MÜRŞİD TERBİYESİNE GİRiŞ
Mürşid’in terbiyesine girmek tövbe ile başlar tövbe mürşide değil yüce Allah’a yapılmaktadır. Ancak mürşid bu tövbe de mü’mine şahit ve yardımcı olmaktadır. Mürşit günahları affetmez, affedemez. Günahları affedecek olan sadece ve sadece yüce Allah’tır.
Mürşid affedilmemiz için Allah c.c ya bizim için dua eder.peygamberimiz efendimize uyarak Tövbe eden müminin affedilmesi için âlemlerin Rabbine yönelir,mümin için yalvarır .Yüce Rabbinin huzurunda nasıl davranacağını bilmeyen,buna kendini ehil görmeyen kimseye mürşid yol gösterir,usul öğretir..Tövbeyle Allah’a dönen kimseyi, özel terbiye dairesine alır..Böylece nefsine ve şeytana karşı zayıf düşen mümin artık kendisine hayır ve takva yolunda yardım edecek gerçek bir dost yardımcı ,yol gösterici rehber bulmuştur.
Bir mümin tek başına tövbe yapabilir. İstiğfar edebilir ancak bu zamanda tek başına tövbesini korumak,manevi terbiyesini gerçekleştirmek nefs-i mutmainneh haline gelmek oldukça zordur.Günümüz insanı için imkansız gibidir.Zoru kolaylaştırmak aşkla ,şevkle ibadet ve kalp huzuru bulmak için Allah yolunda , ehlisünnet itikadı üzre yol yürümek için; bir irşad edenle,yol gösterenle manevi bir sözleşme yapılır.Buna intisap ,el alma,manevi terbiyeye girme denir.
İntisap irade işidir. Bu bağlanma da müridin iradesi,niyeti ve kararı lazımdır. iradesiz intisap olmaz. İntisap için Mürşid’in istemesi yetmez. Tek taraflı olmaz.Tövbe eden ,hakka dönen kişinin kendisi de istemeli ki Nefs terbiyesi başlasın.Yani sözleşme uygulamaya konabilsin. Bu manevi anlaşma Allah c.c’ya güzel kulluk ve Allah rızasını elde etmek için yapılır .Mürşid bu güzel yolda vasıtadır ,rehberdir ,vesiledir,örnektir, yardımcıdır,duacıdır.İnsanın şahididir.
Peygamber efendimiz buyuruyor ki ; kıyamet günü Allahu Teala abit ve mücahitlere girin cennete deyince âlimler talebelerini ,müridlerini göstererek bunlar bizim öğretmemiz sayesinde ibadet ve mücahede ettiler deyince Hak tealâ: Siz benim nezdimde bazı Meleklerim gibisiniz.Onlara da siz şefaat edin ; Şefeatiniz makbuldür buyurur.onlarda şefaat edince Mürşid-i Kâmil olan alimlerden İslam’ı öğrenip yaşayanlar cennete girer.
Bu şefaat hakkı, her alime değil,bildiğini öğreten,kişilerin kalbine iman nurunun girmesine , Rabbini bilmesine ve sevmesine vesile olan alimlere mahsustur.
Kamil Mürşid’in kalbi yeryüzünde ilahi feyiz ve nur kabıdır gökten inen ilahi nur onlar vesilesiyle yeryüzünde nasibi olanlara yayılır.Bu kalbi Hazreti Resûlullah(S.A.V) efendimiz şöyle tanıtır. “Allahu tealâ’nın yeryüzünde yaşayanlar içinde feyiz ve nur kapları vardır. Rabbinizin kapları salih kullarının kalpleridir. Bu kalplerin O’na en sevgili olanları, en yumuşak ve en ince olanlarıdır.”
Bu kalbin sahibi olan mürşid-i kâmile intisap eden bağlanan kimseye muhabbeti nisbetinde mürşidi üzerinden ilâhi feyz gelir.
Mürşid (Allah dostu,Allah’ın veli kulu) bu işleri güneşin aydınlığını yansıtan bir ayna gibi kalbine inen ilahi nuru, feyz ve sevgiyi Allah c.cnun nasip etmesiyle kendisine bağlanan intisap eden kişinin kalbine yansıtır.
Allah c.c’nun Resulû buyuruyor ;
“ İnsanlar AllahuTealanın kulları içinden seçtiği salihlerin sebebiyle yağmura kavuşur, onların bereketiyle müminler ilahi yardıma ulaşır, halktan umumi azap kaldırılır.”
Rabbim bizlerede Gerçek manâda Rabb’inin rızası için çalışan,gayret eden ; ehlisünnet itikadındaRabbini seven ve Rabbi tarafından sevilen bir rehber,yol gösterici Allah dostu bir Mürşid-kâmili aramayı ve bulmayı nasip eylesin..
Hayırla kalın. Allah c.c’ya emanet olun…Selâmun Aleykum...