Nevşehir’de Sokakların Durumuna Bir Bakış Açısı
SOKAKLARIN TRAFİK DURUMLARI
Makalelerimde genellikle tarihi dokulardan bahsederim. Bu makalemde direk olarak mevzuya girmek gerektiğine inanıyorum. Memleketimiz nakliyecimemleketidir. Bu yüzden birçok insanımız bu işten ekmek yerler. Sanayimizin kuruluşunun temelinde de oto tamiri ve aynı konunun mütemmim cüzleri yer almaktadır. Günümüzde bu sayı her geçen gün azalsa da , kamyonlar, tırlar henüz çokluğunu korumaktadır. Seferden evine gelen nakliyeci doğal olarak evinin yanına bu araçlarını park etmekteler.
Bazıları dönemeçleri veya görüş alanlarını adeta öldürmek bahasına park etmektedir. Bu yüzden kazalar oluyor mu? Bilinmez. Hele 350 Evler mahallesinin meydanı adeta tır parkına dönmektedir. Bu konuyu kendileriyle konuştuğumuzda bize kızıyorlar, cevap bile vermiyorlar. Bazı zamanlar bu konu mahalli gazetelerde de yer almıştı. Hatırladığım kadarıyla bir haber ve bir makale aynı konu için ben yazmıştım. Günümüze kadar bir denetlemeyle karşılaşmadık. Efendim, biri gidip şikâyet mi edecek? Yoksa, bir kaza sonrasında mı denetlenecek bilmiyorum. Tır parkı için istimlak edilen arazi şu an oto galeri sitesi değil mi? Ha, Tır parkı varsa da ben bilmiyorum. Zira gördüğümü yazıyorum.
Sokak aralarında veya ana yollardan dönüşlerde köşelerin 90’ olması, aynı mekânın bahçelerinde de yolu iyice kapatan ağaçların dikilmesi sonucu görüş oldukça kapanmaktadır. Bu durum aynı zamanda bir trafik kazasına davetiye çıkartmaktadır. Küçük araçlar her geçen gün çoğalmaktadır. Yurdumda ve yöremde ehliyetin önemini yeteri kadar hakkını vere biliyorlar mı? Bu ayrı bir konudur. Kendim; Ölümlü veya yaralanmalı trafik kazalarına, çok şükür can kaybımız yok diye de şartlandım. Efendim bu küçük kazalar bile önlene bilir.
Her mahalle trafikte kara noktalarını tespit ede bilir. Çoğu biliniyor. Bu kara noktaların düzeltilmesi için çalışmalar yapıla bilir. Zira her şeyden baş bu ortamlarda hepimizin medarı iftiharı, en kıymetli hazinelerimiz olan çocuklarımız bulunmaktadır. Birde, hiçbir akıl çocukları suçlayamaz. Tabi bir yandan da ailelerin çocukları bu konuda eğitmesi elzemdir.
Hani şimdi hal kaza olmuyor diye ihmal gelinse, bu yüzden bir insanımızın canı yansa, ufak bir çalışmayla, denetlemeyle hal olacak bu konu bizleri üzecektir.
Güzelyurt Mahallesi asfaltı pırıl pırıl oldu. Kocaçayasfaltıda aynı olacak. Yapılan bu güzel uğraşıdan dolayı teşekkürlerimi sunarım. Öncesi parkeydi. Yolda badalvardı, bazı parkelerin arasına kum dökülmediği için parkelerin birbirine çarpması özel sesler çıkarıyordu. Sular gölekleniyordu. Asfalt güzel olunca zaten hız haddini aşan arabalara da gün doğdu. Efendim bu yapılan yollara radar da konursa muhtemel kazalar önlene bilir. Özellikle rica ediyorum ki, sizler bakıp karar verin.
BELEDİYE YE TEŞEKKÜR
Bıldır anızlar konusunda bir makale haber yazmıştım. Başta belediyem olmak üzere, muhtar ve ilgililere buradan teşekkürü bir borç bilirim. Zira bir kaza-bela çıkmadan bu büyük sorun hal edilmişti.
Hep sorunlardan bahsediyoruz. Yönetimlerden devamlı taleplerde bulunuyoruz. Pekiyi böyle sorunlarda halkın ödevi yok mu? Elbette vardır. Bu var olan ödevler zaten kültürümüzde de bulunmaktadır.
Örneğin dağda badem toplamak için kap kalın dalların kırıldığını görmüştüm. Tabi ki, haber yapmıştım. Ayrıca tanıştığım cami hocalarıyla da meselenin hassasiyetini konuşup, farkındalık oluşturmak için kendi çapımızda bir çalışmamız olmuştu. Günümüzde Küçük Dağ’da bademler her geçen gün azalmaktadır. Tabi bu arada kesilmesi kanunen yasak olan meşelerde nasibini almaktadır.
BİTKİLERDE KİMYASAL VE BİYOLOJİK KİRLİLİKLERE DİKKAT ETMEK.
Baharın gelmesiyle yenile bilen yabani bitkilerde kendini göstermeye başladı. Bu bitkileri tanıyan insanım, bitkilerin habitatlarını hesaba almıyor gibime geliyor. Habitat bitki adresi demektir. Boş arsalardan, yol kenarlarından hatta çöp kutusu yakınlarından bu bitkileri topluyorlar. Bu küllün yanlış bir olgudur. Bitkileri topladığın yerde; Kimyasal ve biyolojik kirlilik olmaması gerekir. Bu bitkileri atalarımız bağlardan ve özlerden toplardı. Vitamin ve mineral bakımından zengin olan bu bitkiler salata olarak, çiğ olarak yenmektedir. Hele dürümün içine biraz çömlek peyniri, arasına karaoluk, acı marul, yabani nane, yeşil soğan gibi bitkiler karıştırılırsa, güzel bir lezzet elde etmiş olursunuz. Bitkiler anatomik yapı itibarıyla toprağı çeşitli toksinlerden temizlemeye çalışır. En büyük kirleticiler arasında da egzoz gazları vardır ve ağır metal içerir. Bu konuda halkımı uyardığımda olmuştu.
