MUSTAFA KAYA : TÜRKÇE-YAZIN EĞİTMENİ, ŞAİR, ÜRETGEN YAZAR
- Arkadaşlığımızın 50. yılı -
1974 yılında Ürgüp Lisesi'nde göreve başladım.
Bencileyin coğrafya öğretmeni olan Yusuf Erdoğan ile becayiş yapmıştık.
Nevşehir Merkez Ortaokulu ile Ürgüp Lisesi arasında.
Yeni başlayan bir dönemin tedirginliği yanında mutluluğu, sevinci...
Ekim ayı...Dersler başlamış. Hava güzlemiş. Öğretmenler odasında soba başında toplanmışız. Üşüyen ellerimizi sobaya pek yakın tutarak ısıtıyoruz ( Daha kalorifer düzeni, merkezi ısıtma düzeneği yok, Ürgüp'ün hiçbir okulunda da yok. Sanırım, yalnız Kaymakamlık'ta var ) İçimizi ısıtması için de çay içiyoruz. Müdür Neşet Atay zaman zaman girip çıkıyor odaya, Osman Aydoğan, Süleyman Kaya, Şenel Hanım, Salih Bitgin, Muazzez Hanım, Haydar Karakuş, Mehmet Arslan,Semra Hanım,...İlkokullardan gelen arkadaşlardan İsmet Çınar, Hayri Bey...
Yeni bir arkadaş da aramıza katıldı. Uzun boylu, sağlıklı, gösterişli.
Daha tanışmadan , gözgöze gelip anladık kim olduğunu...
Göre Ortaokulu'nda kısa bir süre görev yaptıktan sonra İl İçi atamayla Ürgüp Lisesi'ne verilmiş. Türkçe-Edebiyat Öğretmeni.
Adı Mustafa Kaya...
Daha önce görev yaptığım Nevşehir Merkez Ortaokulu'nda dört Türkçe öğretmeni tanımıştım. Bakanlık'ın gönderdiği ders kitabı dışında hiçbir yardımcı yayın kullanmıyorlardı. Ellerinde ne dergi gördüm, ne gazete.
Kaya öyle değildi. Günde 3 gazete okuduğuna tanık oluyorduk.
Varlık, Türk Dili, Birikim, Soyut, Somut gibi dergileri izliyordu.
Elinde ders kitabından başka, sürekli dergi taşıyor, dersliğe öyle giriyordu.
Bize daha önce görev yaptığı okullardan anılarını aktarıyordu. Kırşehir Öğretmen Okulu'nu bitirmiş. Kısa süre bir köyde görev yapmış, sonra Konya Selçuk Eğitim Enstitüsü'nü okumuştu. Silifke Lisesi'nde, Patnos Lisesi'nde eğitim vermişti.
Giderek daha yakından tanımağa başladık O'nu.
Araştırıcı yönü güçlüydü. Kitapseverdi. Arşivciydi.
Ürgüp Lisesi, kadrosunda yer alan ilerici eğitmenleriyle dikkkat çekiyordu. Gericilerin hedefinde elbette Kaya da vardı. 1975 yılında Bakan Ali Naili Erdem, Faysal Duruöz adlı denetmenini gönderdi ve bizleri soruşturdu. Bu, sonucu önceden belli bir işlemdi. Sonuçta 1976-1977 yılını ikimiz de aynı yazgıyı paylaşarak Ürgüp Lisesi dışında geçirdik. Ben Zara ve Kadışehri’nde sosyal bilgiler- coğrafya dersleri verdim. Kaya da Yeşilhisar ve Kaman’ın bir beldesinde Türkçe-Edebiyat eğitimi verdi. Kısa dönem Ecevit Hükümetinin Eğitim Bakanı rahmetli Mustafa Üstündağ, Danıştay kararlarını uyguladı ve bizi yeniden Ürgüp Lisesi’nde görevlendirdi .
12 Eylül badiresinde çok sıkıntılar yaşadı. 5 yıldan 2 ay eksik özgürlüğü kısıtlandı. İçerde kaldığı sürede bırakmadı kendini, değerlendirdi. Okudu, yazdı, düşündü, projeler geliştirdi. Elbet bitecekti bu tutsaklık bir gün. Ve ingilizcesini ilerletti.
