TARİHTEN BİR SAYFA
--------------------------
KUTUZ HAN ve SULTAN BAYBARS
Türk tarihi sayısız kardeş kavgalarıyla, ihanetlerle, suikastlerle doludur.
Selçuklular ile Gazneliler... Dandanakan Savaşı'nı iyi bilmek gerekiyor.
Anadolu Selçuklu Devleti...Konya Sarayı'nın halka yüklediği vergiler öyle ağırdır ki, sık sık ayaklanmalar çıkar. Baba İshak Ayaklanması Konya'ya doğru ilerler; Sultan Beyşehir Gölü kıyısındaki görkemli Kubatabad Sarayı'na kaçar korkuyla. Devlet, ayaklanmayı bastırmak için Konya varoşlarındaki Haçlı ordularını yerleşik düzen döküntüleri olan Frenk kalıntılarını asker olarak Türkmenlerin üzerine gönderir. Devleti kuran asıl toplum, Türk-Türkmen , Frenk döllerince ortadan kaldırılır. İsyanlar söndürülür.
Osmanoğulları ile Anadolu Beylikleri arasındaki kapışmalar...Anadolu'nun sahibi olduğu iddiasındaki Karamanoğulları'nın dönem dönem sona eren, sonra dıştan verilen destekle güçlenen hükümranlığı...
Osmanlı Devleti'nde veliaht kavgaları...Anası Bizans prensesi Savcı Bey'in , Konstantinopolis'teki dayılarından destek alarak, birlik olup Osmanlı Devleti'ne başkaldırması. Trajik bir son : Başarısız olunca, gözlerine mil çekilen Savcı Bey'in ömrünün geri kalan yılları kör olarak geçiyor.
Yıldırım Bayezid'in Timur ile savaşı...
Fetret Devrinde Bursa'nın, Edirne'nin payitaht olarak kardeşler elinde kullanılması. Ordular birbirini kırarken asıl zulüm yaşayan, yokolan halktır...İsa Çelebi, Musa Çelebi ...Taht kavgalarıyla huzur bırakmıyorlar ülkede...
Fatih Sultan Mehmed ile Uzun Hasan arasındaki savaşlar...Türkün Türkmene saldırması tarihte nasıl yorumlanıyor. Uzun Hasan ki, devletini yazın Minbulak dediği Bingöl Yaylalarında, kışın da Diyarbekir'de yaşayarak yönetiyor. Tarihin garip bir çelişkisi. Fatih, Pontus Rum Devleti üzerine yürüyor. Trabzon tahtında oturan imparator ise Uzun Hasan'ın kayınpederidir.
Otlukbeli Savaşı'nı iyi değerlendirmek gerekiyor.
Yavuz Selim'in karşısında düşman olarak kim vardır ? Şah İsmail. Safevi Türk Devleti'nin yüce başbuğu...Yiğit bir savaşçı, şair. Yavuz Selim Farsça şiir söylerken, Şah İsmail Hatayi bugün bile sözlüğe gerek duymadan okuyup anlayacağımız güzel şiirler yazıyor.
Ve Tebriz, Türkmen ortacı Tebriz, Çaldıran Cenginden sonra bir daha toparlanamıyor. Çünkü Osmanlı Padişahı ne kadar edip, şair, sanatçı varsa alıp İstanbul'a götürmüştür.
Kölemen-Memluk Devleti kimlerin elindedir ? Kafkasyalı, Türkçe konuşan yiğitlerin. Mısır'ın sıcak , nemli ikliminde dağlı olma yeteneklerini asla yitirmemişlerdir. Ridaniye Savaşı bir utkudur Osmanlı için. Memluk Devlet'nin de sonu...Avrupa tarihçilerinin verdiği ad: Türkiya Devleti. Asırlık devlet adamı Tomanbay ipe çekilir.
