Dikkat! Nevşehir'deki Yanar Dağlar Patlayacak Mı? Peki, bu dağlar patlar mı? İşte ayrıntılar...

Sayısız felaket yaşadığımız ülkemiz aslında farkında olmasak bile bir tehlikeyle daha karşı karşıya: volkan patlaması. Nevşehir-Acıgöl gibi aktif ama uykuda olan volkanların bir gün uyanıp patlaması ihtimali her zaman var.

Dünya genelinde yaklaşık 1400 adet aktif volkan bulunmaktadır. Bunlar, son 10.000 yılda püskürdükleri için "aktif" olarak kabul edilmektedir. Bu uzun bir süre gibi görünebilir ancak jeolojik olarak çok yakın geçmiştir. O kadarlık sürede faaliyet göstermiş olmasının, gelecekte yeni faaliyetlerin habercisi olduğunu düşünebiliriz.

Türkiye'de aktif sayılan 10 volkan bulunuyor

Türkiye, aktif olduğunu düşündüğümüz volkanların sadece 10 tanesine ev sahipliği yapmaktadır. Bunlardan bir tanesi de Nevşehir'de bulunuyor. Uzmanlar Türkiye'deki aktif volkanların uyuyan tipte volkanlar olduğunu ve gelecekte yeniden faaliyet göstererek risk oluşturabileceğini vurguluyor.

Bir volkanın aktif sayılması için son 10.000 yılda patlamış olması yeterli. Buna göre, Türkiye'deki volkanların 10 tanesi teknik olarak aktif. Bunlar şöyle:

Aktif Volkanlar

Yakın geçmişte aktif olduğu bilinen ve hâlâ faaliyet potansiyeli olduğuna inanılan volkanlar.

  • Acıgöl-Nevşehir
  • Ağrı (Ararat)
  • Erciyes Dağı
  • Göllü Dağı
  • Hasan Dağı
  • Karaca Dağ
  • Karapınar volkanik alanı
  • Kula
  • Nemrut Dağı
  • Tendürek Dağı

Bazı volkanlar öncesinde hiçbir sinyal vermeden de püskürebiliyor. Bu nedenle yukarıda adı geçen volkanlara karşı sürekli uyanık kalınması uzmanlar tarafından öneriliyor.

Komşumuz Aksaray'da yer alan Hasan Dağı’nda, yaşanan son depremlerin ardından yapılan inceleme ve ölçümlerde magma tabakasındaki yükselmeler ile hareketlilikler tespit edildi. 3 bin 268 metre yüksekliğindeki Hasan Dağı’nın en son püskürmesi Holosen döneminde, yani geçtiğimiz 10 bin yıl içinde gerçekleştiği biliniyor.

Aktif Olmayan Volkanlar

Binlerce yıldır hiç püskürmemiş olan volkanlar.

Kayseri'de Erciyes dağı, Aksaray'da Hasan dağı ile birlikte ilimiz Nevşehir'de de Acıgöl ilçesi sınırları içerisinde volkanik kompleks bulunmaktadır.

Acıgöl-Nevşehir

Acıgöl volkanik kompleksi, Nevşehir ili batısında 7 x 8 km boyutlarındaki elips şeklindeki kaldera oluşumu ile ilişkili tüfler, cüruf konileri, bazik lav akıntıları, obsidiyenler, riyolitik domlar, maarlar ve maar piroklastiklerinden oluşmaktadır. Orta Pleyistosen’den erken Holosen’e kadar etkin olmuştur. Volkanik etkinlik kaldera oluşumu öncesinde, sırasında ve sonrasında görülmekte olup, çıkan ürünler bölgede, morfolojik ve ortamsal değişikliklere neden olmuşlardır.