Güzelyurt Mahallesine eline sağlık, Belediyemiz ıhlamur ağaçları dikti ve dikmeye devam ediyor. Bu memleketi yeşertirken, güzel kokularıyla da ayrı bir özellik sunarlar. Ihlamur çiçekleri birinci dereceden arabaların egzoz gazlarıyla kirlenmektedir. Bu kirlenme; Kokusundan ve güzelliğinden bir şey kaybettirmiyor. Bazı vatandaşlarımızın ıhlamur çiçeklerini topladığını görüyoruz. Şehrimizin güzelliğine engel bir görüntünün yanında ağır metal ve oksidan madde yüklü bu ürünleri sadece evleri için topluyorsa kendilerini riske atıyorlar demektir. Lâkin toplanan ıhlamur çiçek miktarı bir değil birçok evin ihtiyacından da öte durmaktadır. Açık gözlülük yapıp birde satıyorlarsa, halk bilmez, şifalı diye doğal olarak kirlenmiş ıhlamurun çiçeklerini afiyetle içiyorlar demektir. Bu olay basit bir denetleme ile çözüle bilir diye düşünüyorum.
ÇÖP ALIŞKANLIKLARIMIZ
Çöpler, çöp tenekelerine atılmalıdır. Zaten bu konu her geçen gün düzelme yolunda ilerlemektedir. Pandemi nedeniyle kullanılan maskelerin yerlerde gezmesi sanırım her kesin malumudur. Üstelik maskelerle çöp kutularının arası da o kadar uzak değil. Biraz gayret, biraz edep diyeceğim.
Evlerden atık yemekler, ekmekler ve hayvan mamaları lalettayin bir şekilde sokak hayvanlarına verilmektedir. Hayvanlar anatomik zorunluluklarından bunları yemektedir. Hani çevreye zarar vermeden, mahalle peyzajını bozmadan, bu yemek artıklarının mikrop taşımasına izin vermeden, şehrimize ve insanlarımıza yakışır bir konumda ve belirlenen yerlere konması çok daha uygun olacağına inanmaktayım. Hani önümüz de yaz, sinekler çıkacak, yok şu aşı vurulmalı yok bu aşı vurulmamalı derken, bildikleri ve uyguladıkları bir şekilde tüm halka mikrop aşılayacakları da bir gerçektir.
HAYVANLARIN VE BÖCEKLERİN MİKROP TAŞIMA RİSKLERİ
Sinekleri, sinek ilaçlarıyla yok etmek neredeyse imkansızdır. Lakin habitatlarını yok edip, temiz bir çevrede yaşarsak ancak üremezler. Sinek ilaçlarından da insanlarımız zarar görmez. Konunun ne kadar birbirine çal geçir olduğunu görüyoruz. Yemek atıklarından sineklere, belki de başka zararlara maruz kalmamak için Yapılacak peyzajlar, çocuklarımızı çevre konusunda eğitirken elimizde bir kart fazla olacaktır. Ya değilse çocuklarımız; “Sizin çevreciliğinizi de gördük.” Demesinler. Bu tür konular yerel yönetimler için ufak bir proje ile hal edile bilir diye düşünüyorum. Bu apartman yönetimlerinin, okulların, ailelerin de katılması gereken etkinlikler olması gerçekten elzem bir konudur.
../..
Başka bir mesele sokak hayvanlarının çeşitli hastalıklara karşı korunması yapılıyor mu? Konusudur. Örneğin; Bit, pire, tenya ve solucan gibi parazit hastalıkların yanında, başka bulaşıcı hastalıklar taşıyor mu? Bu çalışma bence çok önemlidir. Tarım İl Müdürlüklerindeki afişler aklıma geliyor. Yabanıl hayattaki (Tilki, kurt vs.) hayvanları kuduz hastalığından korumak için ilaçlı mamalar doğaya bırakılıyormuş. Sokak hayvanlarının bunlarla karşılaşmaları yüksek ihtimallerden olduğu da unutulmamalıdır. Bu konuda da ailelerin çocuklarını uyarmalarında fayda görmekteyim.
İsmini vermeyeyim. Türkiye’nin bir ilçesinde sokak hayvanlarına çok güzel bakmışlar. Evlerin yanında mama kapları var. Sokak hayvanları insandan kaçmıyorlar. Öyle ki, insana yaklaşıp sevgilerini sunuyorlar. Bunlardan biri de bana sevgiyle yaklaştı. Seveyim dedim, lakin tüylerine dikkatli baktığım zaman, hayvanın vücudunda bitin ve pirenin kaynadığını gördüm. Böyle nedenlerden dolayı sokak hayvanlarına bakımın kombine olması gerektiğine inanıyorum.
Efendim, bir hali hazırda olan durum vardır, bir de olması gereken… Bu açıyı kapatmak için şehrimizin daha güzel, insanlarımız daha mutlu olması için el birlik her kesimin çalışması gerekir. Yazdığım makalelerin kaynağı kendi halkımdır. Gördüğünüz problemleri gazetemize haber verirseniz, fikirlerinizi paylaşmak isterseniz arayın, arayın ki paylaşalım. Zira insanın olduğu yerde problem mutlaka vardır. Hepinize sağlıklı günler dilerim.