Mohaç Savaşı da Macar Krallığının sonudur. Nazlı Budin artık Osmanlınındır. Fakat 1526'da Anadolu için için kaynamaktadır. Avrupa ortalarında kazanılan utkular Anadolu insanına mutluluk, saadet, refah getirmemiştir. Amasya, Tokat'ta Baba Zünnun Ayaklanması kanla bastırılır...
.......................
Biz şimdi Mısır'a dönelim.
Kutuz Han kimdir ? Mısır-Suriye Türk Memlük İmparatorlarının üçüncüsüdür.
Kutuz'un kökeni tartışmalıdır. Harzem Şah Türk hakanları hanedanına mensup olduğunu ileri süren tarihçiler vardır.
O, ilk Memlük imparatorları olan Sultan Aybey ile oğlu Sultan Ali dönemlerinde '' Saltanat Naipliği'' gibi yüce bir göreve yükseldi. O sırada Moğollar da Bağdat'a girmiştir ve Abbasi Halifesi öldürülmüştür. Haber Mısır'a ulaşır. İslam alemi dehşet içindedir. Olağanüstü koşullar, büyük istilalar, korkunç katliamlar daima kurtarıcıları - halaskarları ortaya çıkarır. Moğol istalasını kim durdurabilir : Kutuz Han. Saltanat O'na önerilir. Çocuk yaştaki Sultan Ali tahttan indirilir ve 1259 yılında Kutuz Han, 3. Memlük Sultanı olur.
Moğolların korkunç gücü olan orduları Mısır Türk İmparatorluğu'nun en değerli eyaletlerini yağmalayarak, halkı katlederek Sina Yarımadası'na ulaşmışlar, Mısır kapılarını zorlamağa başlamışlardır.
Sultan Kutuz Han büyük bir ordu hazırlayarak Moğol ordularını karşılamağa çalışmaktadır. Filistin'de Ayn Calut bölgesinde dünyanın o güne dek görmediği büyüklükte iki ordusu karşılaşır. Moğol ordusunda Haçlılar, Latinler de vardır. Savaş planlarını batılı subaylar hazırlamıştır. Moğollar ilk anda öyle saldırdılar ki, Türk ordusu sarsıldı. Dağılır gibi oldu askerler. Acımasız Moğol askerleri önünde durmak zordu. Sultan Kutuz tam zamanında taze kuvvetleri savaş alanına sürünce Moğollar, hiç ummadıkları bir bozguna uğradılar. Ordu dağıldı. Kutuz Han, peşlerini bırakmadı; başkumandanları Ketboğa Noyan da dahil, tüm orduyu kılıçtan geçirerek yoketti.
Zafer islam aleminde büyük sevinç yarattı. Şenlikler yapıldı. Halk, öc almak için, Moğollarla işbirliği yapan hristiyanları, musevileri öldürmeğe başladı. Kentler, kasabalar mezbahaya döndü.
Sultan Kutuz Han, Şam'a geldi. Habeşistan ile Fırat vadisi arasındaki geniş topraklarda tam bir egemenlik kuran büyük devlet adamı Moğol tehlikesini ortadan kaldırmış, güvenliği tam olarak sağlamıştı. Moğollara ve Latinlere karşı kutsal savaş bayrağı o topraklar üzerinde gururla dalgalanıyordu.
İslam aleminde başarılar, galibiyetler tehlikelidir. Bir kumandan galip olarak ün kazanırken, rakibi söner, yokolur. Baybars, Sultan Kutuz'u en değerli kumandanıydı. Ona verdiği sözü yerine getirmediğini iddia ediyordu. Baybars daha atik davrandı, boğazından bıçakladı, öldürdü. ( 1260 ). Memlük Devleti , Afrika'daki Türk gücü, yiğit bir devlet adamından yoksun kaldı.
Yalnız İslam Aleminde değil, dünya tarihinde Sultan Kutuz Han kadar kısa süreli saltanat sürüp de, bu derece önemli etkisi olan başka bir hükümdar olmamıştır.
...............
Sultan Baybars'ın tarihte adı Melikülzahir Seyfeddin olarak geçer. Mısır Suriye Türk Memlük İmparatorluğu'nun 4. sultanıdır.
