Buğdaygiller familyasından herkesin tanıdığı bir bitkidir. Latince adı; Triticumvulgare’dir. Vulgarenin Türkçe karşılığı “Herkesçe bilinen” anlamındadır. Gerçektende buğday herkesçe bilinmektedir. Hani bir Türkümüz vardır; Tridine tiridine bandım diye… Bir yemek adı olan trit de buğdayla bir çağrışım yapmaktadır. Tek yıllık, 80-100 santimetre boylanabilen, borusal saplı ve taneli olarak bilinen bu temel bitkinin tarımı İ.Ö 7000 yıllarına kadar yapıldığı bilinmektedir. Alacahöyük ve çatal höyükte buğday tanelerinin bulunması bilim adamlarının bu tezlerini de doğrulamaktadır.
Tek yıllık bitki olduğu için dünyanın birçok yerinde tarımı yapılmaktadır. Yetiştiricilik açısından da bozkırlara oldukça uyum sağlaması Anadolu’yu ekmek yönünden zenginleştirmektedir. Birçok çeşidi bulunan buğdayın yeni çeşitleri de bulunmaya devam etmektedir. Geçen yıllarda bulunan kuraklığa ve toprak tuzuna dayanıklı olan buğday türünden “Dünyanın kurtarıcısı” olarak bahsetmişlerdi.
Eskiden Nevşehir’de; Ağ (beyaz) buğday, şahman olarak ayrılırdı. Günümüzde Bezostoya-1, Gün 91, kıraç 66, bayraktar 2000 gibi türler uzayıp gitmektedir. Lâkin bazı bilim insanlarımız eskiden tarımı yapılan buğdayların daha sağlıklı olduğunu savunmaktadırlar.
Sizlere esas bir buğday türünü anlatmak istiyorum. Karabuğday, namı değer esmer buğday…
İnsanoğlu lezzeti ve görüntüyü ön plana almak için sağlığı unutuyor. Bildiğimiz buğdaydan esas yararlı olan kısımlarını (Kepek ve ruşeyn) ta un fabrikalarında eleyerek ayırıyorlar. Bembeyaz ve kabarmış ekmekler, doyurmayan ekmekler, göbekli kişiler, kolesterol, şeker gibi hastalıklar yaygın bir şekilde görülüyor. Lafım ona ekmeğe bazı katkılarında katıldığını söyleyip duruyorlar. Bir gün de onların üzerinde durmayı planlıyorum. Yıllarca üzümün suyunu aldık, şifini attık. Üzüm çekirdeğinin çok faydalı olduğunu daha yeni yeni öğreniyoruz. Oysa Almanya gibi ülkeler bunları değerlendirip, yıllar önce sağlığa ve ekonomilerine sokmuşlar. Bizler ya yaktık ya da hayvan yemi katkısı olarak kullandık. Bunlar kurutulurken civar da karasinek popülasyonu arttı.Sağlığa çok yararlı olan yoncayı da hayvan yemi olarak değerlendirdik. Mor çiçekli yonca sonraları Alfalfa diye kıymetlenmeye başladı. Efendim, esmer buğdayda hayvan yemi olarak yada organik toprak gübresi olarak değerlendiriliyormuş.
Yüz gram esmer buğdayda; 328 kalori, 65,3 karbonhidrat, 10,8 Protein, 2,6 gr. Yağ, 12,1 gr. Lif, 2.8 mg. Demir, 2,4 Miligram çinko içeriyor. İnsan vücudu esmer buğday proteininin % 74 ünü kullanabiliyor. Bu oran Pirinçte; %70, Buğday;67, soya%61 Ap açık fark ortada durmaktadır. En çarpıcı özelliği ise bünyesinde insana geçen glütenin olmamasıdır. Halk ekmekte glüten oranı yüksek olduğu için şeker ve kolesterol hastaları oldukça sıkıntı çekmektedir.
B1, B2 vitaminlerinin yanı sıra; Potasyum, magnezyum, fosfor, mangan, fosfat, kalsiyum, demir, çinko, rutin gibi minerallerce de zengin olduğu için Yüksek tansiyon ve kansızlık için oldukça faydalı olduğu da bildirilmektedir.
Haberden öte bilgilendirme yazısı olan makalemde sizlere esmer buğdayı daha iyi tanıtmayı arzuluyorum. Zira okuyucu kendi işine yarayacak bazı ön bilgilere ulaşması ve faydalanması beni gerçekten mutlu edecektir.
Japon bilim adamları esmer buğdayın; İltihaplanmayı, aşırı terlemeyi, burun kanamasını iyileştirdiğini, posa oranının çok olması nedeniyle de bağırsakları iyi bir şekilde çalıştırdıklarından bahsetmişlerdir. Keza, bünyesinde bulunan rutin maddesi yüksek kan basıncını önleme eyleminde olduğu kadar serbest radikallerle de savaşması insanın aklına acaba bu bitkinin antioksidan etkileri var mı? Sorusunu da getirmektedir. Zira kılcal damarları da kuvvetlendiriyormuş. Karabuğdayda kolesterol bulunmaması, kan basıncını yükseltmeme eğilimi karaciğer fonksiyonlarını da korumaktadır. Söz bitmez de kısasını söyleyelim. Yüksek besin değeri olan düşük kalorili bu tahıl insanların yemek diyeti için mükemmel derecede uygun olduğu görülmektedir.
