1.Beyaz ırktan nefret etmek
2. Siyah ırkın üstünlüğünü kabul etmek
3. Günahkâr oldukları için beyazlardan intikam almak
4. Jamaika idaresini ve onun yasal kurumlarını inkâr, tahkir ve zulmetmek
5. Afrika’ya dönüşe hazırlanmak
6. Haile Selassie’nin Tanrı ve Yüce yaratıcı olduğuna inanmak ve onu zencilerin idarecisi olarak kabul etmek.

Rastafarilerinbelirli bir lideri olmadığı için hareketin inanç esasları ve doktrini tam olarak belirlenememiştir. Lakin hareketin ilk ortaya çıktığında etkinliği olan LeonardHOWELL, yukarda yazılan altı temel inanç esasını ortaya koymuştur.
Rastafariler; ilk insanın Afrika’da ortaya çıktığına, İsa’nın da siyah renkli olduğuna inanırlar. Tanrının cinsiyetinin olmadığını, erkeğin “Alfa”, kadının “Omega” olduğunu ileri sürer ve İsa’nın bunu İncil’de ifade ettiğineinanırlar.
Bu ve bunun gibi çok farklı düşüncenin sahibi olan bu topluluk, aykırılığın ve ayrıcalığın zirvesinde dolaşmaktadırlar. Öyle ki, kendilerinin, Süleyman Peygamberle Belkıs’ın evliliğinden (Böyle bir evliliğin vuku bulduğuna dair hiçbir ilahi ve sahih kaynak mevcut değildir) meydana gelen ırk olduklarına inanırlar.
Bu düşünce yıllar önce görev yaptığım bir ilçede, sahibi oldukları Kürt ırkınınHz. İbrahim’e dayandığını iddia etmelerini aklıma getirdi… Tıpkı bazı Türklerin soyunun Nuh’un oğlu Yasef’e dayandırdıkları gibi… Dilin kemiği yok ya!..
Ne gariptir ki, ihtiyar dünyamız bu tür garipliklerle dop olduğu gibi, gene tarihimiz kendiniPeygamber, Mesih,Mehdiilan edip te peşine bir sürü insanı toplayanlarla doludur. İnsan aklını kullanmazsa‘Kurtlu fasulyenin da bir alıcısı olur’ misali,ne söylersen söyle bir şekilde inananı ve kabul edeni bulunuyor...15 Temmuz tarihinde ülkemizde yaşadıklarımız bunlardan farksız mı?
Okumalarım ve fahri çalışmalarım münasebetiyle cemaatlere ve portrelere hayli ilgim var. Bundan dolayı nerede böyle bir çalışma görsem/duysam hemen kulak keserim, yazılı bir metin bulursam da alır okumaya çalışırım.
Çok değerli bilim insanı Prof. Dr. Kadir Albayrak,Türk Tarih Kurumu olarak Cibuti’de düzenlediğimiz“Afrika’da Türkler” isimli sempozyumda yaptığı sunumda Rastafariler hakkında hayli ilginç bilgi verdi.Kadir Bey’den önce makaleyi, ardından özet olarak yazma iznini aldım. Dikkatimi çektiği içinsiz değerli okuyucularımla bir kısmını özetleyerek paylaşmak istedim.