Biz o dönemde Fırat Üniversitesi'nde idik. Üzüntüm artıyor düşündükçe. Sorunları aile boyutlarındaydı. Eşi Ülkü Hanım, namerde muhtaç etmeden çocuklarını büyüttü. Fakat, bizim açımızdan , yeterli ilgi gösterememek daima acı verici olmuştur. Yaz dinlencelerinde Ürgüp'e geldiğimizde de Kaya ya Zincidere'de, ya Sarız'da mapusanelerde tutuklu oluyordu.
Özgürlüğüne kavuştuktan sonra eğitim verme durumu da önlenmişti. Uzun uğraşılar sonucunda yeniden kazandı, öğrencilerine kavuştu, yine ders vermeğe başladı. Sakıncalı görülmüş olmalı ki, Lise’de değil; Kız Meslek Lisesi’nde müdür yardımcısı olarak görevlendirildi.
Eğitim Enstitüsü çıkışlıların Fakülte mezunu sayılmaları için Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi’ni bitirmesi gerekiyordu. Lisans tamamlama derslerini izleyerek bu eksiği de kapatmış oldu.
Eğitim verirken , içerde planladığı konuları bir bir yaşama geçirmeğe başladı. Yöremizin kültürünü, tarihini ele alan kitapları ardı arkasına çıkarmağa başladı. Bu konuda birçok kişiden yararlandı. Başka araştırıcıların kitaplarına sunuş, önsöz yazdığı da oldu.
Ürgüp'te, Ortahisar'da, Başköy'de yaşamış aşıkların defterlerini bulup yayına hazırladı. Bu konuda Osmanlıca yazıları yanlışsız okumak önem taşıyordu; Kayseri'den Dr Rasim Deniz ile işbirliği yaptı.
Ürgüp Müzesi'nde görevli Kemal Talih Türkmen'in kitabına yazdığı önsöz ne denli değerlidir. Okuyanlar bunun ayırdına hemen varırlar.
Makaleler…Herbiri iğne ile kuyu kazarcasına , zorlukla derlediği yazıların sayısı da sekseni geçmiştir.
Ürgüp eğitiminde iz bırakmış bir öğretmen, yönetici olan Rahmetli Osman Elmacı'ının notları da yitip gitmedi; Kaya onu da , Ürgüp Tarihi adıyla kitaplaştırdı.
- Kapadokya Bir Sofa, Bin Gizem
( Kapadokya doğasının sanatsal üeticiliği ve insan azminin
şaşırtan gücü karşısında çocuksu itirazları ).
- Geçmişten Günümüze Ürgüp
- İnançlar Kavşağı Kapadokya- Ürgüp
- Başdereli Aşık Memiş Şahin
- Anımsama
- Ürgüp Mizahı
- Ali Rıza Arıkal Günlüğü
- Aşık Mahfi Baba
- Aşık Ali Fethi
- Güldeste-i Ürgüp ( Ürgüp Şairler Antolojisi )
Şehitlerimiz, Gazilerimiz
Kaya , her kitabını hiç erinmeden, nerede olursak olalım, bize de göndermekten geri kalmamıştır. Herbiri adımıza imzalı o eserler birer kuyum işi, mücevher değerindedir.
Armağan ettiği her kitabında bizim için onurlandırıcı anlatımlar yer alır. ''Kadim dostum, uğraşımızın sürekli yolcusu'' ...gibi.
10 Eylül 2017 günü bana armağan ettiği Anatol Türküleri adlı kitabı şu duygulu, gözlerimi yaşartan bir anlatıyla imzalamış :
FORUM'UN ESİNİYLE
Dostluk 43 yıllık fanusta
Sürgün kaderleriyle bekler.
Öfke günlerini arar Güney
Yaşamın mutlu anında.
Yalnız yürüyüşlerin filozofisini
Salkım salkım dizer çalıya
Hiç bir sözcüğü,
Kelime olarak kalmamıştır
Kabını zorlayan küpte;
Emrah coşkusu okullarda
Bir daha esmez Ürgüp'te.
............................... 27 Tem.24