Bizden Önce Gidenlerin Ardından
(İRFAN HOCA-MEHMET SATILMIŞ)
Ankara ilginç bir şehir. Hangi sokakta, hangi mekânda tanınan birine rastlayacağını bilemezsin. Bugün kitaplara bakmak ve biraz kitap okumak için Kızılay’daki Diyanet Vakfına ait KAGEM’e gittim. Kitaplara bakarak göz zevkimi tatmin ettikten sonra okumayı düşündüğüm kitabımlabir masaya yöneldim. O esnada farklı illerde Milli Eğitim Müdürlüğü yapmış Sabahattin Bey masasına davet etti.Yanında da tanımadığım ve orada tanıştığım Ahmet Fidan vardı. Nevşehirli olduğumu öğrenince biraz heyecanlandı. Ahmet Fidan 1977-78 yıllarında Nevşehir’de asteğmen olarak görev yapmış.O dönemde Nevşehir’in ileri gelenlerinin epeycesini tanımış. Bir kısmını da gayet iyi tanıyor.
İRFAN HOCA
İnsan geçmişini bilmezse, halini ve geleceğini anlamlandıramaz. Nevşehir’de benim akranlarım çok iyi bilirler ki, dini anlamda uyanışın bazı sembol insanları vardır. Bu insanlardan bir kısmı bilgi ve birikimiyle bir kısmı da lojistik desteğiyle çalışmalara katkıda bulunmuştur.
Ahmet Fidan sana ilginç bir hatıra anlatayım dedi. Tanıdığım ve birçok defa bir ve beraber olduğum rahmetli ‘İrfan Hoca’yla ilgili şu hatırayı anlattı.
İrfan Hoca bir gün, bir grup insanla İspanya’ya gitmiş. Tanıdıkları veya orada tanıştıkları köse sakallı bir Müslüman kendilerine mihmandarlık yapmış. Öğle vakti gelmiş. Namaz kılacak bir yer bulamadıklarından, İspanyalı Müslümanın itirazına rağmen Madrid meydanındaki parkın bir köşesinde namazlarını eda etmişler. Namaz bitip de selam verdiklerinde birde ne görsünler!Büyük bir kalabalık kendilerini izlemekteler.
O esnada kalabalığın içinden bir kadın kendilerine yaklaşarak, ‘sizleri burada görmekten memnun olduk’ dedikten sonra İrfan Hoca’ya; “Siz rüya yorumlamasını bilir misiniz?” demiş. (İrfan Hoca Pakistan’da okuduğundan iyi derecede İngilizce ve Arapçanın yanı sıra Urduca ’da bilirdi.) ‘Evet’ demesi üzerine kadın; “Gece rüyamda tanımadığım güzel yüzlü bir ihtiyar bana süt ikram etti. İçtim. Hala tadı ağzımda ama rüyamdakinden biraz değişik…” bunun üzerine tebessüm eden İrfan Hoca; “Siz Müslüman olacaksınız. Müslüman olduktan sonra da o sütün tadını rüyandaki gibi hissedeceksin.” Diyerek rüyayı yorumlamıştır.Bir müddet sonra İspanyalı kadın, Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman olmuş. O sütün tadını da aynen hissettiğini ifade etmiş. Kendisiyle beraber yakınlarından on iki kişi daha Müslüman olmuş.İrfan Hoca köse sakallı Müslümana dönerek; “Bunların eğitimi de sana aittir.” Demiş.
Ahmet Fidan İrfan Hocayla ilgili bu hadiseyi anlatınca doğrusu onun adına çok mutlu oldum. O İrfan Hoca ki, Nevşehir’de gitmediği köy, kasaba, ilçe kalmadı. Ayrıca yıllarca cami kürsüsünden bildiği İslami hakikatleri Nevşehir halkına anlattı.
İrfan Hoca hayırlı hizmetlerde bulundu ve her fani gibi öldü. Bizden önce gitti. Allah rahmet eylesin.