Yukarda saydığım temel düşüncelerinden başka üç önemli inançları dahavar:
  1. Babil anlayışıdır.Onlara göre Babil zencileri yüzyıllardır esaret baskı altında tutan beyazların yaşadığı yerlerdir. Bu anlamda Rastafariler mensuplarına miraslarını hatırlatmayı bir görev sayarlar ve siyahların Babil’e karşı çıkmaları için çaba harcarlar.
  2. Ben ve Ben (I and I) inancıdır.Bu kavram Rastafarilerin kendilerini Babil’in kültüründen ve anlayışından ayırmak için önemsedikleri bir araç olmuştur. Bu kavram birliğin ifadesidir ve ikinin birliği, ötekinin olmaması şeklinde anlaşılır. Tanrı herkesin içindedir ve hakikatte hepimiz biriz.
  3. Jah (Yehova) kavramıdır ki Rastaların tanrı için kullandıkları bir terimdir.  Hıristiyanlıktaki Baba, Oğul, Kutsal Ruh üçlemesi yerine, Rastalar Jah adını verdikleri tek bir tanrıya inanırlar. Genellikle Jah-Ras-Tafari şeklinde söylenir. Bu kavram, Eski Ahit’te, Yehova’nın kısaltılmış biçimi olarak Mezmurlar 68/4 ve başka yerlerde zikredilmektedir. Rastalara göre Jah insanın içinde canlı olarak yaşayan kutsal bir ruhtur. Bir Rasta Ben ve Ben (I and I) terimini kullandığında onu duyar ve hisseder çünkü bu herkesin eşitliğini gösterir.
Rastalar’ınİnanç ve ritüelleri genellikle bir gruptan diğerine değişiklik göstermekle birlikte başlıca şunlardır:
1-Haile Selassie yaşayan bir tanrıdır. (Etiyopya eski devlet başkanı)
2- Zenciler eski İsrail’in enkarne("ete bürünme" anlamına gelmektedir. Hristiyanlıkta tanrı İsa’da vücuda geldiği için çok önemlidir”)olmuş bireyleridir ve beyazlar onları Jamaika’ya sürgün etmişlerdir.
3- Beyaz insan siyah insandan daha aşağıdır.
4- Etiyopya cennettir. Jamaika umutsuz bir cehennemdir,
5- Etiyopya’nın namağlup İmparatoru Afrika asıllıların Etiyopya’ya dönmelerini hazırlamaktadır.
6- Yakın bir gelecekte dünyayı siyahlar idare etmeye başlayacaktır.
Onlar konuşmalarında sık sık “Ben” ve “Ben” tabirini kullanırlar ki bu ikinci ben Tanrı veya diğer insanlar olarak yorumlanır ve bu tabirle insanın tek başına yaşayamayacağına gönderme vardır.
Rastafariler reenkarnasyon hususunda Hinduizm’e yakındırlar. Musa, İlyas, İsa ve İbrahim’in Tanrı’nın birer avatarı olduğunu, son avatarın ise RasTafari olduğunu kabul ederler. Bu yüzden RasTafari asla ölmeyecektir. Dolayısıyla Rastafariler öldükten sonra yok olmaya inanmazlar, ebedi bir hayatı kabul ederler. Ölecek olanlar yeryüzünün şeytanları ve kötüleridir.  Rastafariler geleneksel cennet fikrini reddederler ve Etiyopya’nın Selassie’nin dönüşünden sonra yeryüzü cenneti olacağına inanırlar. Bu onların Afrika merkezcilik fikirleriyle bağlantılıdır ve beyaz insanlar kötücül bir toplum olarak cezalandırılacaklardır.
KUTSAL KİTAP
Rastafariler Kutsal Kitap olarak benimsedikleri‘BİBLE’yiçokönemserler ancak onun içindeki her şeyi olduğu gibi de kabul etmezler. Kitabı kendilerine göre yorumlayabilmektedirler.
GANJA (MARİJUANA)

Dinî bir ritüel gereği Rastafarilerin“ganja”otunu kullanılması/kullanmaları uzun zamandır hem bilimsel, hem popüler ve hem de yasal tartışmalara konu olmaktadır. Bu ot, yüzyıllardır Hindistan’da ticaret malı olarak kullanılan bir ipin adı olmasının yanında, dinî meditasyon (derin düşünme) için de kullanılmaktadır.
GanjaRastafariler arasında yeryüzüne gelmiş en bilge kişi olan Hz. Süleyman’ın mezarında yetiştiğinden dolayı ‘bilge bitki’ olarak da bilinir. Dini amaçlarla kullanıldığında ‘kutsal bitki’ adını alır. Buna referans olarak Tevrat/Yaratılış 1: 12’yi gösterirler.
ÖRGÜLÜ SAÇLAR (DREADLOCK)
Rastafarilerin en meşhur gelenek ve uygulamalarından biri de “dreadlock” olarak adlandırılan örgülü uzun saçlardır. Öte yandan aslanın yelesini andırması, gücü temsil etmesi, Afrika, Etiyopya ve Yahuda’nın Aslanını temsil ettiğine inandıklarından, uzun saç ayrıca bir öneme haizdir.

SONUÇ:Görülen o ki, bu grubun ritüelleri ne bir din ne de bir mezheptir. Kendilerinin uydurup daha sonra da uydurdukları görüşlere kutsallık atfetmek suretiyle kendilerini inandırmaya çalıştıkları garip bir yapıdır. Eğer insanoğlu sağlam ve güvenilir inanç esaslarına tabi değilse neler söyleyip, neler yapıp, neler düşünebileceğini kestirmek bile mümkün olmuyor. Sapıklık ve sapkınlık zirve yapıyor.(15 Temmuz örneğinde gördüğümüz gibi)
Tevhit (bir Allah inancı) ne kadar önemlidir. Şayet insanda Allah inancı olmazsa, nefsini Allah’ın yerine koyarak, her türlü deniliği yapabilmektedir.
İnsan Allah’ın verdiği aklı kendi değil de başkasının kullanımına verirse ne olacağını kestirmek bile mümkün olmuyor.
Bundan dolayıdır ki, yapmamız ve yapmamamız gereken işleri nefsimize göre değil, yüce yaratıcının öğütlerine ve bilime göre yapmak durumundayız.
Nitekim Cenabı Allah; “Görmedin mi? heva ve hevesini Tanrı edineni…”(45/23)buyurmaktadır.