TREN İYİ DE
Kanlıca, Nevşehir İli’nin en kuzeyinde yer alır.
Kanlıca bir tren istasyonu kasabası…
Demiryolu İl’i teğet geçer. Ulaşımda etkisi zayıftır.
Bu beldede doğup büyümüş Oruç bir tren sevdalısıdır.
Daha bebekken tren düdükleriyle uykuları bölünmüştür.
Tren düdükleri yüzünden tam uykuya dalacakken, kaçırmış ve bir daha yakalayamamıştır onu.
Fakat Kanlıca küçük, nüfusu yetersiz. Ortaokulu bile yok.
Kayseri’de akrabalar var. Trene bin, git, ortaokulu orada oku.
Sonra Ankara…Öğretmen Okulu’nu da orada oku…
Meslekte 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl…
Ayırdına varmadan geçip gitti tren vagonları gibi…
Oruç Bozkır gün geldi, ülkesinin parlamentosunda yer almak istedi.
Hep avukatlar, hekimler,tüccarlar, eski ireyisler mi mebus olacaktı.
Oruç Bozkır’ın hakkı yok muydu ?
İyi bir eğitimci olarak yasama görevinde bulunmak istiyordu.
Seçimlere bir ay kala, dilekçesini verdi İl Eğitim Müdürlüğü’ne; izne ayrıldı.
Özüne pek güveniyordu. Seçileceğine inanıyordu.
Nevşehir İl Merkezi’nde bir kahvehanede ilk konuşmasını yapacaktı.
Söylevinin ana çizgilerini sigara paketinin arkasındaki boşluğa yazdı.
İlk sırada TREN YOLU vardı.
Bir sandalyeye çıktı. Boğazını temizledi. Kahvehaneyi dolduran insanlara baktı. Çoğu kamyon sürücüsü…Yakındaki Sümerbank İplik Fabrikası’na Çukurova’nın pamuğunu taşıyorlar. Balyaları bıraktıktan sonra kebap yiyorlar, ağızlarının yağını eritmek için burada ardarda iki demli çay içiyorlar.
‘’ Sevgili vatandaşlarım ! ‘’
Tavla şakırtıları kesildi. Partinin il başkanlığından iki kişi amigoluk yapıyordu. Alkışladılar. Sürücüler aldırmadı.Uykulu uykulu baktılar.
‘’ Sevgili Nevşehirliler. Tren yolu pek mühim. Fakat sorarım size. Demiryolu ilimizin en kuzeyinden teğet geçiyor. Teğet ne dimek ? Şöyle bir dokunup geçiyor. Ben Kanlıcalıyım. Tren yolu niye böyle?’’
Bir sürücü bağırdı:
‘’ Ne bilelim biz yav ! Devlet öyle münasip görmüş.’’
‘’ Vatandaşlarım, Devlet 1930’larda böyle bir güzergah çizmiş. Amma babalarımız zamanındaki bu yol aynen kalmalı mı?’’
‘’ ………………………’’
‘’ Kalmamalı. Kafayı işletin !Kanlıca’dan bir hat Kozaklı’ya, oradan Topaklı’ya, sonra Avanos’a, daha da ileriye, yani buraya gelse çufçuf…İyi olmaz mı ?’’
‘’ Burdan nereye gidecek yav ?’’
Amigoluk yapanlar ters ters baktılar köylüye…
‘’ Buradan nereye gidecek? Evet, gözel sual. Buradan Göre’nin karşısından, Güvercinlik önünden, Kaymaklı, Derinkuyu yanından Höyük Tren İstasyonu’na kavuşacak. Ben orada öğretmenlik yaptım.Memleketime gitmek için trene biner, Kayseri’ye gider, o yoldan geçerdim . Uzun yoldu.’’
‘’ Pekii, mebus namzedi efendi. Tren yolu buraya gelse, Höyük’e bağlansa bize ne faydası olacak?’’
Boğazı kurumuştu. Kahveci çırağına işaret etti, bir bardak su istedi.
Su geldi, yavaş yavaş içti. Soruyu soran esnaftan bir adamdı, ona baktı.
‘’ Evet, gözel soru. Faydası ne? Burdan trene bin; Niğde’ye git. Tehlikesiz. Niğde’de durma Mersin’e git.Trafik kazasından ailesinin iki ferdini kaybetmişbirisi olarak söylüyorum. Tren yolu yüzde yüz güvenli.’’
Homurdanmalar başladı.
Oruç Bey ,eliyle işaret ederek, yüksek sesle konuşanları susturmak istedi.
‘’ Yav, ben burda sizin misafirinizim. Lütfen tantana etmeyin, beni dinleyin. Sonra…’’
Bir bakkal ayağa kalktı, bağırmağa başladı.
‘’ Yav, senin bu didiklerinin ipi sapı yok. Mersin’e gidip ne yapacaaz ki? Para mı var insanlarda? ‘’
‘’ Sonra, tren Çukurova’nın pamuğunu buraya, karşımızdaki fabrikaya taşıyacak. Pek ucuza…’’
Birden gürültüler arttı.Homurdananlar çoğaldı. Dışarı çıkanlar oldu.
‘’ Yüz kamyonun taşıdığı pamuğu tren katarı bir kerede getirecek buraya. Yollardan 100 kamyon çekilirse ne gibi fayda ortaya çıkacak?
‘’……………………..’’
‘’ Karayollarının bakım masrafı düşecek. Yollar rahatlayacağı için trafik kazaları olmayacak. Köylümüz acı olaylar yaşamayacak.’’
‘’……………………’’
‘’ Sonraa, hava kirliliği azalacak. Karbon monoksit zehirli bir gazdır. Hani egzostan çıkan duman var ya.’’
Bir sürücü sinirli, ayağa kalktı, bağırmağa başladı.
‘’ Yav, sen ne diyonAllaşkına! Gamyoncu esnaf pambıkdaşıyarak para gazanıyor. Tren yolu yapılırsa, pambığı tren daşırsa biz boku yirik.’’
‘’ Aman , öyle demeyin! Size de ekmek çıkar.Adana’nın sebze meyvesini de tren taşıyınca maliyet yarı yarıya düşecek, vatandaşımız ucuza yiyecek turunçgil meyvelerini falan.’’
Kahvehane boşalıyordu. Kızgın kızgın bakanlar vardı.İki babayiğit köy öğretmeni , Oruç Bey’in güvenliğini kendiliklerinden üstlenmişlerdi.
‘’ Zamana ve zemine göre fikir olmalı. Senin bu didiklerinolmayacak…Seni de vatandaş mebus yapmayacak. Bunu da benden duymuş ol !’’
Kamyon sürücüsü bir adam, teşbihini şak şak çekerek bunları söyledi, kahvehaneden çıktı.
Oruç Bozkır orada düşündü kaldı. Sandalyeden indi. Terlemişti. Meslekdaşı öğretmenler çay ikram etti. Sinirden titriyordu. Beş dakika kadar sonra sakinleşti.
Sonuç ?
………………………….
1974 Ocak.Göre