RAMAZANDA NE YAPALIM?
Ramazan-ı Şerif’in feyz ve bereketinden istifade edebilmek için şu mübarek günler hürmetine hep birlikte:
Umutsuzluk kapılarını kapatalım, dua kapılarını açalım.
Nifak ve riya kapılarını kapatalım, infak ve ihlas kapılarını açalım.
Kızgınlık ve kırgınlık kapılarını kapatalım, müsamaha ve af kapılarını açalım.
Ramazan-ı Şerif’te maddî ve manevî kirlerden temizlenelim, işlediğimiz günahları terk ederek Cenab-ı Hakk'a tövbe ve istiğfar edelim.
Niyetlerimizi düzeltelim. Kıyamet gününde, insanlar niyetleri üzerine haşrolurlar, Allah'ın huzuruna niyetlerine göre çıkarılırlar. (Camiu’s-Sağîr 3890) Zira ameller niyetlere göredir. (Buhârî, Bed'ü'l-Vahy 1)
Başkalarına haksızlık etmişsek onlardan helâllik dileyelim.
Kul hakkıyla Rabb’imizin huzuruna çıkmayalım.
Ramazan-ı Şerif’in rahmet ve mağfiret ikliminden istifade edebilmek için Ramazan-ı Şerif orucunu tutmaya ve teravih namazlarımızı camide cemaatle kılmaya gayret edelim. Bu konuda Efendimiz’in (SAV) müjdesi şu şekildedir: “Allah size bu ayda Ramazan orucunu farz kıldı. Ben de gece ibadetini, teravih namazını sünnet kıldım. Kim Ramazan ayının faziletine inanarak ve alacağı mükâfatı Allah’tan umarak orucunu tutar, namazlarını kılarsa anasından doğduğu gün gibi günahlardan kurtulur.” (Buhârî, “Ṣalâtü’t-terâvîḥ”, 1,Nesai, Ebu Hureyreden.)
Tüm aylarda - özellikle Ramazan’da - dinimiz İslâm'ın haram kıldığı kin, haset, dedikodu, yalan, bühtan, iftira, gıybet, nefret gibi kötü huylardan vazgeçmeliyiz.
Dünya ve ahiretimiz için faydası olmayan her türlü davranıştan uzak durmalıyız.
Ramazanda oruçlu iken bütün organlarımıza da oruç tutturmalı, özellikle dilimizi yanlışlardan korumalıyız.
Gıybetten, yalandan, laf getirip götürmekten ve boş sözden sakınmalıyız.
Zira Hz. Peygamber (SAV) şöyle buyurmaktadır:
“Yalan konuşmayı, yalan sözlerle amel etmeyi terk etmeyen kimsenin yemesini, içmesini terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur.” (Buhârî, Savm, 8, Edep, 51; Ebû Dâvûd, Savm, 25; Tirmizî, Savm, 16.)
Başka bir hadîs-i şerîfte Efendimiz (SAV) şöyle buyurmuştur:
“Nice oruç tutanlar vardır ki orucundan susuz ve açlıktan başka bir kazancı olmaz. Nice gece kalkıp nafile ibadet yapanlar vardır ki bu kalkmasından ötürü uykusuzluktan başka bir kazancı olmaz.” (İbn Mâce, Sıyâm 21. )
Ramazan-ı Şerif Müslümanlar için bir umut, heyecan ve uyanıştır. İnfakla yoksulların, düşkünlerin, muhtaçların, kimsesizlerin hatırlandığı ve korunduğu bir yürek seferberliğidir.
Özellikle mazlum coğrafyalarda, açlıkla, yoklukla, savaşlarla, afetlerle imtihan olunan kardeşlerimizin acılarını dindirme ayıdır.
Bu seferberlikten istifade ederek kalplerimizi ve gönüllerimizi Ramazan-ı Şerif iklimiyle arındıralım.