Bilinen Son Püskürme: M.Ö. 2080 ± 200 yıl

Volkan tipi: Kaldera​

Volkan numarası: 213004

Zirve Yüksekliği: 1689 m

En yakın şehir: Nevşehir: 15 km

100 km içindeki nüfus: 2 milyon 253 bin 483

Enlem: 38.57°K Boylam: 34.52°D

Kaldera öncesi etkinlik, ince riyolitik kül ve pomza tabakaları halinde olup, Kumtepe yöresinde ana tüf tarafından örtülmüştür. Kaldera oluşumu ise pliniyen tipi geri düşmeleri ile başlar, bunu ignimbiritik ürünler (Alacaşar tüfü) takip eder ve sonra çok sayıda pliniyen ve yayılma (surge) piroklastitleri ortama yerleşir. Kaldera sonrası etkinlikler de kaldera içinde ve dışında yerleşen çok sayıda riyolitik dom ve bazaltik konilerle kendisini gösterir (Türkecan ve diğerleri, 2004).

Bazaltik etkinlik, ana kalderayla eş yaşlı riyolitik tüf depolanmalarından hemen sonra başlar. Kızıltepe ile Tüllüce Tepe’deki lavların K/Ar yaşları 154.000 ve 134.000 yıldır. Aktivite 32.000 yıl öncesine, Obruktepe konisi kuruluncaya kadar devam eder (Türkecan ve diğerleri, 2004)

Riyolitik etkinlik Kocadağ domunun (90 bin yıl) çıkışı ile başlar ve diğer 6 dom çıkışı ile devam eder. Korudağ, Güneydağ ve Kalecitepe en genç domlar olup, ilk ikisi 20.000 yıl olarak yaşlandırılmışlardır (Bigazzi ve diğerleri, 1993). Bu domlar Holosen başlarına kadar aktiftirler. Geç Pleyistosen yaşlı eski Acıgöl maarı içindeki sedimanlar arasında 11.000 ile 4300 yıl önce yerel olarak püsküren onüç tefra tabakası bulunmuştur. Acıgöl-Nevşehir volkanik grubundan bir kül tabakası M.Ö. 2300-1850 olarak yaşlandırılan Roma Kapadokya dönemi eserlerini üzerler. Holosen dönemine ait beş tane püskürme kaydedilmiştir.

Genellikle maarlar içinden yükselmekte olan domlar riyolitik bileşimde olup, obsidiyen akıntıları içerirler. Genel olarak gri renkli, inci parlaklığındadırlar. Soğuma sırasında çok küçük soğansı çatlaklar ve camsı hamurun sonradan kristallenmesi ile oluşan mikro ve makro sferolitlere rastlanır.

Türkiye’deki volkanların, uyuyan tipteki aktif volkanlar olduğu ve gelecekte yeniden aktivite göstermesinin jeolojik olarak muhtemel olduğu unutulmamalı. Ancak bu volkanların yakın gelecekte yıkıcı etkileri olabilecek püskürmeler üretebileceği anlamı çıkarılarak, volkanların çevresinde yaşayan insanları paniğe sevk etmek doğru olmaz. Bu nedenle ülkemizdeki aktif volkanların uzmanlar tarafından izlenerek, oluşabilecek potansiyel risklerin değerlendirilmesi uygun olacaktır.

.....................

Acıgöl-Nevşehir, İç Anadolu'da, Nevşehir'e yakın ve Kayseri'den sadece 70 km kadar uzaklıkta bir kalderadır. Pleistosen döneminden beri var olan, yaklaşık 7x8 km alan kaplayan bu kaldera, yer altında kalmış olan daha büyük ve eski bir kalderanın parçasıdır. Kalderanın duvarları büyük ölçüde belirsiz olsa da kalderada maar, lav domları, lav akıntıları ve piroklastik koniler bulunmaktadır. Lav akıntıları bazaltik akıntılardan obsidiyen akıntılarına kadar çeşitlilik gösterir. En genç lav domları batıda olup 20.000 ila 15.000 yıllıktır. Birçok cüruf tabakası belirlenmiş olup bunlardan 11.000 ila 4.300 yıllık olanlarından 13 tanesi Eski Acıgöl maarında tespit edilmiştir.

