Uzay; gök cisimlerini barındıran sonsuz genişlikten çok daha ötesi; insanlık için, hayatın kendisidir. Bu doğrultuda; uzay teknolojilerinin, insanlığın ve ekosistemin geleceğine etkileriyle alakalı farkındalık oluşturmak amacıyla, her yıl 4-10 Ekim arası “Uzay Haftası” olarak kutlanmaktadır.

Hayat Trafiğinin Uzaydan Güvenliği

Uzay; panoramik bakış alanıdır; uzay teknolojilerini aktif kullanan ülkeler, diğer ülkelerden üstte ve üstün olmaktadır. Uzayda teknolojik gözü olmayan milletlerin, dünyada söyleyecek etkin sözü de olamamaktadır. Zira 21. yüzyıl teknolojileri, kavramlara yeni tanımlamalar getirilmiş, kurgusal tasarımlar uygulamaya dönüştürmüştür. Bu doğrultuda kavramların sözlük anlamlarının tekrar güncellendiği ve “elektrik / elektronik / yazılım / siber” ön ekleriyle birlikte ifadelendirildiği görülmektedir. Örneğin cep telefonu; elektrik beslemeli, elektronik donanımlı, yazılım komutlu, siber kontrollü olan / bilinen birçok özelliğe ve bilinmeyen yazılıma sahip olabilen, sesli görüşme ve kısa mesajlaşma ile sıradanlaştırılan, bataryası şarj edilebilen ve taşınabilen teknolojik bir cihazdır. En basit ifadeyle, cep telefonu ile hayat trafiği, bu güncellemenin kapsama alanındadır. Her ortamdaki trafiğin paydaşlarına bakıldığında; insan, araç ve çevre unsurları görülmektedir. Bu üçlünün hepsi de güncellenen kavramlar ile etkileşim ve iletişim halindedir ve siber teknolojinin bir unsurudur. Bu teknolojinin alt yapısında verimlilik için kablolu hat ve istenilen her ortamda da uydu sistemleri kullanılmaktadır. Hangisi kullanılırsa kullanılsın bu üçlü, nesnelerin internetinin bir parçası durumundadır.

Araç ve/veya çevre, fayda görünümlü dijital teknolojinin inovatif uygulamalarının, fütursuzca kullanıldığı ortamlardır. Araç sektöründe, fosil türevli yakıtların ötelenmeye başlandığı, hibrit veya doğrudan elektrikli bataryalı araçların ön plana çıkartıldığı görülmektedir. Çevre ise elektromanyetik, sentetik ve farmakolojik endüstriyel tatbiklerin etkisi altındadır. İnsan hayatı; kişisel cihazlar, toplumsal araçlar, yaşanılan çevre ile iç içedir. Günlük hayat trafiğinde, uydu sistemlerinin etkin olduğu bilinmektedir. Elektrik enerjisi kesildiğinde / internet bağlantısı koptuğunda / sosyal platformlar kısıtlandığında, bireysel ve toplumsal tepkiler görülmektedir. Dijital dünya ile daha “dün” tanışmış üst orta yaş gurubu bireyler dahi tepki sarmalına dahil olabilmektedir. Artık teknoloji, keyfiyet algısından mecburiyet olgusuna terfi ettirilmiş; bağlılık eşiği aşılmış bağımlılık aşamasına gelinmiş; hayatın trafiği siber ortamla yönlendirilebilir olmuştur. Salgın sürecinde yaşananlar çok iyi analiz edilmelidir.

Kullanım kolaylığı, vakit verimliliği gibi cezbedici ama yaşamı olumsuz etkileyebilecek / bağımlılık yapabilecek / hayati risk oluşturabilecek teknolojileri, artık ihtiyaç süresince kullanmayı öğrenmek gerekmektedir. Hayat trafiğinin sağlıklı işleyebilmesi için, teknolojinin güncel kavramlarının (elektrik, elektronik, yazılım, siber), hepsinin yerli ve milli olması ve bu vasıftaki personelin her an aktif denetiminde olması çok önemlidir. Doğu Akdeniz coğrafyasında yaşananlar çok iyi analiz edilmelidir.

Yetkin bilim insanları ve inovatif teknoloji liderleri, 21. yüzyıl uzayının; solunan hava / içilen su / yenilen gıda, yani hayatın sürdürülebilirliğinin en önemli unsuru olduğunun farkındadır. Bu amaçla, hayat güvenliğinin, uzay teknolojileriyle doğrudan alakadar olduğu, uzay farkındalığının bireysel ve toplumsal boyutta kazanılması ve hayatın her evresinde, bilinçli bir birey olunması gerekmektedir.

Bu satırlar; M. TUNCEL, Toplumsal Farkındalık, Nevşehir-2024; çalışmasından yararlanılarak hazırlanmıştır.