları muhataplarını sindirmektir. Bu yüzden tıpkı bir yılan gibi avlarını bütün yutarlar. Zehirleri ise öldürücüdür. 
Ancak bilmedikleri bir hakikat vardır ki : 
 " Allah dilemedikçe bütün dünya biraraya gelse zerre zarar veremezler, ve yine Allah dilemedikçe bütün dünya birleşse fayda da veremezler. " 

Hayatta görünen ile gerçeklik her zaman farklı olmuştur. Bu yüzden insan görünenin ardındaki sırra bakmalıdır. 

İnsan sandığı kendisi değildir, hayat sandığımız gibi değildir ve başkaları da sandığımız gibi değil. 

Ezberler bozuyor hayatımızı, sıkı sıkı tutunduğumuz ve doğruluğunu sorgulayamadığımız ezberler. 
Hep aynı sonuçla karşılaşsak da aynı yoldan gidiyor yine aynı sonuçları görüyoruz; hem de her defasında farklı sonuçlar bekleyerek. 
Ne trajikomik değil mi?

İnsan ne kadar zavallı ve aciz bir varlık. 
Onca şeyi aşarken , binlerce bilimsel gelişmelere imza atmasına rağmen 
ne hastalığını engelleyebiliyor ne de ölümünü.
Bu acziyetimizi unutup iddialarda bulunuyoruz.  Haddimizi aşıyoruz. Ahkamlar kesiyoruz. Ve sonunda yanılıyor, bocalıyoruz. 

Mutluluğu kıskanıyoruz, başarıyı kıskanıyoruz, kardeşimizin başına kötü bir şey gelse memnun oluyoruz. 
Ve bütün bunların hiçbiri bende yokmuş gibi bir de herkesi bencillikle, fesatlıkla, kötülükle suçluyoruz.

Etrafınızda ne görüyorsanız bilin ki bu sizde de var. İnsan kendindekini görür diğerinde. Arızayı doğru tespit etmek gerek. Yanlış tespit edersek çözülmez hiçbir sorun.
Arıza bizde efendiler, bizzat içimizde.

Ve imtihanlar, kiminin eşiyle kiminin çocuğuyla, kiminin kariyeriyle, kiminin parayla, kiminin geliniyle. 
Hiçbir imtihan gerçekte bizim zaaflarımız kadar bizi ele geçiremez ve aciz bırakamaz. Neyse zaafımız onunla imtihan ediliriz. Ve zaafımız törpüleninceye kadar da o imtihanla yüzleşiriz.
Zaman geçse de, şahıslar değişse de.

Ya kaçarsınız, ya suçlarsınız, ya şikayet edersiniz, ya da doğru okuyarak ders alırsınız.
Başka bir seçenek yok.

Allah hasetlikten,fesatlıktan , nefsimizin şerrinden ve yarattıklarının şerrinden hepimizi muhafaza etsin .
Amin.


Psikoterapist/ Psikolog
Fatma Çakır Çalışkan