PSİKOLOJİ, İNSAN DAVRANIŞLARI

PSİKOLOJİ, İNSAN DAVRANIŞLARI

Ruhbilim olsa da karşılığı, davranışbilim daha uygun.

İnsan davranışları…Kim anlayabilmiş, kim içinden çıkabilmiş.

Kütüphaneler dolusu kitap yazılmış taa eski Yunan’dan, Roma’dan günümüze.

Yaş dönemlerine göre de ayırıyor uzmanlar:

Çocuk psikolojisi, gençlik psikolojisi, ergen psikolojisi…

…………………

Üniversite öğretim elemanlarının konutları kentin dışında, Yerleşke’de.  Eskiden Eğitim Enstitüsü olan Eğitim Fakültesi kentin içinde kalmış. Ofis ile Şehitlik arasında.

Değişik okulların öğrencileri ile biz  aynı otobüsle yolculuk yapıyoruz. Her sabah, gayet dakik…Dersler başlamadan okullara yetişmek gerek.

Sürücü Şuayyip durgun, düşünceli bir adam.

Otobüse bindik. Çocuklar, gençler aralarında şakalaşıyorlar. Gece geç vakte dek televizyon seyredenler ,uykularını alamamış, oturdukları koltukta uyukluyorlar. Arkadaşları alay ediyor, dürtüyorlar. Gözlerini açanlar, biraz sonra yine uyumağa başlıyorlar. Otobüs bir badılda sarsılıyor, öndeki otomobili solluyor; çocuklar çığlık çığlığa…Her hareket onlar için bir gülme vesilesi.

Çocukluktan çıkmış, gençliğe doğru yol alanlar var. Kız, erkek…

Anadolu Lisesi öğrencisi Buğra üzgün, dalgın, düşünceli. Oturan bir arkadaşınının omuzuna elini koymuş, ayakta dikiliyor.

Buğra’nın babası Tıp Fakültesi’nde doçent; annesi Fen Fakültesi’nde biyolog. Tanıyoruz. İki oğlumun da iyi arkadaşı.

Şuayyip dikiz aynasına baktı, Buğra’yı ayakta gördü, bağırdı.

‘’ Otur lan yerine ! ‘’

Gençler ‘’oooo ! ‘’ sesiyle şaşkınlıklarını dile getirdiler.

Buğra aldırrmadı. Sürücü kızdı.

‘’ Lan yer var,boş. Ben sana otur dimedim mi ? ‘’

Buğra sanki duymuyor gibi. Aldırmadı. Ayakta dineliyor.

Sürücü sert bir hareketle otobüsü sağa çekti, savrulurken kız öğrenciler çığlık çığlığa bağırdılar.

‘’ Şuayyip ağbi yapma ! ‘’

Sürücü eğledi koca otobüsü. Buğra’nın yanına geldi. Elini kaldırdı, çocuğa vuracak. Benim bölümümün elemanı Aydoğan tuttu kolunu, vurmasını önledi. Buğra gözleri iri iri, korkmuş, ağlamağa başladı.

‘’ Yahu Şuayyip, yaptığın şeye bak. Çocuk ayakta durmak istiyor, bırak dursun. Bunun ne önemi var,’’ dedim.

Bu kez bana diklendi.

‘’ Bu otobosta benim sözüm geçer.’’

Üniversite Rektörlüğü’nün değil de, sanki kendi şahsi malı…

Kulağına eğildim. Diger çocukların duymayacağı hafif sesle,

‘’ Yahu, çocuk ruhundan anla biraz. Ana babası ayrılma aşamasında. Belli ki, gece uyuyamamış. Belki sabah da kavgalarını izledi. Acısı büyük.’’

Hiç ummazdım. Yatıştı. Sakinleşti.

Buğra ağlıyordu.

‘’ Aç kapıyı, ineceğim,’’ dedi Şuayyip’e.

Dalgın, düşünceli sürücü. Açtı kapıyı. Çantası arkadaşının kucağında kalmıştı .

İndi aşağıya Buğra. Baktım, gittiğimiz yönün tersine, lojmanlara doğru koşarcasına yürüyor. Aydoğan’a göz ettim. Biz de indik. Yakaladık . Kucakladık, gerisin geri otobüse bindirdik.

Biz Eğitim Fakültesi’nin önünde indik.

O çocuk gün boyu derslerini izleyebildi mi? Ana babasının kavgalarını mı düşündü? Gece uyuyamadığı belliydi, uyukladı mı? Sürücü Şuayyip’in sert hareketini mi düşündü?

Psikoloji bilmek …Herkesin içinden çıkacağı bir konu değil. Yıllar ister öğrenmek…İnsan bu, meçhul. Fabrikasyon değil ki insan, aynı biçimde üretilmiş; duygu düşünce yapısı tıpatıp birbirine benzeyen mahlukat mı ?

Tanıdığım bir psikoloji profesörü demişti ki – emekliye ayrılma aşamasında - bir söyleşimizde. ‘’Ben 45 yıldır bu işin içindeyim; daha P harfinden s harfine ulaşamadım.’’

Otobüs sürücüsü Şuayyip psikolojiyi öğrenmeli mi ?

Öğrenebilirse davranışlarında değişiklik, olgunlaşma görülür mü ?

………………..

Ürgüp , 25 Aralık 24