İKLİM KANUNU ÇÖZÜM MÜ, İHANET Mİ?
Türkiye, 2021’de Paris Anlaşması’nı onaylayarak 2053 Net Sıfır Emisyon hedefini açıklamıştır. Bu hedef doğrultusunda, 2024-2030 İklim Değişikliği Azaltım ve Uyum Strateji ve Eylem Planları hazırlanmış ve uygulanmaya başlamıştır
Dünya genelinde iklim değişikliği, hem doğal çevre hem de insan yaşamı üzerindeki olumsuz etkileriyle giderek daha büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu bağlamda, ülkeler iklim değişikliğiyle mücadelede ulusal ve uluslararası düzeyde adımlar atmaktadır. Türkiye de bu konuda adım atarak İklim Kanunu Teklifi Taslağı’nı hazırlamıştır. İklim Kanunu’nun temel amacı, Türkiye’nin yeşil kalkınma vizyonunu ve net sıfır emisyon hedefini gerçekleştirmektir. Bu kapsamda, sera gazı emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğine uyum faaliyetleri, gelirler, izinler, denetimler ve ilgili yasal ve kurumsal çerçeve belirlenmiştir
26 Şubat 2025. 20 Şubat 2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne TBMM sunulan İklim Kanunu Teklifi, Türkiye'de bu alanda sunulan ilk kapsamlı yasa teklifi olup iklim değişikliğiyle mücadelede yeni bir dönemin kapısını aralamıştır.
TBMM Genel Kurulunda, İklim Kanunu Teklifinin ilk 4 maddesi kabul edildi. AK Parti'nin hazırladığı teklif ile iklim değişikliğiyle daha etkin mücadele sağlanması hedefleniyor. 2053 net sıfır emisyon hedefine yönelik de pek çok adım atılacak.
Teklifin içeriği:
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un duyurduğuna göre, İklim Kanunu Teklifi, iklim kriziyle mücadelede temel ilkeleri belirleyerek kamu ve özel sektöre çeşitli yükümlülükler getiriyor. Eşitlik, iklim adaleti, sürdürülebilirlik ve şeffaflık esas alınarak, ekonominin iklim krizine karşı dirençli hale getirilmesi ve sektörlerin temiz üretim süreçlerine yönlendirilmesi hedefleniyor.
İklim Değişikliği Başkanlığı koordinasyonunda emisyon azalımı, karbon fiyatlandırma mekanizmaları ve Emisyon Ticaret Sistemi düzenlenecek. Yerel düzeyde ise valilikler öncülüğünde iklim eylem planları hazırlanacak. Ayrıca yeşil dönüşüm eğitim müfredatına dahil edilecek, temiz teknolojiler teşvik edilecek ve su kaynaklarının etkin yönetimi sağlanacak.
Kanun kapsamında belirlenen yükümlülükler en geç 31 Aralık 2027'ye kadar tamamlanacak.
İklim Kanunları Türkiye’de İşe Yarar mı?
İklim düzenlemeleri, bazı “modeller” yani varsayımlar ve beklentiler hedefler üzerine inşa edilmekte. Dünyanın ısınması, iklimin değişmesi, bunların sebep ve sonuçları konusunda ortaya atılan çeşitli tezler, yatırım fonları veya BM gibi uluslararası kurumların öncülüğünde çeşitli politik tercihlere dönüşüyor.
Özetle söyleyecek olursak bu tez ve politikalar gerçek hayatta iki temel işleve sahip: Kâr oranlarının azalma eğilimi gerçeği karşısında, toplumun ürettiği değerin toplum elinde kalmış kısmının devlet eliyle sermayeye aktarılması için bahane yaratılması için, İklim kanununu sinsice meclisimize soktular.
Yarı acık cezaevi gibi bunun dışına çıkamazsın İstediğin mala sahip olunmayacak, Hayvancılık ve Tarım bitirilecek, Köylü ’nün elinden işlerini alıp büyük şirketlere verecekler Paran’ da olsa bunları elde edemeyeceksin. İkincisi, yine azalan kâr eğilim yasasına karşı, yenilikçi olmayan, piyasanın akışını yavaşlatan, eline geçen parayı istenilen mecralara aktaramayan şirketlerin sistemden elenmesi için bir bahane üretilmesi ve bunları daha büyük şirketlere verilmesi
İlk amaç için toplumun yoksul kesimlerinin temel emtiaya daha pahalı ulaşması, günlük faaliyetlerinin denetim altına alınması, her türlü bilgisinin depolanarak tasnif edilmesi amaçlanıyor.
İkinci amaç için hangi şirketin faaliyetlerine izin verilip hangisinin verilmeyeceği, hangi şirketin krediye ulaşıp hangisinin öz sermayesi ile baş başa bırakılacağı, hangisinin para cezaları ile çökertileceği önemlidir.
