BERMEKİLER
Hem meşguliyetimin çokluğu hem de tembelliğimden dolayı çoktandır yazı gönderemiyordum. Gene yazmadım ama gönderilen bir yazıyı siz değerli dostlarımla paylaşmak istedim. Çok sevdiğim bir dostum, göndermiş, sizlerle paylaşıyorum. Biliyormusunuz! Her fırsatta söylediğim bir söz vardır. “Taksimat-ı İlahiye ’ye razı olmak” evet insan konumunu bilmeli ve ona göre hareket etmelidir. Aksi durumda mutlaka bir arıza çıkıyor. Hani bir söz vardır ya! “Allah bela yazmaz kul azmayınca…” insanoğlu başına gelen işten dolayı; acaba ben hangi hatayı yaptım da bu hal başıma geldi diye düşünmelidir. Eğer böyle düşünebilirsek daha rahat oluruz diye düşünüyorum.
 
'BERMEKİ OLMADIĞIMA DAİR BELGE VER'
 
Abbasiler zamanında Bermekiler diye bir aile vardı. Bu Bermekiler, kimi kaynaklara göre Kürt bir ailedir. Bermekiler Abbasi sarayında o kadar güçleniyor ki sarayın bahçıvanından vezirine kadar Bermekidir. Bunlar tarih kitaplarında var. Günü birinde Harun Reşit, Bermeki olan veziriyle birlikte sarayın bahçesinde gezerken, canı bir meyve istiyor, dalından koparmak istiyor. Harun Reşit çok şişman bir adam ve eli yetişmiyor meyveye. Vezirine diyor ki "omzuma çık, o meyveyi kopar, ver bana"... Vezir zayıf, Harun Reşit çok şişmanmış. Meyveyi yiyor ve diyor ki bana bahçıvanı çağırın, ona bir ödül vereceğim. Bahçıvan geliyor ve ona diyor ki "sana bir ödül vereceğim, ne istiyorsun?" Bahçıvan diyor ki Sultanım, "Benim Bermeki olmadığıma dair bana bir belge ver". Buna şaşıran Harun Reşit Bahçıvan'a diyor ki "Herkes Bermeki şeceresi uydururken, sen Bermeki olmadığına dair bir belge istiyorsun; Bermeki olmaktan kaçıyorsun ki Bermekisin." Belgeyi almakta ısrarcı olan bahçıvan "Öyle olsa da bana sordun, ben bu belgeyi istiyorum. Başka bir isteğim yok" diyor.
 
'O ZAMAN DEDİM Kİ EYVAH!'
 
Sonra Harun Reşit, Bermekilerin, sarayı ele geçirdiğini, onu devre dışı bıraktıklarını, inisiyatifini öldürdüklerini far kedince, Bermekilerin kılıçtan geçirilmesini emrediyor. Sıra bahçıvana gelince, hemen Bermeki olmadığını belgeleyen Sultan'ın imzalı, mühürlü kâğıdı çıkarıyor: "Ben Bermeki değilim" diyor. Kılıçtan geçirme operasyonunun ardından Harun Reşit, emrinin yerine getirilip getirilmediğini sorunca veziri, "Sadece bir adam var. Elinde de senin imzaladığın bir kâğıt var. Ben, Bermeki değilim diyor" sözlerini iletiyor. Sultan da hemen, "Hatırladım ben onu, onu çağırın hemen" emrini veriyor. Bahçıvan, huzuruna getirildiğinde soruyor: "Sen nereden anladın bugünün geleceğini?" Bahçıvan, şu manidar yanıtı veriyor: Hani o elmayı koparmak isterken, vezir senin omzuna bastı ya... İşte o zaman ben dedim ki eyvah!, bizim sonumuz geldi.
 
'SİZİNKİ ALİCENAPLIK, ONUNKİ ŞIMARIKLIK'
 
Harun Reşit araya girip, "Ama ben dedim omzuma bas diye" dese de bahçıvan, "Fark etmez, sultan olarak siz diyebilirsiniz, seninkisi alicenaplıktır, onunkisi ise şımarıklıktır. Vezirin, beni çağırıp, benden istemesi gerekirdi. Bir adam halifesinin, sultanının omzuna basacak kadar cüretkâr olduysa, bunun sonu felakettir" karşılığını veriyor.
 
‘OMZUMUZA DEĞİL TEPEMİZE BASTILAR’
 
Şimdi bunlar, omzumuza değil, tepemize bastılar!..”