Baybars 1223'te Kıpçak diyarında doğdu. Tutsak edilerek Kahire'ye getirildi. Sultan'ın Hassa ordusunda er oldu. 1249'da Mansure Savaşında Haçlı Ordusunun yenilmesinde ve Fransa Kralı IX. Saint Louis'nin tutsak alınmasında büyük yararı görüldü, dikkatleri çekti. Eyyubi hanedanının iktidardan uzaklaştırılarak Türk memlüklerinin devleti ele geçirmelerinde öncü-önder rol oynadı.
Baybars, 1260'da Mısır'ı Moğol egemenliğinden kurtaran Ayn Calut Savaşı'nda ordunun öncü kumandanıydı. Bu çarpışma tarihin akışını değiştirdi. Başkumandan Sultan Kutuz, Baybars'a savaştan yengili çıkılırsa Halep Genel Valiliği vereceğini vadetmişti. Baybars, Sultan'ın kendini rakip olarak gördüğünü düşünüyor, öldürtüleceğini sanıyordu. Valiliği elde edemiyor, tutsak bir Moğol kızını istiyor Sultan'dan. Reddediliyor. Bahane budur. Baybars daha önce davrandı; adamlarının yardımıyla, Sultan Kutuz'u suikastle öldürdü.
Baybars artık Sultan idi. İmparatorluk Afrika ile Ortadoğu'da geniş topraklara sahipti. Fakat bir yandan İlhanlılar, bir yandan Haçlılar saldırıyorlardı. Devlet tehdit altındaydı.
Baybars, 1261'de , Moğol tutsaklığından kurtularak kaçıp gelen bir Abbasi prensini Kahire'de Halife ilan ederek, Abbasi hilafetinin devam etmesini sağladı. Böylece sünni islam aleminde büyük bir nüfuz-kudret kazanmış oldu.
1265 yılı Baybars için önemlidir. Suriye'nin Akdeniz kıyılarında birçok kale Haçlıların elindeydi. Onları ele geçirdi. Kilikya'da Ermeni Krallığı vardı. Sultan Baybars oraya bir ordu gönderdi. Ermeni kralı tutsak alındı ve payitaht Sis ( Bugünkü Kozan ) şehri işgal edildi.
1268'de Baybars yine sefere çıkmıştır. Haçlıların son dayanak noktaları olan Antakya'yı ele geçiriyor. Antakya Prensliğine de ebediyyen son veriyor.
1269'da Hicaz yollarında. Mekke'yi, Kabe'yi ziyaret ederek hacı oluyor. Bu dini bir yolculuk olmanın ötesinde, Memlük egemenliğinin Hicaz bölgesinde güçlenmesini de sağlamıştır.
1270 seferinde Askalan ve Kerek kalelerini alarak Haçlılar'ın son dayanak noktalarını ortadan kaldırıyor.
1972 ve 1273 Moğol- İlhanlı saldırılarını etkisiz bıraktı. İki savaşta yengi kazandı. 1274'te yeniden Çukurova yollarındadır; Sis şehrini ikinci kez işgal ediyor.
1243 Kösedağ Savaşı ile Anadolu Selçuklu Devleti sona ermişti. 1277'de İlhanlı tahakkümünü kırmak için, bazı Anadolu Türk beylerinin çağrısı üzerine Orta-Doğu Anadolu'ya ilerledi. Elbistan Meydan Savaşında, İlhanlı-Selçuklu bağlaşık ordusunu kolayca yenerek Kayseri'ye girdi. Fakat kendi payitahtından bu denli uzaklaşması endişelerini arttırdı. Korkmağa başladı ve Şam'a döndü.
