FİB Haber Köşe yazarlarımızdan emekli öğretmen şair Türk ve Dünya Ozanları Ocağı Genel Başkanı Sadi Teltik, yaptığı röportaj ve kaleme aldığı yazıları ile Nevşehir'in hafızasını tutuyor.

Nevşehir'de ayakkabı tamirciliği 'sanatının' son temsilcilerinden...

FİB Haber'de yayınlanan ikinci yazı dizisinde köşe yazarımız Sadi Teltik, Nevşehir'de "Araboğlu" lakabıyla bilinen ve Keçeciler Caddesi Anıt Çarşıda, yaklaşık yarım asırdır ayakkabı tamirciliği yapan mesleğin son temsilcilerinden Nizameddin Zencir ile yapmış olduğu keyifli sohbeti sizlerle paylaşıyoruz.

İşte Sadi Teltik hocamızın kaleminden, Nizameddin Zencir ile mülakat...

NİZAMEDDİN ZENCİR (ARABOĞLU) İLE MÜLÂKAT: 13 HAZİRAN 2023 , SAAT:14:30

Keçeciler Caddesi'nin yukarısından inip sağa ara sokağa döndüm, az ileride solumda Araboğlu adıyla mâruf, Köşger Nizameddin Ağabeyime selâm verdim, girdim içeriye, oturdum. Eski adıyla Kunduracılar Çarşısı, şimdiki adıyla Anıt Çarşı hatta Yeni Çarşı diye söyleniyor. Aman yeni de nasıl yeni!

Araboğlu tek başına kalmış. Yanında yöresinde tek tük insanlar yani esnaf var. Hemen yanında Emlâkçı, karşısında Tuhafiyeci Metin. Küçücük mütevazi yerinde mütebessim çehreli Nizameddin âbim işinin başında. Saya makinasının eskiliği dikkatimi çekti. Soruyorum. Kaç yıllık bir makina?

-Tapu Eski Müdürü Sayın İbrahim Çerçi'nin babasından aldım. 100 yıllık desem yanlış olmaz.

-Kendisi de dükkânı gibi bir o kadar mütevazı. Örsün üzerine bir ayakkabı koymuş, çekiçliyor. Belli ki birisinin ayağını ayakkabı vurmuş.

- Âbi beni tanıyor musun? Seninle sohbet etmeye geldim.

- Tabii ki sizi tanıyorum Hoca'm.Siz sorun ben cevap vereyim.

- Kaç yılında nerede doğdunuz?

-1947'de Nevşehir'de doğdum.Cumhuriyet Mahallesi Orta Mahalle'denim. Dedem Mekke 1862 doğumlu Reyhan Ağa, Kayseri Ağırnas'a gelmiş, evlenmiş. Ağırnas hani Mimar Sinan'ın doğduğu köy. Oradan kadıyla Nevşehir'e gelmiş. Sanırım esmer oluşumuzdan Zencir soyadı verilmiş bize. Zincir diye gönderilen havâle veya kargodan çok sıkıntılar yaşadığım oldu.

"ARAP FAHRETTİN"

Nevşehirimizde 1923-1968 yıllarında yaşamış Renkli kişiliği, sevimli tavırlarıyla hafızalarda yer etmiş ARAP FAHRETTİN ZENCİR i yadetmek ve sevenlerine hatırlatmak için oğlu Nizamettin ZENCİR den aldığım fotoğrafını paylaşıyorum. Arap FAHRETTİN in babası İRİHAN (Reyhan) ve amcası Arap Ahmet, Cumhuriyet ilanından önce Suudi Arabistan Osmanlı sınırları içindeyken MEKKE den önce Kayseriye, kısa bir süre sonra Nevşehire gelerek yerleşmişler. Fahrettinin babası İrihan Belediyede Çarşıağası olmuş, Ahmet amcası, Hükümet Caddesinde şimdiki Göreme Otelinin üst tarafına denk gelen iki katlı o dönemdeki Ziraat Bankası binasının altındaki dükkanda Arzuhalcilik yapmıştır. Sevimli Arap FAHRETTİN de Ayakkabı tamirciliği, Lostra Salonu ve uzun sürede Gazete Bayii Ahmet Topuz ile beraber Ayakkabı Tamiri, Gazete Satıcılığı yapmıştır.

Kendisi çok şakacı kişiliği, devamlı Güleryüzlü haliyle ve "BUYURRR..." diyerek konuşmasıyla hatırlanacaktır.. Çocukları Nizamettin Ayakkabı Tamiri, Ahmet Temizlik malzemesi işi, Yüksel de Serbest olarak Nevşehir de yaşamlarını sürdürmektedirler. 45 yaşında Vefat eden ARAP FAHRETTİN aynı zamanda Motosiklet sevdalısı olarak Şehrimizde İz Bırakarak bu dünyadan göçmüştür. Allah Rahmet Eylesin, Mekanı Cennet olsun İnşaallah..."