MÖ 7810 ile MÖ 2080 yılları arasında Holosen dönemine ait beş tane püskürme kaydedilmiştir.

Prof. Dr. Şükrü Ersoy, "Volkanlar hep afet olarak anılmamalı; çünkü aynı zamanda insanlık için çok faydalı işlevleri de var. Mesela soluduğumuz atmosferin gelişimi volkanizma sayesinde olmuştur. Tam 4 milyar yılda atmosfer olgunlaşmıştır ve soluyacağımız hale gelmiştir. Aynı zamanda toprakları zenginleştirir. Orta Anadolu’da, Nevşehir bölgesi, volkanik küllerin olduğu topraklara sahiptir. Burada güzel bağcılık yapılıyor. Üzüm yetiştiriliyor. Tarihsel dönemler içerisinde baktığımızda da bu bölgeler hep üzüm bağlarıyla anılan yerlerdir. Bunun nedeni toprağın volkanik küllerle zenginleşmesidir."

Boğazköyde Volkan

  • Volkan tipi: Kaldera​
  • Volkan numarası: 213004​
  • Enlem: 38.537°N
  • Boylam: 34.621°E​
  • Yükseklik: 1683 m​
  • Ankara'ya Uzaklık: ~220 km​
  • En yakın şehir: Nevşehir~15 km​
  • 5 km içindeki nüfus: 127,683​
  • 10 km içindeki nüfus: 127,683​
  • 30 km içindeki nüfus: 218,469​
  • 100 km içindeki nüfus: 2,253,483

Yanardağ ( Volkan ) nedir ?

Yanardağ ya da diğer bir adıyla volkan, dünyanın katmanlarında yer alan magmaların yeryüzüne çıktığı, genelde şekil olarak koni biçimine benzeyen ve magma maddelerin havaya püskürtülmesini sağlayan, bir ağzı bulunan dağdır.

Dünyanın fizyolojisine bakıldığında, dünyanın çeşitli katmanları bulunmaktadır. Bu katmanların bazılarında radyoaktif elementler ayrışır ve burada çok yüksek derecede bir ısı açığa çıkar. Öyle ki, bu ısı bazen binlerce derece seviyesine çıkabilmektedir. Derin katmanlarda yüksek basınç bulunduğu için, kayaçlar erime işlemine uğrayamazlar ve bu nedenle sıvı hale dönüşemezler. Bu kayaçlar oldukça kızgın haldedir ve yeryüzünün zayıf noktalarından yukarıya doğru çıkmaya başlarlar.

Dünyanın daha üst katmanlarında basınç oranı azalır ve kayaçlar bu nedenle yukarıya doğru çıkarken erimeye başlar. Ve bu kayaçlar yeryüzüne, lavlar halinde çıkmış olur. Bu lavlar, volkanik dağlardan yeryüzüne püskürülmektidir. Yeryüzüne yanardağlardan çıkan lavlar, dünyanın katmanlarını incelemek ve bu katmanlardan bilgi almak için bilim insanlarınca incelenmektedir.

Dünya geneline bakıldığında,  yeryüzünde oldukça fazla yanardağ bulunmaktadır. Bu alanlar aynı zamanda, volkanik bölge olarak adlandırılırlar. Bu yanardağların çoğu sönmüşken, yaklaşık 700-800 kadar yanardağ aktif olarak lav püskürmeye devam eder. Fakat bu lav püskürme işlemi, sık sık yaşanan bir eylem değildir. Çok nadir olarak yaşanır. Yaşandığında ise, hayatı felç edebilir. Sönmüş yanardağlar ise, hiç beklenmedik şekilde tekrar aktif hale gelebilme özelliğine sahiptirler. Burada magmanın rolü büyüktür.

