NÜDÜL NENE

Olay 1979 yılında Nevşehirin Gülşehir ilçesi Ovaören (Göstesin) köyünde gerçekleşmiştir.

O zamanlar öğrenciydim 1979 yılında Ovaören Köyünde bir kan davası olmuş, sonuç olarak sülaleler arasındaki bu dava nedeniyle bir ölüm olayı olmuştur. Olayda daha fazla ölüm olmaması için bir sülale yaklaşık altı aile o zamanlar ilçe olan şimdi Aksaray iline köyünden göçmüşler.

Birgün bu ailelerden birine ziyarette bulundum Aksarayın kenar mahallesinde Dagalgan da oturuyorlardı. Olayın geçtiği tarihte yaşımın küçük olması ve de öğrenci olmam nedeniyle olayı pek bilmiyor aileleri çok iyi tanımıyordum. Yıllar sonra yaptığım ziyarette ailelerin beni tanıması zordu. Mahallede sorarak Nüdül nenenin evini öğrendim o zamanlar mahalle de çok katlı binalar yok genelde tek katlı örtme müstakil evler vardı. Tarif edilen eve uzaktan baktığımda evin sundurmasının altında bir kadın oturuyordu. Eve vardığımda selam verdim kadın selamımı aldı tabi ki beni tanımadığı için beni süzüyordu, fazla merakta kalmaması için kendimi tanıttım, oda hoş geldin oğlum dedi. Bu kadın Nüdül nene olsa gerekti;

Nüdül nene sen misin diye sordum hem evet dedi hem de tasdik için başını aşağıya doğru eğdi.

Biraz birbirimizi süzdükten sonra…

Nüdül nene nasılsın dedim,

Nasıl olayım oğlum ‘teller bozuk’ diye bir cevap verdi.

Genelde hal hatır sorulurken iyi olduğunu veya olduğumuzu dile getiririz. Bu cevaba o an bir anlam verememiştim. Ama çokta dikkatimi çekmişti.

Hal hatır suallerden sonra Nüdül nene anlatmaya başladı;

Çocuklarının olduğunu geçmişte köyde yaşadıklarından bahsetti. Sonra derin bir of çekerek gözlerini uzaklara çevirdi ve devam etti; Ramazanım canım oğlum köydeki diğer çocuklar gibi su çıkan mevkiinde kuzu güderdi, çocuklardan biri ile her ne sebepten ise kavga ederler, diğer çocuk elindeki sopa ile Ramazanımın kafasına vurur! duraksadı ne oldu Nüdül nene dedim, Ramazanım orada öldü! Konuşacak soracak bir kelime bulamadım bayağı bir sesiz ce oturduğumuz yerde kaldık.

Nüdül nen devam etti işte onun hasreti, (öğrendim ki nüdül nenenin oğlu ramazanın mezarı köyde) bulunduğu yerden geriye döndü işte orada şu tepelerin arkasında köyü tarif ederek sanki mezarı gösterdi. Çok uzakta değil ama gidemiyorum mezarını ziyaret edemiyorum. Çok canım yanıyor sanki çok garip kaldı orada köyde iken mezarı çok ziyaret ederdim okurdum, şimdi ziyaret edemiyorum. Belli ki acı, hasret, özlem çekiyordu Nüdül nene hiç gülümsemedi tebessümü bile yoktu.

Bir müddet daha sohbetten sonra müsaade istedim ve oradan ayrıldım.

Kafamda hep o cevap vardı ‘teller bozuk’ hep yorumlamaya çalıştım. Hakikaten köy Aksaraya çok uzak değildi ama yaşanan kan davası nedeniyle Nüdül nene ve diğer göçen aileler ziyarete gidemiyorlardı. Köye geldiğimde ilk işim vefat eden Nüdül nenenin oğlu Ramazanın mezarını ziyaret etmek oldu. Mezar taşında isim, doğum, ölüm bilgilerinin yanında intikamının alınacağını belirtir bir yazı daha vardı. İntikam yazısı dikkatimi çekse de önemsemedim.

Halen ‘teller bozuk’ cevabını anlamlandırmaya çalışıyordum; sonunda şu şekilde yorumladım, akort edilmemiş bir enstrümanın çıkardığı ses sağlıklı bir ses olmaz yani sazın tellerinin akortunun ‘bozuk’ olması sazın sağlıksız olduğu anlamına gelir, işte Nüdül nenede bozuk bir sazın telleri gibi acısından, özleminden, hasretinden dolayı haleti ruhiye si sağlıklı değildi.

İçinde bulunduğumuz Ramazan ayında pandemi kurallarını ihlal etmeden sılayı rahim, sevdiklerimizi, geride bıraktıklarımızı ziyaret edelim. Tellerimizi bozmadan ruh sazımızdan güzel ve ahenkli sesler çıksın.

Not: Türkçede Nüdül diye bir kelime ve isim yok, neden Nüdül denildiğini, gerçek ismini de sormadım. Nene: (Ovaören ve bazı bölgelerde) yaşı büyük olan kadınlara hitap etme biçimi.

24.04.2021

İhsan BİÇKİN