YIKILAN TARİHİ BİNALAR VE MAZİDE KALAN ANILAR

YIKILAN TARİHİ BİNALAR VE MAZİDE KALAN ANILAR

Doç. Dr. Faruk GÜÇLÜ

Çocukluk yılları her insanın belleğine kazınır. Yıllar geçse de unutulmaz en tatlı ve en acı anılar o bellekte kazılıdır. Köyden kente göçün hızlanması sebebiyle tüm Anadolu’da olduğu gibi Nevşehir köylerinden de yoğun göç yaşandı. İnsanlar daha iyi yaşam koşulları için baba ocaklarını terk ederek büyük şehirlere göçtüler. Böylece köylerde kalan eski binalar bakımsız yıkık viran hale geldi. Tehlike yaratan bu sahipsiz binaların yıkılması gerekirdi. Nevşehir İl Özel İdaresi de aldığı kararla Acıgöl/Kozluca Köyü’nde bu tür metruk binaları yıktı.

(Fotoğraf Yusuf Avşar)

Ne kadar haklı gerekçeye dayanırsa dayansın yıkılan her bina da yaşanmışlıklar ve mazide kalan anılar vardır. Benimde çocukluğum bu köyde geçti. Resimde görülen terk edilmiş bu sokak köyün en hareketli en canlı sokağı idi. Bu sokak üzerinde onlarca aile otururdu. Şimdi bir ya da iki aile kalmış. Sabahın köründe sığır çobanına katılan inekler, tarlaya giden at arabaları, eşekler üzerinde azık taşıyan çocuklar hep bu sokaktan geçerdi. O yıllarda para yok denecek kadar azdı. Takas ekonomisi geçerli idi. Bakkal İsmail ya da Hurşit amcaya yumurta verip sanayi ürünleri alırdık. Harmanda kendi zahirelerini babalarından habersiz çalan köyün gençleri bakkala zahire verip bandırma alırlardı.

Boğazımız ağrıdığında hemen Berber Ali Osman Amca’ya giderdik. O boğazımıza parmağını takar biraz yukarı kaldırır bize de “boğazınız düşmüş” derdi. Köyün en neşeli insan Yüzzükçü Mehmet Amca’nın evi de bu sokakta idi. Eşi Kamile Nine, çocukken bizi hep korur kollardı. Zöhre, Çayan,Emine, Gülhas, Mercik, Kamile Nine bu sokakta ömür tüketmiş insanlardı. Kimi Kozluca Köyü’nden hiç dışarı çıkmadan tüketmişti ömürlerini, Apılılar ve Cikkiller diye bilinen sülaleler bu sokak üzerinde otururlardı.

Apılının Hasan’ın köy odası, köy ilk odası idi. O oda da bu sokak üzerindedir. Kahve kültürü o dönemlerde henüz gelişmediğinden köyün erkekleri bu odada toplanır sohbet ederlerdi. Köşker Şakir Dayı, Asım Polatlı Amca, Fötr şapkasıyla Hasan Aydın amca, köy bekçisi Tahsin Aslan amca, Berber Ali Osman amca bu odanın müdavimleri idi. Eskiden televizyon olmadığından pilli radyolardan “aces”yani ajans saati diye bildikleri saat 19,00(yedi) haberlerini can kulağı ile dinlerlerdi.

Kışın sobanın közü tandıra konur üzerine konulan iskemle kilimle kapatılır insan ayaklarını kilim altına sokarak ısınırlar ve uzun kış geceleri böyle biterdi. Sokaklarda erkek çocukları, uzun eşek, mut, aşık oyunu oynarken kız çocukları ip atlarlardı. Sabahları horoz sesiyle uyanmak, tavuk gıdaklamalarını, kuş cıvıltılarını ninni gibi algılamak vardı o zaman.

Yıkılan binalar arasında binlerce anı kaldı. Artık geri dönülmesi, tekrar yaşanması mümkün olmayan anılar. Bu kaderine terk edilmiş yaz aylarında yabani otlar biten bu sokakta.