Ramazan, Kur’an-ı Kerim’le buluşma ayımızdır. Özellikle evlerimizde ve camilerimizde Kur’an-ı Kerim’le buluşmalarımızı artırmalı, yapılan mukabeleleri itina ile takip etmeliyiz. Zira Kur’an-ı Kerim bu ayda nazil olmaya başlamıştır. Bu sebeple bu aya “Kur’an Ayı” da denilmektedir. Yüce Allah (cc) şöyle buyurmaktadır:
“Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlara doğru yolu gösteren, Hak ile batılı ayıran Kur’an-ı Kerim, o ayda indirilmiştir...” (Bakara,185)
Ramazan’ın son on gününde ibadet ve taati artırmalı imkan varsa itikafa girmeliyiz. Zira Hz. Âişe (RA) bu durumu şöyle izlediğini ifade etmektedir.
“Rasûlullah (SAV), Ramazan’ın son on gününe girince bütün geceyi ihya eder, ailesini uyandırır, ibadete karşı daha ciddiyet gösterirdi.” (Müslim, İ’tikâf, 7; Tirmizî, Savm, 72; İbn Mâce, Sıyâm, 57; Dârimî, Savm, 52; Ahmed, V, 40, VI, 82, 123, 256.)
Ramazanın son günlerinin teklerinde Kadir Gecesi’ni aramaya dikkat edelim.
Vakit namazlarımızı camide cemaatle kılmaya özen gösterelim. Özellikle yatsı ve sabah namazlarını camide cemaatle kılalım. Çünkü yatsı ve sabah namazlarını cemaatle kılarsak bütün geceyi nafile ibadetle geçirmiş gibi oluruz.
Bu konuda Peygamberimiz (SAV):
“Her kim yatsıyı cemaatle kılarsa, gecenin yarısını (nâfile) namazla geçirmiş gibi olur. Kim sabah namazını da cemaatle kılarsa (böylece) bütün geceyi (nâfile) namaz kılmış gibi olur.” buyurmuşlardır. (Müslim, Mesâcid, 260; Tirmizî, Salât, 165; Ebû Dâvûd, Salât, 47.)
Ramazan-ı Şerif’te ahirete irtihal etmiş mevtalarımızı da mezarlarında unutmayalım.
Efendimiz (SAV) hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: Mübarek gün ve gecelerde mevtalar, Cenab-ı Allah'ın izniyle evlerine gelir.
-Kapıların eşiklerinde dururlar.
Eğer onlar için Kur'ân-ı Kerim okunur, sadakalar verilirse sevine sevine mezarlarına, arkadaşlarının yanına dönerler.
Eğer hatırlanmaz ve onların ruhları için sadakalar verilmezse:
-"Ey mirasımıza konan hayırsız insanlar, siz bizi unuttunuz, bizi unuttuğunuz gibi, Allah da sizi rahmetinden mahrum etsin."
diye beddua ederek büyük bir üzüntüyle makamlarına dönerler.
Diğer mevtalar onların başına üşüşüp hayırsız evlatlarından dolayı yas tutarlar.(Muhammed Nurî Nakşibendî, Mevizatü'l-Hasene s. 151)
Allah’ım !Şu mübarek Ramazanı Şerif hürmetine;
Bizleri ve tüm ümmeti Muhammed’i birleştir. Kalplerimize meveddet ver. Zalimlerin karşısında duracak cesaret ver, güç kuvvet ver. Mazlum olan kardeşlerimize yardımını esirgeme.
Allah’ım!
İkramına şükretmeyi, ihsanına hamdetmeyi, imtihanına sabretmeyi, lütfuna senâ etmeyi,her nimeti Senden bilmeyi, Verdiğine kanaat etmeyi,hepimize nasip eyle.
Allah’ım !Ramazan’ı Şerifi bizlerden memnun eyle! Kadir gecesinden istifade etmeyi nasip eyle!Bayrama günahsız girmeyi lutfeyle.
HÜSREV ÖNDEGELEN