Kendimizi Unutur Olduk...!

                  KENDİMİZİ UNUTUR OLDUK!
   Unuttuk!
   Bu ülkenin nasıl kazanıldığını unuttuk.
   Bu topraklar için canlarını ortaya koyanları unuttuk.
   7 yaşından 70 yaşına mücadele eden, ateşe atılan, hayatlarını hiçe sayan şehit ve gazilerimizi unuttuk.
   İsimsiz kahramanlarımızı unuttuk.
   İçinde vatan ateşi yananları, vatan aşkı ile kendi hayatlarını hiçe sayanları, genç yaşta kara toprağa girmeyi göze alanları hatırlamaz olduk.
   Rahat nedir bilmemiş, aç, susuz, yorgun, bitkin, hasta, yoksul insanımızın kurtardığı bu cennet vatanın değerini bilmez hale geldik.
   Yokluğu tanımayanları…
   Olmazı olur edenleri…
   İmkânsızı başaranları…
   Umutsuzluğu yenenleri…
   Acıyı sevgiye çevirenleri anlamaz olduk.
   Birbirimizi sevmeyi
   Yardımlaşmayı
   Acımayı
   Yanı başımızda aç yatanları unutur olduk.
   Az ağlar, çok güler olduk.
   Duyarlılığı, vurdumduymazlık ile değişir olduk.
   Her köşe başında bir arsız görür olduk.
   Ayaklarının altında cennet olan kadınımıza, yârimize, ana, bacı, ninemize el kaldırır olduk.
   Veren elin alan elden üstün olduğu hükmünü unutup, hakkımız olmayana el uzatır hale geldik.
   Arsızı, hırsızı, berduşu savunur olduk.
   Ülke sevgisi ile para sevgisi karıştırır olduk.
   İnsanlığımızı ‘kredi kartı bataklığında’ boğulur bulduk.
   Var edeni…
   Rahman ve rahim olanı…
   Şahdamarımızdan daha yakın olanı…
   Kara karıncanın malikini az anar olduk.
   İhtiyacı olduğu halde, milletin kör kuruşuna göz dikmemişleri hatırlamaz olduk.
   ‘Diyar-ı küffarı gezdim, beldeler, kâşaneler gördüm.
   Mülk-ü İslam’ı gezdim, hep viraneler gördüm’ diye haykıran şairin anlatmaya çalıştığını umursamaz olduk.
   Az çalışıp, çok kazanmayı marifet saydık.
   Tembelliği,
   Rüşveti, hırsızlığı, talanı, yalanı vb. kanıksar hale geldik.
   ‘İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir’ diyen Yunus’u sıradanlaştırdık.
   Biz… Biz… Kendimizi unutur olduk!