Karabuğday pestisit ( Bitki hastalıklarında ve zararlılarında kullanılan tarım ilacı) Herbisit ( Yabani ot oluşumunu önlemek için uygulanan ilaç) ve diğer katkı maddelerini katılmadan organik olarak kullanılmaktadır.
Dünya sağlıklı besine ihtiyaçlar gün geçtikçe artmaktadır. Karabuğdayın yıldızı parlamaya, insanlık bu bitkiyi tanımaya başlaması nedeniyle kullanımı gün geçtikçe artmaktadır. Bundan dolayıdır ki, nutraceutical ürün olarak değerlendirilmektedir. Nutraceutical; Tıbbi ve sağlığa yararlı olan ve hastalık önleyici, tedavi edici madde ve gıdalar için kullanılmaktadır. (De Felice 1994)
Üçgen şeklinde ve koyu renkli tohumları çok farklı formlarda pazarlanmaktadır. Bütün, kabukları alınmış parçalanmış, unu ve hatta filizlenmiş formları kullanılmaktadır. Kabuğu alınmış tohumları hafif acı olduğu için yağda pas rengini alana kadar kavrulur. Kahvaltı gevreğinden tutunda birçok açıdan kullanılır. Kabuğu alınmamış karabuğday çimlendirmek için yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Buğday çimi sağlık ve alışılmış lezzet açısından oldukça yararlıdır. Buğdaygillerin çimlendirilmesini sağlığı ile yakından alakadar olan insanlar yakından takip etmektedir. Bu konu ile ilgili de sizlerle bir araştırma ve uygulama makalemi paylaşacağım.
Karabuğday unu Avrupa ve Amerika’da “Kasha olarak tanınıp, patates ve pirince alternatif bir sunum sunmaktadır. Çorbalarda, pudinge, tatlılarda, pilavda ve daha birçok üründe kullanılmaktadır. Bitkisel glüten ve yağsız süt ilave edilerek hazırlanan makarnalar sağlıklı olduğu gibi pişme süresinin de kısalığı ayrı bir özellik katmaktadır. Yine Japonlar; Buğday unu ile karabuğday ununu karıştırarak (% 50-80) farklı bir erişte imal etmektedir. Genç yapraklarını sebze olarak tüketmektedir. Ruslar tereyağı ile kavrulmuş karabuğdayı askerlerinin beslenmesinde kullanmaktadır. Almanlar sebze yemeklerinde yemek koyulaştırmak için bu buğdayın ununu kullanmaktadır. Amerika bu buğdaydan bira yapıp başta Japonya olmak üzere ihraç ediyorlar. Hollanda’da çocuklara özel verilen pasta yine karabuğday unu ile yapılmaktadır. İnanın bu listede uzayıp gitmektedir.
Şimdi gelelim tarımsal yararlarına… Karabuğday yeşil gübre olarak kullanılmasının yanında hızlı büyüdüğü için üç ürün elde edildiği kayıtlarda mevcuttur. Toprağı hızlı bir şekilde ıslah etmesi ve toprakta fosfor bulundurması da bir artı değer olarak düşünülmelidir. Baklagillerden olmadığı için toprakta azot tutmaz lâkin topraktaki organik madde seviyesini artırır. Çok iyi bir arıcıdır. Zira çiçekleri 30 gün kalabilir. Hektardan 65 kilogram bal elde edilmektedir. Karabuğday balı Kuzey Amerika’da rağbet görmektedir. Kara buğday, dünyanın pek çok yerinde çiftlik hayvanlarının beslenmesinde kullanılır. Bu konuda yapılan araştırmalarda diğer tahıllarla 1/3 oranında karıştırılıp kullanılmasının en iyi sonucu verdiği söylenmektedir.
