Bir Annenin Gözünden

Kışın soğuğu rüzgarla birleşip yüzümü çizerken bir elimde Ali ile inanın zor buldum durağın yolunu. Karşıya geçmek için adımımı atmamla arabaların yanından köpeklerin bize doğru koşması bir oldu. Ne yapacağımı şaşırdım. Köpekler Ali'ye doğru yönelince de hemen kucağıma aldım. Durağa doğru koştum. Marketten de iki kişi koştu yardıma. Bir de sağ olsun arabasının içinde bekleyen biri kornaya bastı da dağıldı köpekler.

-"İyi misiniz?"

Durağın camla kapalı tarafına attım kendimi.

-"İyiyiz teşekkür ederim."

Ali, çok korkmuştu o gün. Kaç otobüs geçti... ağladı durdu. İçten içe de söylenip duruyordum kendime: "Ah ne vardı, hayır gelemem ben deseydin Aysel! Ne vardı sanki azıcık kendini de düşünseydin? Gerçi hayırdan da anlamazlardı." Kızdım durdum öyle kendime. Yine ne derler, ne düşünürlerin kurbanı olmuştum. "Benden kıymetli miydi ki neler düşünecekleri? O zaman bilemiyordum." Bir yandan soğuk bir yandan köpekler derken neyse sakinledi çocuğum. İyi ki de sıkı sıkı giydirmişim dedim. Bir de hasta olsaydı daha çok üzülürdüm.

Düşünceler, duygular bedenimde dolaşıp dururken telefonum çaldı. Annemdi arayan, açtım. "Gelemedin kızım." diye sitemkar bir sesle karşılık verdi efendim deyişime. "Otobüs bekliyorum anne yoldayım işte." Dedim. Sert çıkmıştım biraz. Ona da kızıyordum. Her zaman benden bizden çok elalemi düşünürdü. "Aman kızım komşu ne der? Aman kızım sen gelinsin sesini çıkartma. Amam kızım aç bırakma çocuğu. Aman kızım ne düşünürler? Aman kızım ayıp olur. Aman kızım çocuğa iyi bak, bakamıyor derler. Aman kızım... Aman aman!

"Tamam, gelince görüşürüz. Otobüs geldi." Dedim kapattım. İçimde kabaran duygularımla ayaklarım geri geri gitti otobüse binerken. Ah neyse çıktık yola gönülleri olsun... Bu böyle kendine kızmakla da onlara kızmakla da düzelecek bir iş de değildi. Sakinleştirdim kendimi de yol boyu. Ali de zaten o ağlamalarının üzerine kucağımda çoktan uyumuştu. Vardım çaldım zili. Kapıyı dili ile dişi arasında bir şeyler diyerek açtı annem. "Hoşbuldum annem ya, evet soğuktu dışarı biraz üşüdük. Bir de köpekler saldırdı ucuz kurtulduk ama olsun güler yüzün, sohbetin var olsun." Diyemedim. Kapının girişinde ki odaya geçtim direkt olarak. Ali' yi yatırdım yatağa.

-"Geldim işte anne." 

-"Annem erken gelseydin ya biraz. İçerden yengenler, kayınvaliden tarafı sorup durdu vallahi. Hadi bi gir içeri, görün." Ah anne ah...

Öptü kokladı torununu ben içeri geçerken. Sonrası sohbet muhabbet... Ali uyandı geldi yanımıza.

-"Maşallah nasıl da büyümüş." Gözler ona çevrilince utandı bizim ki. Girişkendir aslında daha ayılamamış belli sokuldu yanıma. Adını soranlara Ali dedi usulca. Babannesi: "Mehmet Alim teyzesi. Büyüyor şükür sağlıklıca." Dedi ve ekledi:

-"Gel bakayım." Gitti sarıldı babannesine. Durağa giderken yaşadıklarını da bir bir anlattı. Çok severdi onları. Kreşten çıkınca da mutlaka gidilirdi babanne evine. Her iki büyük evinde de yediği önünde yemediği arkasında...

