Nevşehir'de Bugün

Vahdet nasıl doğdu? İşte Nev­şe­hir­li bir ai­le şirketi Vahdet Gazetesi

Vahdet’in Yönetim Kurulu Başkanı Menderes Dönmez, gazetemizin doğuş hikayesini anlattı. Vahdet’in bir Fatiha olduğunu, dijital medyaya yatırımın başladığını belirten Dönmez, bu projenin Almanya ayağının da olacağını söyledi.

VAH­DET
 Ga­ze­te­si med­ya dün­ya­sı­na uzun bir ara­dan son­ra "ai­le ga­ze­te­si" kav­ra­mı­nı ge­ri ge­ti­ri­yor. Dön­mez Ai­le­si, ba­sın sek­tö­rü­ne önem­li bir ya­tı­rım ya­par­ken; bu ka­ra­rı al­ma sü­reç­le­ri­ni ve ge­le­ce­ğe iliş­kin ön­gö­rü­le­ri­ni ga­ze­te­nin pat­ro­nu Men­de­res Dön­mez'le ko­nuş­tuk. 

YE­NER BEY, 5 YIL­DA İK­NA OL­DU

Ga­ze­te çı­kar­ma fik­ri na­sıl doğ­du?

Kar­de­şim Ye­ner Dön­mez'e yak­la­şık 5 yıl­dır bu ko­nu­da ıs­rar­cıy­dım. Hem Tür­ki­ye'ye gel­di­ğim za­man­lar­da hem de Ye­ner Al­man­ya'ya her ge­li­şin­de bu ko­nu mu­hak­kak açı­lır, ıs­rar­cı olur­dum. O, bu­lun­du­ğu ga­ze­te­de da­va şuu­ruy­la ha­re­ket edi­yor­du ve mut­luy­du. Bir nok­ta­dan son­ra o da ken­di ayak­la­rı­nın üs­tün­de dur­mak is­te­di. Taş­lar ye­ri­ne otur­muş ol­du.

Ye­ner Dön­mez “e­ve­t” de­me­sey­di sek­tö­re gir­mez miy­di­niz?

Gir­mez­dim. Ta­bi Ye­ner şart­lı “e­ve­t” de­di. Mus­ta­fa Ka­ra­ha­sa­noğ­lu be­ye­fen­di ile gö­rü­şüp rı­za­sı­nı alıp gel­di. Ai­le­miz­de med­ya sek­tö­rün­de baş­ka isim­ler de var ama çar­kın dön­me­si için Ye­ner'in “e­ve­t” de­me­si la­zım­dı. Ai­le ola­rak Ye­ner'in ça­lış­ma tem­po­su­nu gör­dük­çe, ne­den ken­di ga­ze­te­si­nin ba­şın­da ol­ma­sın di­ye hep ko­nu­şur­duk.  Şim­di İs­tan­bul'a ta­şın­ma­sı ne­de­niy­le an­nem üz­gün ama Vah­det'in kad­ro­su ve çiz­gi­si bu işin halk­ta kar­şı­lık bu­la­ca­ğı­nı gös­te­ri­yor. 

BEN ŞANS­LI BİR PAT­RO­NUM

Tür­ki­ye'de ga­ze­te­ci­ler ve pat­ron iliş­ki­le­ri hep sı­kın­tı­lı ol­du siz na­sıl bir yol iz­le­ye­cek­si­niz?

Ga­ze­te­nin ba­şın­da kar­de­şi­min bu­lun­ma­sı di­ğer ku­rum­la­ra gö­re bü­yük avan­taj ta­bi. Hem dün­ya gö­rü­şü ola­rak hem de yö­ne­tim bi­çi­mi ola­rak ara­mız­da fark yok. Ya­yı­nın içe­ri­ğiy­le il­gi­li Ye­ner'in ben­den da­ha has­sas ola­ca­ğı mu­hak­kak. Eko­no­mik ko­nu­lar­da­ki ön­gö­rü­le­ri­miz­de de şua­na ka­dar sap­ma yok.

Aİ­LE­Mİ­ZİN TÜM FERT­LE­Rİ BÖY­LE

Ya­yın çiz­gi­si­ni be­lir­ler­ken de mi mü­da­hil ol­ma­dı­nız?