İklim kanunları Türkiye için Karbon ayak izi olarak bu türlü araçların uygulamaya sokulduğu veya çerçevesinin çizildiği kurallar olarak karşımıza çıkıyor.
Hava ve suyumuzun ticarileşmesi için enerji bahanesiyle iklim kanununu bizlere yutturuyorlar. Su ve hava hepimizin bütün yaşamın, bütün canlıların ortak malıdır.
İklim kanunu Türkiye için çözüm değil, İnsanlarımıza yapılan bir ihanettir!!!
Gelişmekte olan ülkelerde, iklim dostu uygulamaların finansmanı yetersiz kalacağı için Türkiye’de işe yaramayacak ve tüm Halkı Devlet ile karşı karşıya getirecek ve zorluklar çıkaracaktır.
Meclis’te milletvekillerinin hem de Meteoroloji Mühendisleri Odası’nın yaptığı açıklamada adı itibarıyla olumluluk içiren kanun teklifiyle ilgili çarpıcı değerlendirmeler yapılıyor.
Meteoroloji Mühendisleri Odası’nın açıklamasının sonuç bölümü şöyle:
Bu tasarı çevreyi korumaz.
Atmosferi asla korumaz.
Toplumsal eşitsizlikler artacaktır.
Yaşanan çevre sorunlarının en büyük nedeni mevcut kanunların uygulanmamasındadır.
Öncelikle mevcut kanunları uygulamalıyız.
Bu tasarı yasalaşır ise, sadece emisyon ticareti kısmı etkin olacaktır ve sorunlar katlanarak büyüyecektir.
Tarımı Bitirir mi?
Eğer çiftçilere destek verilmeden, katı kurallar getirilirse, bazı geçimlik çiftçiler ya da küçük üreticiler zorlanabilir. Örneğin:
Gübre ve pestisit kullanımına sınırlamalar gelirse, verim düşebilir.
Tarımsal sulama ve enerji kullanımı karbon ayak izi nedeniyle kısıtlanabilir.
Büyük çiftliklere geçiş baskısı olabilir.
Sulama sistemlerinde kısıtlama getirilirse üretim düşebilir
Kuraklık riski olan bölgelerde özellikle bizim İç Anadolu bölgesinde su kullanımına sınırlamalar gelebilir.
Bahçelerine ektikleri meyve ve sebzelere kısıtlama getirilerek insanların doğal meyve yemesini kısıtlayabilirler.
İklim Kanunu İnsanların özgürlüğünü ve yaşam şartlarını kısıtlayabilir.
İklim kanunu kabul etmeyen ülkeler:
ABD, Çin, Rusya ve Hindistan
İklim Kanunu kabul eden ülkeler:
Birleşik krallık, Almanya, Fransa, İsveç, Yeni Zelanda, Şili ve Güney Kore
Bu ülkelerde net sıfır hedefleri yasal zorunluluk haline getirildi ve hükümetler her yıl ilerleme raporu sunmak zorunda.
Sonuç:
Bu düzenlemeler, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor ve ülkenin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasında ve zorluklarında kritik rol oynayacak, ama zorluklar ile dengeyi bozacaklar.
Dünyayı kirleten batı; insanlığı köleleştirmek isteyen batı
Bize deli gömleği giydirmek isteyenler ve batının iki dudağı arasında hayatı şekillendirmek isteyenler aynı adreste. Bunları kabul etmek mümkün değildir
Unutulmasın ki dünya yaratılışı itibari ile tekdüzeliğe aykırıdır
Allah dileseydi bütün insanları bir tek ırk ve beraberinde bütün dilleri de tek yaratabilirdi.
Ancak nerede durduğumuzun çok önemi var
Diyalektik olarak zıt kutupların birliği ilkesi üzerinde vücut bulur.
Şimdi iklim değişikliği üzerinden insanlığa top yekûn bir deli gömleği giydirmek istiyorlar.
Hele bir 19. yüzyıldan bugünlere kadar
semayı kirletenler
Toprağı kirletenler
İnsanlığı neredeyse nefes aldırmamak için uğraşanlar bir hesabını verin bakalım.
Karbon emisyon adı altında bir kez daha bizi köleleştirmek isteyen bu düzene bu küresel düzene evet demek mümkün mü?
Yaratılan Dünya Gerçeğidir
Hava Su ve Tabiat Tüm Canlılarındır
Sadece İnsanlara Ait Değildir
Büyük Sıfırlama İçin İklim Kanunları Çıkarmaya Çalışanlara, TBMM ve Milletvekillerine Uyarıdır!!!
Tuncay Dalcı