MEHMET SATILMIŞ
Öğüt ve nasihatlarıyla Nevşehir halkını bilinçlendirmeye çalışan İrfan Hoca gibi öğütçülere dünyevi imkânlarıyla destek olan, yedi yirmi dört evini barkını açan bazı insanlar vardı.Bu hizmetlerin yapılmasında sadece isimlerini zikredeceğim dört kişi değildi elbette ama en çok bu abilerin hizmetlerinden yararlandığımızı söyleyebilirim. Kimdi bunlar; Mehmet Çetin, Mehmet Satılmış, Mustafa Çakır ve Nuri Özdemir. Tanıyan ve bilenler kabul edecekler ki, bu abilerin evleri, İslamiçalışmalar için kullanıldığı gibi, kalabalık misafirlerin ağırlandığı, belirli toplantıların yapıldığı evlerdendi.
Evinin üst katını çok misafir alsın diye bölmeyenNuri Özdemir’i, sabah namazından sonra yaptığı (nasıl yapıldığını bilmiyorum) o lezzetli çorbayı yapan Mustafa Çakır’ı, verdiği mükellef davetinde misafirlerin utanmaması için çorba tasını kaldırıp “ tutup ke’sin kenarından bir hüp diyerek…” başına diken Mehmet Çetin’i, iftara yarım saat kala Osman Yobaş, Osman Bağcı, Şevki Gedik gibi kardeşlerin20 talebe getireceğini söyleyip 40 talebe getirerek ev sahibini zora koyan, ama çocuklar mahcup olmasın diye hiç kızmayan ve evde ne varsa ortaya koymaya çalışan vefakâr Mehmet Satılmış’ıunutmak mümkün müdür.
Hatta bu abiler yaptırdıkları evlerini, bu çalışma ve faaliyetlerin rahat yapılması için düzenlediler.
Alacaşar’dan, Yüksekli ’den gelerek, bir rehber olmadan bunları yapmak çok kolay değil. Kendi istidatları olmakla beraber, onları bu kıvama getiren, bu fedakârlıkları kazanmalarını sağlayan, bir öğütçüden de bahsetmemek mümkün değil. O öğütçülerin başında Nevşehir’imizim manevi öncü ve mimarlarından rahmetli Zeki Soyak gelmektedir.
Evet, o dört kişidenMehmet Satılmışda Cumartesi günü (11.03.2017) rahmetli oldu. Daha önce bu dört kişiden Mustafa Çakır’ı kaybetmiştik.
Mehmet Satılmış abinin Sümer Mahallesindeki evinde ne kadar sohbete katıldığımı, ne kadar iftar ve yemeğe iştirak ettiğimi, ne kadar talebe götürdüğümü hatırlamıyorum. Bu durum benim olduğu kadar diğer bu hizmetlerde bulunan arkadaşlar için de geçerlidir.
Hasta olduğu günlerde kendini ziyarete gittiğimde geçmişte yapılan bu faaliyetlerden bahsettim. Allah adına ve O’nun rızasını kazanmak için yapılan hiçbir amelin boşa gitmeyeceğini söyledim. Mahcup oldu. Daha fazla yapabilseydim dercesine gözlerime baktı. Mutlu oldu.
Pazar günü Mehmet abinin cenazesine katıldım. Henüz defnedilmeden uğradığım evinde benzeri bir sohbet yaptım. Evet! Bugün Nevşehir’de İslami bilinç oluşmuşsa bunda Zeki Soyak, İrfan Hoca ve diğer öğütçüler ve onlara maddi ve manevi destek sağlayan Mehmet Satılmış abi gibilerin çok ciddi rolleri olmuştur.
Allah rahmet eylesin. Makamı cennet olsun.
Günümüzde muhabbet edebileceğimiz, ders yapabileceğimiz birçok imkâna ve mekâna sahibiz. Sahip olduğumuz bu imkânlara o evlerdeki çalışmalar sayesinde gelindi. Bu insanlar ve mekânlar unutulmamalı ve unutturulmamalıdır.
16.03.2017
Ahmet BELADA
[email protected]