Çiftçilerimizin, üreticilerimizin yetiştirtmesinin yanı sıra esas halkımız bilgilendirilmelidir kanaatindeyim. Üreticilerimiz talebe göre arz yapmaktadır. Çağımızın sağlıklı yaşam çağı olduğunu unutmayalım. Karabuğday bir marjinal(Uçlarda, sıra dışı)değildir. Sadece göremediğimiz ve değerlendirmeye layığı ile alamadığımız bir envanterimizdir. İşletmecilikte “Halkın tercihi ve istekleri” konusunda devletimizin, işletmelerin, kurumların en gerçekçi bilgileri eğlenceli ve merak uyandıran bir şekilde vermesi en uygunudur. Denetim halk sağlığı için vaz geçilmez bir unsurdur. Bu envanterler samimi bir şekilde değerlenmediği vakit kötü niyetli, şaklaban ve her şeyi para olarak gören kişilerin elinde ya itibarsızlaşıyor ya da tam olarak tanınmıyor. İş sahalarının iyice daraldığı, tarım ürünlerinin çeşitlenmediği günümüzde karabuğday alternatif olarak, çok yönlü olarak niye düşünülmesin. Saygılarımla. Bahadır Dedeoğlu
Fotoğrafların dili
Yöremiz yaz misafirleri gelmeye başlamışlardır. Küçük kırlangıç olarak bilinen Ev Kırlangıcı ( DelichonUrbica) İnsanlara yakınlığı ile bilinmektedir. Güzelyurt Mahallesi Apartmanlarının çatı çıkartmalarının altlarına çamurdan yuvalar yapmakta, heyecanla uçup şehrimize ve yöremize güzellikler katmaktadır. Gelmek üzere olan siyah kırlangıçlar çok yaygaracı bir hayvan olduğu için seslerinden hemen bilinir. O kuşlarda genellikle Kurşunlu cami civarlarına takılsalar da şehrimizin her yerinde görülmektedirler.
Ev kırlangıcı Afrika’nın tropikal bölgelerinde kışlarlar. Yaz ayları boyunca da Türkiye dâhil tüm Avrupa’da görülmektedirler. Uçuş sırasında sinek, böcek ve arı cinsi böceklerle beslenirler. Kendi gözlemimdir. Yağmur yağacağında bu kuşlar daha alçaktan uçarlar. Bu durum havada uçuşan böceklerin yere daha yakın uçtuklarının göstergesi olduğuna inanıyorum.
Coğrafi bölgelere göre değişmekle birlikte Nisan – Mayıs aylarında üreme başlar. Yılda 2-3 kez yumurtlayabilir. 2 ila 6 adet arasında yumurta bırakılır. Kuluçka süresi 13 – 19 gündür. Tüylenmedönemi 19 – 25 gün arasındadır. Çok usta uçuculardan olan bu kuşların yuvalarını yöremiz kuşlarından olan alacakarga ve saksağanların rahatsız ettiğini gözlemlemiştim. Ev kırlangıçlarının yuvalarını savunmaları harikaydı.
Yere kondukları ya da düştükleri zaman uçmaları oldukça zordur. Zira ayak yapıları yürümeye pek uygun değildir. Balkona bu kuştan bir tanesi düşmüştü. Vücudundaki pire benzeri parazitler dikkatimi çekmişti. Bir yükseltiden de havalanma becerilerinin olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Bilgileri için kıymetli hocam Sayın İsmail Demirel’e teşekkürlerimi bir borç bilirim.
Kaynaklar
1) Türkiye ve Avrupa' nın Kuşlar, ISBN 9759409828
2) www.garden-birds.co.uk/birds/housemartin.htm
Ev Kırlangıcı ( DelichonUrbica)
Ebabil. (ApusApus)
FOTOĞRAFLARIN DİLİ
Nevşehir fotoğraflarını sizinle paylaşmak istiyorum. Aynı zamanda; Doğada, bitkiler ve hayvanlar, Tarihler, insanlar mekanlar… Yaptığımız tarih ve kültür çalışmalarından elimizden geldiği kadar sizlere aktarmak ve sizlerle paylaşmak istiyorum. Saygılarımla. Bahadır Dedeoğlu.
Eski hapishanede yaptığım çekimlerden Kapari Bitkisi. Yöremizde kendi başına yetişe bilen kuraklığa oldukça dayanıklı, bulduğu her yerde yetişe bilen kaparı( Capparisspinosa ) fotoğraflarda da gördüğünüz gibi duvar deliğinde bile yetişmeyi bilmiştir. Zira bu bitkinin habitatı zaten en kurak topraklardır. Erozyonla mücadelede de kullanılabilir. Yazın en sıcak aylarında yeşilliğini koruduğu için anız yangınların ın yayılmasını önleye bilir. Kurak ve taş bahçelerde sürünücü (Örtücü) ve sarkıcı süs bitkisi olarak kullanıla bilir. En önemlisi bu bitkinin ticari değeri olmasıdır. Tek derdimiz bu bitkinin yöremiz halkı olarak iyi tanımamamızdır. Şifası saymakla bitmez. Bu konuda bir makale hazırlamamız da gerekmektedir.
Hapishane duvarında kendiliğinden biten incir ağacı oldukça garibime gitmişti. Nevşehir, İran-Turan bitki topluluğuna tabi olduğu için, bu Akdeniz bitki topluluğuna ait ağaç, ta hapishanenin duvarını bulması, kültürümüzde; “Ocağında incir ağacı bitsin” Bet duasını aklımıza ister istemez getirmektedir. Hapishane Karamanni Türkmenlerine (Hristiyan, yöremizde Rum olarak bilinen insanlar) Abdülhamit Han’ın yaptırdığını biliyorum. Bu bina hakkında fotoğrafları ve yazıları sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Saygılar sunarım.