YANIK CANAN
Dr. Faruk GÜÇLÜ
Canan polislikten atılmış bir babanın, ev hanımı bir annenin biricik kızıydı. Baba çapkın mı çapkın ,huysuz mu huysuzdu. Çoğu gün eve uğramıyor ,kazandığı paraları barda pavyonda başka kadınlarla yiyordu. Sonunda Canan ve annesini terk edip bir hemşire ile evlendi. Anne Canan’ı de bırakıp evden ayrıldı. Kırşehir –Nevşehir il sınırındaki köylerine döndü. Evde yaşlı bir dede ve Canan kalmıştı. Öz anne ayrıldığında Canan henüz beş yaşında idi. Üvey anne çoğu kez dedeye ve Canan’’a eziyet ediyor, süresi geçmiş balık ve tavuk pişirip yediriyordu. Kaç kez zehirlenip hastanenin aciline düştüler bu yüzden.
Baba hep üvey anneden yana tavır aldıkça eziyet daha da artıyordu. Öz annesi de aramaz sormaz olmuş ve adresini de kaybetmişti. Dedesi ölünce daha bir yalnız kalmıştı Canan.Sonunda evden kaçmak kaldı Canan’a. Mersin’den uzaklara Çorlu’ya kaçtı. Mersin Çorlu yolculuğu epey maceralı idi. Çünkü bilet alacak parası da yoktu. Ona tek sahip çıkan dedesi de yoktu artık. Otobüs şoförüne yalvarıp kaçak yolcu olarak geldi Çorlu’ya. Çorlu da epeyce sokaklarda kaldı, iş aradı. Sonunda bir markette iş buldu, ekmeğini kazanmaya başladı. Canan’ı Çorlu’da da arayan soran olmadı hiçbir zaman . Zaten annesi başka bir adamla ikinci evliliğini yapmış yeni çoluk çocuğa karışmıştı.
Canan’ın Çorlu’da kalacağı yer yoktu. Bazen sokaklarda kalıyor tecavüze uğruyordu. Bir tecavüzcüsünü yaralamaktan cezaevine de düştü. Daha sonra markette patronun ofisinde kalmaya başladı. Birgün patronun tecavüzüne uğradı. Ses çıkaramadı. Tecavüz olağan hale geldi. Sonunda patron Canan’a kiralık ev tuttu ve ikinci eş olduğunu ilan etti. Bir çocukları da oldu bu evlilikten. Ancak patron evliydi patronun eşi ve ailesi bu duruma isyan etmişti. Canan’ı markette ve Çorlu’da istemiyordu patronun ailesi. Kendini yakmayı denedi Canan olmadı yani başaramadı. Küçük çocuğuna acıdı. Canan ölürse çocuğa kim bakacaktı ?
Sonunda Canan’a Çorlu’yu bir yaşındaki çocuğuyla terk etmek kalmıştı. Annesinin olduğu ve yeni ev kurduğu şehre sığındı. Anne pek evine sokmak istemiyordu Canan’ı. Hele yasal kocasından olmamış çocuğunu da benimsemiyordu hiçbir şekilde. Canan iş aradı bulduğu işlerde çalıştı, epeyce süründü. Kimi yardımseverlerden yardımlar aldı. Çocuğunu okutup büyüttü. Öz annesinden de hak ettiği yardımı almadı hiçbir zaman. Babası hiç aramıyordu zaten.
Canan oturduğu mahallenin yardımsever meleği olmuştu. Muhafazakar ailelerin oturduğu mahalle de muhtar adayı oldu. Bugüne kadar her erkek muhtarların seçildiği, “kadına oy verilir mi” diyenlerin çoğunlukta olduğu mahalle de muhtar seçildi. Artık oğluyla yaşadığı kiralık bir evi , arabası da vardı. Muhtar seçilince Canan, öz annesi, üvey kardeşleri daha bir yakın olmaya başladılar. Canan’ı ve çocuğunu evlerine almaya başladılar. Üvey kardeşler Canan’ın çocuğuna sahip çıkıyorlardı artık.
Muhtar Canan aklına koyduğunu yapan birisiydi. Bir gün arabaya atladı. Doğru babasının yaşadığı Mersin’e gitti. Yanında oğlu da vardı. Canan’ın terk ettiği evde yaşayan,yaşlanmış baba karşısında Canan’ı görünce şok geçirdi. Geldiğinden pek de hoşnut değildi sanki . Canan öz babasına sadece “ Sana hala yaşadığımı, şimdi muhtar olduğumu söylemeye , hakkı helal etmeyeceğimi tekrar etmeye geldim” dedi. Oğluyla birlikte baba evinden ayrıldı..