Dünyada yer alan etkin yani aktif yanardağların çoğu, dar kuşaklarda toplanmış bulunmaktadır. Buralar volkanik alanlardır. Bu kuşaklar içerisinde, Pasifik Çevresi Kuşağı, en bilinenlerden ve aynı zamanda en tehlikelilerinden biridir.  İkinci büyük yanardağ bölgesi ise, Atlas Okyanusu Bölgesidir. Bu bölge, okyanus ortalarındaki ve anakarada yer alan fay bölgelerini içermektedir. Bu okyanus bölgelerinin dışında, bir de volkanik bölge olarak Akdeniz Bölgesi bulunmaktadır. Bu bölgedeki yanardağlar, Akdeniz çevresinde bulunan kıvrımlı dağların iç bölgelerinde bulunur ve jeolojik yapıdan incelendiğinde, Akdeniz Bölgesinin özelliklerini taşımaktadır.

Anakarada bulunan yanardağların, oldukça görkemli görüntüleri bulunmaktadır. Ama bu görkemli yanardağlar, deniz ve okyanus bölgelerinde yer alan yanardağlarla karşılaştırıldıklarında, görkemlerini kaybetmiş olmaktadırlar. Okyanus ve denizlerde yer alan yanardağların, sadece tepeleri su yüzeyindedir. Bu türden yanardağlara bilinen en iyi örneklerden birisi, Kanarya Adaları’nda bir ada olan tenerife adasndaki “Pice de Teide” yanardağ’dır. Bu volkanın doruk noktası deniz yüzeyinden 3.718 metre yüksekte, dibiyse su yüzeyinden 3000 metre aşağıda yer alır. Bu volkanın toplam yüksekliği, Ankaradaki yanardağlardan oldukça fazladır. Ki Hawai Adalarında yer alan Volkanik dağların, tüm yükseklikleri 9 kilometreyi aşmaktadır. Bu yükseklik ise, yeryüzünün en büyük dağı olan Himalayalar’dan daha fazladır.

Yanardağlar aktif hale geçtikleri zaman, yeryüzüne çok kızgın lavlar iner ve havaya da kül ve toz bulutları dağılır. Bu kül bulutları o kadar şiddetli büyüklükte olabilir ki, dünyadaki hava yolu ulaşımını rahatlıkla aksatabilir. Lavların da çevreye zararları oldukça geniş çaplıdır.

Resim

KAYNAKÇA
Bigazzi, G., Yeğingil, Z., Ercan, T., Odonne, M., Özdoğan, M., 1993. Fisson track datinng
obsidians in Central and Northern Anatolia. Bulletin of Volcanology 55, 588-595.
Druitt, T.H., Brenchley, P.J., Gökten, Y.E., Francaviglia, V., 1995. Late Quaternary rhyolitic
eruptions from the Acıgöl complex, Central Turkey. Journal of Geological Society,
London 152, 655-667.
Froger, J.L., Lénat, J.F., Chorowicz, J., Le Pennec, J.L., Bourdier, J. L., Köse, O., Zimitoglu,
O., GündoĞdu, N.M., Gourgaud, A., 1998. Hidden calderas evidenced by multisource
geophysical data; example of Cappadocian Calderas, Central Anatolia. Journal of
Volcanology and Geothermal Research 185, 99–128.
IAVCEI, 1973-80. Post-Miocene Volcanoes of the World. IAVCEI Data Sheets, Rome:
International Association of Volcanology and Chemistry of the Earth’s Interior.
Kuzucuoğlu, C., Pastre, J.F., Black, S., Ercan, T., Fontugne, M., Guillou, H., Hatte, C.,
Karabıyıkoğlu, M., Orth, P., Türkecan, A., 1998. Identification and dating of tephra
layers from Quaternary sedimentary sequences of Inner Anatolia, Turkey. Journal of
Volcanology and Geothermal Research 85, 153-172.
Mellaart, J., 1993. Description (Picturales) d'Eruptions récentes du Hasan Dagi par les
Hommes du Néolithique à Çatal Höyük, Lave. 42, 17-30.
Pasquare, G., 1968, Geology of the Cenozoic volcanic area of Central Anatolia. Atti della
Accademia Nazionale dei Lincei. Memorie. 9, 55-204.