Haytarma, tekrar tekrak izlemeye değer bir sinema filminin adıdır. Kırım Türklerinin 50 yıldan fazla devam eden trajedisini, sürgün ve soykırımını anlatıyor. 18 Mayıs tarihi, Kırım Türklerinin sürgünün yıldönümüydü.
Fatih döneminden itibaren Osmanlı’ya bağlı kalmış Kırım üzerinde, 1774 yılından itibaren Rus baskıları da başlar. Fakat, en ağır trajedi, Sovyet diktatörü Stalin’in emriyle gerçekleşir. İkinci Dünya Savaşının bitimine yakın, 1944 yılının 17 Mayısı 18 Mayısa bağlayan gecesidir. Stalin, Kırım Türklerinin Hitler Almanyası ile işbirliği yaptığını bahane ederek sürgün emrini verir. O gece, Sovyet Rusya askerleri kapıları çalmaya başlar. Onbeş dakika içinde hazırlanarak meydanlara toplanmaları emrediliyordu. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, hastalar, savaşamayacak durumda erkeklerden oluşanlar, hayvan vagonlarına istif edilerek vatanlarından sürülür. Yüzlerce insanın istif edildiği hayvan vagonlarında açlık, susuzluk ve hastalıktan binlercesi hayatlarını kaybeder. Geriye kalanları Özbekistan, Kazakistan, Sibirya gibi bir çok bölgeye dağıtılır. Aynı tarihlerde uzun yıllar gizli tutulan daha trajik başka bir olay da yaşanır. Arabat bölgesinde bir köyün sürgünün unutulduğu anlaşılır. Yine gizli bir emir ile gemiye bindirilirler ve Karadeniz’de gemi batırılır. Sürgün edilen Kırım Türkleri “Sovyetler Birliği’ne ihanet” ile suçlanıyordu. Oysa ki aynı gece 50 bin Kırım Türkü, Hitler Almanyasına karşı cephede Sovyetler Birliği adına savaşıyordu. Geriye döndüklerinde, köylerinde, yurtlarında ailelerini yerinde bulamazlar.
İhanet iddiası isabetli miydi? Haytarma filminde konuşan, Kırım Tatar Milli Meclis Başkanı Kırımlıoğlu şöyle diyor: Aslında bu iddia temelinde yalandır. Savaş başladıktan sonra erkekleri Sovyetler ordusuna aldılar. Kırım'da kalan ihtiyarlar ve çocuklar nasıl iş birliği yapabilirler? Sürgünün temelinde etnik temizlemeler vardı. Maksat Kırım Türkleri'ni sürgün edip oraya Rusları getirmekti. Film, bunu anlatan çok iyi örnek. Ahmethan Sultan, Alman uçaklarını düşüren, iki kez Sovyet kahramanı oluyor ama onun ailesini de sürgün ettiler. Ahmethan Sultan, bizim milli davamızda çok aktif iştirak etti. O yüzden onu seviyoruz"
Sürgün edilen Kırım Türklerinin acıları, hasretleri ancak 1965 yılından itibaren hafiflemeye başlar. Vatanları Kırım'ı sadece "turist" olarak gezmelerine izin çıkar.
“Aluşta'dan esen yeller
Yüzüme vurdu.
Balalıktan büyüdüğüm yerler
Gözyaşım düştü.
Ben bu yerde yaşayamadım,
Gençliğime doyamadım,
Vatanıma hasret oldum,
Ey, güzel Kırım.”
Kırım türküsünün dörtlükleri de bu hasreti anlatıyor. Sürgündeki Kırım Türklerinin vatanlarına geri dönebilme izni ise ancak 1987 yılında çıkar. Fakat, bu süreç sonunda geri Kırım’a geri dönebilenlerin sayısı 250 bin civarındadır.
Kırım Türklerinin yaşadıkları acıları saygıyla anıyoruz.