Biz Nev­şe­hir­li bir ai­le­yiz. Mil­li­yet­çi­lik ve mu­ha­fa­za­kar­lık dı­şın­da bir çiz­gi­miz yok. Ai­le­mi­zin tüm fert­le­ri de böy­le­dir. Ga­ze­te­miz de do­ğal ola­rak bu çiz­gi­de ya­yın ya­pa­cak. Bu­nu ko­nuş­ma­ya bi­le ge­rek yok. Mehmet Doğan, Cüb­be­li Ah­met Ho­ca, Ebu­be­kir Si­fil, M. Şev­ket Ey­gi, Mustafa Özcan, Cihangir İşbilir, Fatih Akkaya za­ten çiz­gi­mi­zi an­lat­ma­ya ye­ter isim­ler.

Ga­ze­te­nin il­ginç bir rek­lam kam­pan­ya­sı ol­du?

Bun­lar ta­bi ga­ze­te­nin yö­ne­tim kad­ro­su­nun fik­riy­di. Be­ğen­dim doğ­ru­su. Be­nim için önem­li olan rek­lam büt­çe­si­ni aş­ma­ma­la­rıy­dı. Ba­şar­dı­lar. (Gü­lü­yor)

Dİ­Jİ­TA­L YA­TI­RI­MA BAŞ­LA­DIK

Sek­tö­re baş­ka ya­tı­rım­lar ola­cak mı?

Ya­zı­lı ba­sı­nın ge­le­ce­ği­ne iliş­kin ka­ram­sar ön­gö­rü­ler var. Ye­ner'e gö­re Tür­ki­ye'de 15 yıl da­ha ga­ze­te­le­rin tah­tı­nı kim­se sar­sa­maz. Al­man­ya'yla kar­şı­laş­tır­dı­ğım­da ben de öy­le dü­şü­nü­yo­rum. Ya­ni Vah­det as­lın­da bir Fa­ti­ha­’dır. Şim­di­den di­ji­ta­le ya­tı­rı­ma da baş­la­dık. Fark­lı fi­kir­ler de var. Ga­ze­te otu­rup mar­ka de­ğe­ri yük­sel­dik­ten son­ra üs­tü­ne ku­ra­cağımız şey­ler 
ola­cak.

MEDYA YONETİCİLERİNİN LÜKSÜFAZLA

Ga­ze­te­ler kâr et­mi­yor de­ni­yor?

Bü­tün ga­ze­te­ler kar et­mi­yor di­ye dü­zel­te­yim. Mas­raf­lar­la il­gi­li bu. Lüks ma­kam araç­la­rı, pa­ha­lı ma­li­yet­le­ri kal­dı­ra­maz ga­ze­te­ler. Tür­ki­ye'de­ki ba­zı ga­ze­te­ci­le­rin Al­man­ya'da­ki med­ya yö­ne­ti­ci­le­rin­den da­ha lüks için­de ya­şa­dık­la­rı mu­hak­kak. Biz ko­ca­man bi­na­lar, lüks oda­lar, ge­rek­siz har­ca­ma­lar, eş dost is­tih­da­mı, fa­hiş ma­aş­lar yap­ma­ya­ca­ğız. Her şey ka­ra­rın­ca ol­du­ğu sü­re­ce bir bir­bu­çuk yıl­dan iti­ba­ren ga­ze­te ken­di­ni çe­vi­rir.

VAH­DE­T’­İN AL­MAN­YA AYA­ĞI OLACAK

Türk med­ya­sı­na Al­man­ya'da nasıl bir ba­kış var?

Al­man­ya'da do­ğup bü­yü­müş, hat­ta Tür­ki­ye'yi hiç gör­me­miş Türk­ler var. Türk te­le­viz­yon­la­rı sa­ye­sin­de dil öğ­re­ni­yor, Tür­ki­ye'yi di­zi­ler­den ta­nı­yor­lar. Ger­çek Tür­ki­ye'yle di­zi­ler­de­ki Tür­ki­ye ara­sın­da uçu­rum var. Kâr­lı­lık so­run­la­rı ne­de­niy­le Türk ya­zı­lı ba­sı­nı Al­man­ya'da çok za­yıf­la­dı.  Ya­ni bu­ra­da­ki Türk­le­rin il­gi­si yo­ğun ama Türk med­ya­sı­nın yurt dı­şın­da ya­şa­yan Türk­le­re il­gi­si za­yıf. Vah­det'in Al­man­ya aya­ğı ana he­de­fi­miz di­ye­bi­li­rim.

