Yaşam

Nevşehirli Ziya dede'nin ömrü at sırtında geçti

Küçük yaşlarda bindiği at sırtından 50 yıldır inmeyen 90 yaşındaki Nevşehirli İsa Ziya Küçüktüfekçi, aradan geçen yıllara rağmen bu tutkusunu hiç kaybetmedi.

Nevşehir'in Gülşehir ilçesi Yalıntaş (Daşdeller) köyünden Atcı Ziya ismiyle bilinen eski hayvancılardan İsa Ziya Küçüktüfekçi (90) ilerleyen yaşına rağmen at sevgisinden vazgeçmiyor.

Küçük yaşlarda bindiği at sırtından 50 yıldır inmeyen 90 yaşındaki Nevşehirli İsa Ziya Küçüktüfekçi, aradan geçen yıllara rağmen bu tutkusunu hiç kaybetmedi.

90 yaşındaki Nevşehir Yalıntaşlı Ziya dedemiz...

  • 1933 Gülşehir Yalıntaş doğumlu. 
  • Mesleği Hayvancılık ve Atçılık.
  • Baba adı Halil, Ana Adı Minüre. 
  • Askerlik yeri İskenderun. 
  • 8 Çocuk ve 40 torunu var. 
  • Köyde geçimini sağlamak amacıyla hayvancılıkla başlayan öküzlerle ve atlarla devam eden bir sonsuz sevgi bağı.

Gülşehir'in Yalıntaş köyünden içinizi ısıtacak hatıralarla dolu röportaj...

İşte 90 yaşındaki Nevşehir Yalıntaşlı Ziya dedenin torunu Bilal Akkuş ile yaptığı röportajı...

Saman balyası üzerine oturup geçmişe duyduğu özlemle dörtnala koşan atları seyrederken duygu ve düşüncelerini torunu Bilal Akkuş ile paylaşan Ziya dede, küçük yaşlardan itibaren başlayan at tutkusunun hayatının her anında olduğunu söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü;

"At muhteşem bir canlıdır evlat... Ve bu ihtişam onun gücüyle ilgili değildir. At, Hazret-i Allah’ın (cc) tercihidir. Zira Hazret-i Kuran’da atlara yemin eden ayetler mevcuttur. Atın etinin mekruh olması, ata biçilen değerle ilgilidir. Mübarek addedildiği için eti mekruh olan yegâne hayvan attır.

Tek toynaklı bu güzel hayvan, memeliler sınıfındandır. Geviş getirmez. Yelesinde ve kuyruğunda uzun kıllar vardır. Başı küçük, kulakları kısa olur. Erine aygır, dişisine kısrak, yavrusuna tay, iğdiş edilmiş olanına beygir denir. Cesurdur. Sadıktır. İtaatkârdır. Sahibinin huyuyla huylanır. Yavaş da gider, hızlı da koşar. At, bacak kemiklerini kilitleyebildiği için ayakta uyuyabilir. Nadiren yatarak uyuduğu görülür. Daima tetiktedir. Sahibinin emrine öyle amadedir ki eğer binicisi onu koşturuyorsa çatlayana kadar koşabilir. Gösterdiği sadakat, sahibiyle kurduğu ünsiyetin de bir ifadesidir aynı zamanda. Bu sebeple dünya tarihi, atıyla ahbab olan yiğitlerin hikâyeleriyle doludur. Manas’ın Akkula’sı, Battal Gazi’nin Aşkar’ı, Köroğlu’nun Kırat’ı ve en nihayet Hz Ali’nin (r.a.) Düldül’ü ilk akla gelen örneklerdir.

Hulasa at, hem dini hem de milli unsurlarımızdan biridir. Ve kültürümüzde derin bir yeri vardır. Gidenlerimize dahi “İyi atlara binip gittiler” deriz. At, bu milletin sevdasıdır. Zira o, mukaddes bir gayenin yardımcılarından biridir.

Atla ilgili birkaçta atasözü paylaşyım evlat seninle; "Ersiz avrat, yularsız at, Dereyi geçerken at değiştirilmez, At alırsan yazın, deve alırsan güzün, avrat alırsan gezin ha gezin, At binenin, kılıç kuşananın, At ile avrat yiğidin bahtına, Abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır. At adımına göre değil, adamına göre yürür. At yiğidin yoldaşıdır. At ölür, itlere bayram olur. Atın dorusu, yiğidin delisi.Atın ölümü arpadan olsun.At sâhibine göre kişner.Erken kalkmayan avrat, söz dinlemeyen evlat, mahmuzla gitmeyen at, kapında varsa kaldır at.Gelin atta, buyruk Hak'ta. At izi it izine karışmak, Attan inip eşeğe binmek, 

🎥: Cappafilm

🐎: Görkem Horse Ranch

İnstagram: @cappafilm