Eve geçmiştik sonunda. Yorucu bir gün olmuştu inanın. Çok uzattım ama içim dolmuş o güne karşı hocam kusuruma bakmayın lütfen. İşte o günden sonra Ali' nin takılmaları başladı. Köpekten korkunca oldu diye düşünüyordum sizle konuşmadan önce. Oysa köpekten korktu, karanlıkta kaldı kekeme oldu... Böyle duyduğumuz şeylerin gerçek olmadığını öğrendim şimdi. Bir de o kadar çok şey diyen oldu ki bu konuda bana. Kendimi hep suçlu hissettim. O güne karşı bir suçluluk hissi vardı zaten içimde. Ben hayır diyemedim diye oldu bunlar diye üzüyordum kendimi. Sonra, "babaannesi, anneannesi şımartıyor çocuğu, dikkat çekmek için yapıyor o da." Dediler. "Doktora gidelim dedik geçer abartmayın." Dediler. "Çok tatlı çocuk, ortama alışınca da bıcır bıcır konuşuyor ya nazar değdi." Dediler. "Sınıfta kekeleyen varsa onu taklit ediyordur." Dediler. "Dayısında da küçükken oldu, sonra geçti." Dediler. Daha sonra "Şunu içsin, bunu sürsün" diyenler de oldu! Hiç biri derman olmadı.

Eşimle konuştukça rahatlıyordum sadece. Hep ilgilidir, elini de taşın altına çekinmez koyar. O olmasa buraya kadar gelemezdim. O günden sonra biz de mi bir şeyleri yanlış yapıyoruz diye düşünürken eşim, "kim ne derse desin, çocuk bizim çocuğumuz. Onlara kulak asmayalım. Bir araştıralım, bakalım ne yapabiliriz." Dedi. Ben yine internetten bakıyordum bir şeylere ama güvenemedim de. Tekerleme okutan, şarkı söyleten videolara denk gelmiştim hatta. Bizimki söylemek de istemedi. Yanlış yapıyorum, çözümü bu olmamalı dedim. Doğrusunu sizden öğrendim. Sonra bir gün çarşıda yürürken 15 günde kekemeliğe son pankartları gördüm. Çaresizlik ya işte, bir arasam gerçekten doğru mu diye sorsam dedim kendi kendime. Numarayı da kaydettim ama eşim güvenme böyle yerlere dedi. Haklıydı. Bazı kişiler de paket satıyorlardı hocam. Şu kadar seansta biter demek ne kadar doğruydu ki? Sorguladım, doğru gelmedi bu yaklaşım. İyi ki de gitmemişim, sizle konuşunca da anladım.

Biz kreş değişikliği yapmıştık bu süreç içerisinde. Öğretmenimizle konuşurken erken müdahalenin önemli olduğunu söyledi. Diğer alanlarda da daha fazla olumsuz etkilenmemesi adına yardım alın dedi. Ben de "evet hocam, farkındayım arayış içerisindeyim ama herkes bir şey diyor." Demiştim. O da:

-"Aysel hanım, bir dil ve konuşma terapistine gitmenizi tavsiye ederim." Dedi. Araştırdık... Kekemelik terapisini dil ve konuşma terapistleri yapıyormuş. Farkındalıkla hareket edip ilgilendiği için teşekkür ettim öğretmenimize. Eğer yönlendirmeseydi, çaresizce gördüğüm pankartlara, gittiğim kurumlarda "biz kekemelikte çalışırız" diyen diğer meslekten kişilere de yönelebilirdim hocam. O zaman da çok düşündüm, onlar nasıl kekemelik terapisi yapabilirlerdi ki? İnanın bu doğru çaldığım tek kapı oldu. Şimdi içim rahat. Elalemi de susturup adım attık doğrusu neyse sizden öğrendik. Kekemeliğin birisini taklit etmekle olmayacağını bilip Nörogelişimsel bir bozukluk olduğunu, kekemeliğin anne babalar yüzünden olmadığını anladık. Değerlendirmeniz sonrasında takipte mi kalalım yoksa terapiye mi başlayalım karar verip gerekli risk etmenlerini göz önünde bulundurarak planlanan terapilere başlamamız gerektiğini söylediniz. Süreci anlamaya başladık. Terapinin de çocuğumuza özel olacağını ve kekemeliğin kontrol altına alınmasında önemli konumda olduğumuzu sayenizde öğrenmiş olduk. Elimizden geleni yaparız.

Çocuğumla ilgili ne derler, ne düşünürler kalıplarına sıkışmaktan kurtulup adım attığım için de iyi hissediyorum. Çocuğumuza nasıl davranmamız gerektiğine dair detaylara da ulaştık sizinle. Ne yapmamız gerekiyor ne yapmamalıyız fark ettik. Bu bir terapi süreci, 15 günde 20 gün son olamayacağını tahmin edebiliyorduk tabii ama net bir şekilde öğrendik. Bir şey yok, geçer diye bizde düşünmek istedik tabii ama doğrusunu yaptık, beklemedik.

Beklemeyelim!