'' Niğde Beyi Hatıroğlu, bir orduyla apansız Kayseri'ye yürür, şehri alır, Selçuk hükümdarıyla bütün ümerasını esir ederek Niğde'ye getirir. Niğde artık devlet merkezi gibi, Niiğde dağılan Anadolu birliğini yeniden kuracak gibi; Hatıroğlu bütün duaları kendine toplayan bir ümit oldu. Fakat Moğol merdanesi Anadolu'yu eziyor. Hatıroğlu, Müslüman Anadolu'yu putperest Moğol'dan kurtarmak için Müslüman Mısır'ın yardımını elde etmeğe çalıştı. Kardeşi Ziyaeddin'i Mısır'a davetçi olarak gönderiyor. Baybars büyük bir orduyla Anadolu'nun yardımına gelir. Karşısına çıkan Moğol ordusunu Elbistan'da tuzbuz etti. Baybars Kayseri'ye gelir, Selçuk tahtına oturur, başına Selçuk tacını giyer. Anadolu bayram içinde. Fakat, kısa süre sonra Mısır hükümdarı çekilip memleketine dönüyor. Neden? Anadolu beylerinde istediği birliği görememiş. Görmediyse birleştireydi. Andolu'ya birkaç haftalık bir aman getirdi. Fakat amanın sonu yamanmış. Mısırlılara yenilen Moğollar bütün hınçlarını bizden çıkardılar. Hatıroğlu, Develi'de mağlup edilerek Niğde'de asıldı ve Moğol kılıçları işledi : Üçyüz bin Anadolu Türkünü kestiler. İstiklal yerine ölümün tırpanı. '' ( Sevük. 1987. Yurddan Yazılar. s. 159. Kültür ve Turizm Bak. yay. Ankara )
Sultan Baybars Şam'da , 10 Haziran 1277 günü dizanteriden, kısa bir süre sayrı yattıktan sonra yaşama gözlerini yumdu. Ölümü de tartışmalıdır. Başka birisi için hazırlanmış bir kadeh ağulu şerbeti yanlışlıkla içiyor; zehirleniyor. Daha 55 yaşındaydı ve hükümdar olarak, büyük bir asker, değerli bir başkumandan olarak kendisinden büyük hizmetler bekleniyordu.
Kutuz Han gibi olağanüstü bir savaşçıyı, devlet adamını ortadan kaldırmakla Sultan Baybars, tarihte olumsuz iz bırakmış bir asker devlet adamıdır.
Fakat Moğolların Ortadoğu'da sabitleşip kalmasını önleyerek tarihte benzeri olmayan hizmetlerde bulunmuştur.
Haçlıların Doğu Akdeniz'de, Filistin'de, Suriye'de yüzlerce yıl süren egemenliğine son vermiştir.
Kilikya Ermeni Krallığı'nın Çukurova'da kökleşmesini önleyerek de Türk tarihinde unutulmaz iz bırakmıştır.
Baybars büyük bir strateji uzmanı, askerlik ( Mareşal denilebilir ) yanında güçlü bir iç ve dış politika yöneticisidir. Devlet yönetimini reformlarla düzeltmek istemiştir. Şam-Kudüs-Kahire arasında düzenli haberleşme ağı kurmuştur ki, o dönemde benzeri Avrupa'da bile yoktu. Kanallar açtırarak tarımı geliştirmiş, limanların güvenli olmasını sağlamış, deniz gücünü geliştirmek için tersaneler yaptırmıştır.
Sultan Baybars benzeri olmayan bir hükümdardır. Dinin Kılıcı anlamındaki Seyfeddin unvanı ömrü boyunca durup dinlenmeden, ardarda yaptığı hizmetleri karşılığı verilmiştir. Devlet örgütünde yaptığı düzenlemeler ölümünden sonra da Memlük-Kölemen Türk Devleti'nde yüzyıllarca etkili olmuştur.
Sultan Meliküzzahir Seyfeddin Baybars bir irade, deha, yetenek sembolü olarak tarihte yerini almıştır.
Battalname, Danişmendname gibi destanlara benzer Siret-i Baybars, Ulu Başbuğ'un yaşamını yer yer efsanelerle bezeyerek anlatır. İslam dünyasında bu, severek okunan bir eser olmuştur.
...................................
17 Kasım 2024