"Tesadüf" Diye Bir Şey

    “TESADÜF” DİYE BİR ŞEY
   Camiden çıkmış ağır adımlarla yürüyordu.
   Dalgındı 
   Birden bire önünde beliren bir şey dikkatini çekti. Yerde gördüğü şey paraydı, eğildi ve aldı.
   İki üç metre önünde yaşlıca biri yürüyordu, ‘muhtemelen ondan düşmüştür’ diye düşündü. Fakat paraya da çok ihtiyacı vardı. ‘Bu parayı buldun, kimseden çalmadın senin hakkın’ diye düşünüyor, paranın kendisine ait olduğunu sanki gizli bir ses kulağına fısıldıyordu. 
   Bu düşüncenin Şeytanın kışkırtması olduğunu biliyordu. İnadına gitti, önde yürüyen beyefendiye seslendi;
   “Bakar mısınız?”
   …
   “Üzerinizde para var mı?”
   “Evet var”
   “Bir bakar mısınız?”
   Yaşlı beyefendi şüphelenmişti fakat inandırıcı bir ses tonu karşısında fazla direnemedi, parasını çıkardı ve saydı.
   “Tamam”
   “Eksik filan değil mi?”
   “Hayır!”
   “Şey affedersiniz, yerde bir miktar para bulmuştum, sizin olup olmadığını öğrenmek amacıyla sormuştum.”
   “Hayır, benim değil”
   Hemen oradan uzaklaştı. İkilem içindeydi: hem paranın kendisinin olmadığını biliyor, hem de paraya ihtiyacı olduğu bu zamanda paranın kendi hakkı olduğunu düşünüyordu.
   İkilemden çıkamıyordu
   Sık sık;
   ‘Hayır, bana yanlış yaptıramayacaksın Şeytan! Bu parayı ihtiyacı olan birine vereceğim’ diye kendi kendini telkin etmekten de geri durmuyor…
   ‘Paraya ihtiyacım var, onunla kimi ihtiyaçlarımı karşılarım’ yollu düşünceler beynine hücum ediyordu.
   Bu düşüncelerle ertesi güne kadar boğuştu. Camiye gitti, öğle namazını kıldı, camide yoksul öğrenciler için para toplanıyordu. İçindeki aykırı seslere kulak asmadan paranın tümünü yardım olarak bıraktı.
   Rahatlamıştı
   Ertesi gün bir arkadaşı onu gezmeye götürdü. Gittikleri yerde dizi filmi çekiliyordu. Buna da rol teklif ettiler. İki saat kadar çekimlerle uğraşıldı.
   Çekim bitmişti.
   Çekime katılan figüranlara ücretleri dağıtılıyordu. Buna da ücretini ödediler.
   İnanamadı
   Çünkü ödenen miktar, bulduğu para kadardı.
   Şok oldu, ‘hayır, hayır hayır!’ diyordu.
   ‘Hayır, böyle tesadüf olamaz! Bu tesadüf değil!’
   ‘Bu bir uyarı, hem de güzel bir uyarı. Affet beni Allah’ım!’