İSTİŞAREDEN VAH­DE­T CIK­TI

Tek par­ti dö­ne­mi­nin de­mir­den bu­lut­la­rı da­ğıl­dık­tan son­ra mem­le­ke­ti­miz­de İs­la­mi ha­re­ket­ler fi­liz­le­ri­ni top­ra­ğın al­tın­dan çı­kar­ma­ya ve her bi­ri ay­rı kul­var­da bü­yü­me­ye baş­la­dı­lar.

Son 10 yıl­da ise ar­tık boy atıp gör­kem­li fi­da­na dö­nüş­tü­ler. An­cak bu 10 yıl ve ön­ce­sin­de­ki yıl­lar, çe­tin geç­ti. Mu­ha­fa­za­kar med­ya, ra­kip­le­riy­le kar­şı­laş­tı­rıl­dı­ğın­da hem eko­no­mik ola­rak hem de in­san gü­cü ola­rak za­yıf kal­dı.

Çe­şit­li­li­ğin ol­ma­ma­sı bun­da en önem­li et­ken­di. Do­ğan Gru­bu, Dinç Bil­gin Gru­bu bün­ye­le­rin­de çok sa­yı­da ga­ze­te, te­le­viz­yon, rad­yo ve on­lar­ca der­gi ba­rın­dı­rır­ken mu­ha­fa­za­kar ke­si­min pat­ron­la­rı uzun sü­re tek ga­ze­tey­le ye­tin­di­ler.

Mec­ra­nın az ol­ma­sı di­ni has­sa­si­ye­te sa­hip ga­ze­te­ci­le­rin de az ye­tiş­me­si­ne ne­den ol­du. Bu­gün önü so­nu­na ka­dar açık olan mu­ha­fa­za­kar med­ya­nın bek­le­nen pat­la­ma­yı ya­pa­ma­ma­sı­nın te­mel ne­de­ni ye­tiş­miş in­san gü­cün­de­ki ek­sik­lik.

YENİ YETENEKLER GELECEK

Di­ğer bir et­ken ise iç çe­kiş­me­ler ne­de­niy­le, pek­çok şey yap­ma­ya nam­zet ga­ze­te­ci­le­rin önün­de­ki ba­ri­yer­ler­di.

Vah­det'in hi­ka­ye­si bu kı­sır dön­gü­ler için­de baş­la­dı. Ye­ner Dön­mez'in ai­le­si­nin ıs­rar­la­rı­na "evet" de­di­ği gün iş­le­me­ye baş­la­yan diş­li­ler, ni­ha­yet ilk ürü­nü­nü bu­gün ver­di.

Yol­lar ko­lay aşıl­ma­dı. Uzun ge­ce­ler, ateş­li tar­tış­ma­lar, on­lar­ca gö­rüş­me so­nun­da ışık be­lir­di.

DOSTLAR YARDIMA KOŞTU

Dost­lar, zor za­man­da yar­dı­ma ye­tiş­ti­ler. Mus­ta­fa Ka­ra­ha­sa­noğ­lu be­ye­fen­di ya­zar ko­nu­sun­da ko­lay­lık gös­te­rir­ken, Ser­hat Al­bay­rak ka­pı­la­rı­nı so­nu­na ka­dar aç­tı, dua­yen­li­ği­ni gös­ter­di. Şevket Eygi ve Mehmet Doğan üstadlarımız ile Ha­san Ak­say ağa­bey ya­rım asır­lık med­ya tec­rü­be­le­ri­ni ak­ta­rıp, önem­li tav­si­ye­ler­de bu­lu­nur­ken, Mus­ta­fa Ka­ra­ali­oğ­lu kad­ro ko­nu­sun­da üze­ri­ne dü­şe­ni yap­tı. Ne çok dos­tu­muz ol­du­ğu­nu an­la­dı­ğı­mız za­man­lar­dı bun­lar.

Ga­ze­te­nin Ehl-i Sün­net an­la­yı­şı­nı reh­ber edin­me­si ko­nu­sun­da Cübbe­li Ah­met Ho­ca­mız bir ya­zar­dan öte gay­ret­ler sarf et­ti. Han­gi ka­pı­yı çal­dıy­sak ha­yır du­a al­dık.

Ga­ze­te­nin şe­kil­len­me­ye baş­la­dı­ğı ilk gün­den iti­ba­ren Ra­bi­a Plat­for­mu'nun ön­cü is­mi Ci­han­gir İş­bi­lir her tür­lü des­te­ği, kat­kı­sı ve eş­siz fi­kir­le­riy­le Vah­det'i şe­kil­len­dir­di.

KEYİFLE OKUYACAKSINIZ

İs­la­mi de­ğer­ler ko­nu­sun­da has­sas, mil­li­yet­çi ve ma­ne­vi­yat­çı ama ko­lay oku­na­bi­len, oku­yu­cu­yu yor­ma­yan, po­li­ti­ka­nın dı­şın­da oku­yu­cu­su­na ha­ya­ta da­ir şey­ler de su­na­bi­len bir çiz­gi­nin üze­rin­de dur­duk hep.

Sağ ga­ze­te­ler için te­mel eleş­ti­ri "sı­kı­cı" ol­duk­la­rı yö­nün­de­dir. He­lal dai­re için­de ka­la­rak in­san­la­rın ke­yif­le oku­ya­cak­la­rı bir sağ ga­ze­te na­sıl ya­pı­la­bi­lir?

Bu so­ru Tür­ki­ye'de­ki mu­ha­fa­za­kar med­ya için­de uy­gu­la­ma­lı ola­rak he­nüz çö­zül­müş de­ğil. Bir ör­nek çık­ma­lı ve bu­nu ba­şar­ma­lı. Asık su­rat­lı ol­ma­yan, ke­yif­le oku­na­cak ama ma­ne­vi de­ğer­le­ri de ta­şı­ya­bi­le­cek bir ga­ze­te ol­ma ko­nu­sun­da Vah­det id­di­alı.

"Sağ­cı­lar ga­ze­te oku­maz" ko­lay­cı­lı­ğı­nı bi­zim ma­hal­le çok­tan sa­tın al­mış­tı za­ten. Bu ön­yar­gı­yı yık­mak için Vah­det'in za­man için­de dev­re­ye so­ka­ca­ğı bir yol ha­ri­ta­sı var el­bet­te. Ama asıl önem­li olan he­def oku­yu­cu kit­le­si­nin bek­len­ti­le­ri­ni kar­şı­la­mak.

Bu­nun için de uzun araş­tır­ma­lar yap­tık. Kar­şı­nız­da­ki ga­ze­te­nin ta­sar­la­yı­cı­sı bu ne­den­le as­lın­da siz oku­yu­cu­lar­sı­nız.

EN GENÇ KADROYUZ

Ga­ze­te­nin ak­lı be­lir­len­miş, mi­zan­pa­jı ve kad­ro­su şe­kil­len­me­ye baş­la­mış­tı. Ama isim üze­rin­de çok tar­tış­tık. Pek çok al­ter­na­tif var­dı. Ak­lı­mı­za ilk ge­len isim "Vah­det"ti­… Ma­sa­ya pek çok fi­kir atı­lı­yor, tüm yol­lar bi­zi "Vah­det"e ge­ti­ri­yor­du. Ni­ha­ye­tin­de öm­rü­mü­zü ver­di­ği­miz mes­le­ği­mi­zi de bu ga­ye için ya­pı­yor­duk.

Vah­det, al bay­rak­lı lo­go­suy­la dal­ga­la­nır­ken, da­ha baş­lan­gı­cın­dan iti­ba­ren is­miy­le mü­sem­ma ol­ma­ya baş­la­dı. İs­la­mi ca­mi­anın için­de­ki her renk­ten in­san ga­ze­te­de yer al­mak için el­le­ri­ni ta­şın al­tı­na koy­du­lar. Bi­zim ma­hal­le­nin Vah­det'i böy­le­ce sağ­lan­mış olu­yor­du.

Ya­zı iş­le­ri kad­ro­su, edi­tör­le­ri, gör­sel eki­bi, mu­ha­bir­le­ri ve ida­ri per­so­ne­liy­le Tür­ki­ye'nin yaş or­ta­la­ma­sı en dü­şük ga­ze­te­si ko­nu­mun­da Vah­det. Bu genç­li­ği ve ta­ze­li­ği­ni ko­ru­mak da şi­arı­mız. Vah­det, ufuk çiz­gi­si­ni kay­bet­me­den hep ye­ni­le­ne­rek yo­lu­na de­vam ede­cek inşaallah...

GÜZEL TEVAFUK

Ga­ze­te­mi­zin ya­yın ha­zır­lık­la­rı­nın sür­dü­ğü son gün An­ka­ra Tem­sil­ci­miz Fa­tih Ak­ka­ya­’nın Oğu­za­ta is­mi­ni ver­dik­le­ri be­bek­le­ri dün­ya­ya gel­di. Ak­ka­ya Ai­le­si­’ne minik yavrularıyla bir­lik­te ha­yır­lı bir ömür di­li­yo­ruz.