-İlkokulu İbrahimpaşa'da okudum. 1959-1960 öğretim yılında bitirdim. Okutmadı babam bundan sonrasını. Köşger olduğu için benim de zanaatı devam ettirmemi istedi. Aslında ben okumaya hevesliydim.Resime de ilgim vardı. Bir gün çift atlı at arabası resmi yapmıştım .Öğretmenim bunu sınıfta panoya asmıştı.

Kardeşlerim Metin, Ahmet ve bacım Fikriye ile 3 kardeşiz.

1960'da mesleğe başladım. İlkokulu bitirir bitirmez. Çalıştığım yerleri sıralarsam;

İlk yerim Belediye Caddesi üzerinde Tanca Mağazası'nın olduğu yer.

2.si Kasaplar Çarsısı Camii Kebir Caddesi üzerinde Topal Hüseyin'in dükkânı.

1967'de Askere gittim. Balıkesir acemilik, Konya ustalık dönemim Ordu Donatım. 24 ay askerlik yaptım. Ben 1 yıllık asker iken (1968) babam vefat etti. Askerlik dönüşü 3.yerim Raşitbey Mahallesi Muhtarı Berber Ahmet'in olduğu yer. Burada Günahkâr'ın Mevlüt ile ortaklık yaptım. 1970'de evlendim. Bu evlilikten (Filiz ve Ayşegül) 2 kızım oldu.

4. yerim yine Camii Kebir Caddesi'nde Karakolun yanındaydı (1984'e kadar burada çalıştım)

1980'de eşim vefat etti. İkinci evliliğimi yaptım.Bir oğlum bir kızım (Fahreddin ve Neslihan) oldu.

5. yerim Camii Kebir Caddesi'nde şimdiki Kebapçı Mustafa'nın dükkânı (Gakkoş'un Yeri)

6. yerim tekrar Anıt Çarşı, Berber Ahmet'in yanı.Burada bir müddet ayakkabı malzemesi de sattım.

7. yerim işte içinde bulunduğumuz yerim. İşimi seviyorum. 76 yaşıma geldim hâlâ çalışıyorum.

Özel imâlat ayakkabı da yapıyorum.

Bu mesleği yapan 5 veya 6 kişi kaldık. En yaşlısı benim.

Benden sonra da mesleği yürütecek olan birkaç kişiden başka yok.

Zira çırak yetişmeyince usta nasıl olacak.Halk da zaten tüketici bir toplum.Hazıra yöneliyor, internetten getirtiyor.

- Anıt Çarşı'dan ve bu çevreden kopamamışsınız. Neden?

-Buralara alıştım.Gördüğün gibi 7 dükkan gezmişim.Bütün köşgerler buradaydılar.

-Meslekten komşuların kimlerdi?

-Hayta'nın Seyit, Rafet'in Ali, Ebe'nin Ömer, Arif Andaş, Kambur Kadir Fırtına,Tombuş'un Hasan,Seyit Bayrakçeken, Hasan Ağa, Tat Hikmet, Topal Emin, Narlı Mehmet...

Görüyorsun ki şimdi benden başkası yok. İn cin top oynuyor.

-Dükkan komşusu Hambostanlardan Ali Güvercinli, Mehmet Dağdeviren, Keçeciler'in Müdürü Fevzioğlu Kundura Mustafa Ergün, Kenan Yurttutan, Muammer Yavuklu, Adnan Kitapçı ve kardeşi Ahmet Kitapçı oturuyorlar. Girip çıkıyorlar.

İşyeri değil de sanki Çay Ocağı.

Bu arada ben de birkaç şiir okuyorum, sözleri bana ait olan şarkılar dinletiyorum.

Müdür ve Ali Ağa'm çaylarımızı dolduruyor içiyoruz birlikte. Saat de 16:00

Bunun üzerine Çay'a dair şiirimi de okuyor, bu tatlı sohbetimizi sonlandırıyorum.

BİR BARDAK ÇAY

Bir bardak çayın verdiği lezzet

Sanma ki âlemde

Bir başka şeyde

İçimden kopup gelen

Bir nefes var neyde

Dostlarım !

Dostluğun en güzel yeri

Kuytu bir köşede

Küçük bir kahve

Seslen hele çaycıya

Baksana…heey de !

-Bir bardak çay…!

Neler çektim vay !

Yudumlarken çayı

Gökte beliren ay’ı

Saçı Leylâ, kaşı hilâl, yay’ı

Ve

Başındaki sevdâyı…

Geç karşıma

Otur şöyle

Bana derdini söyle

Derdine derman olayım

Çayın verdiği lezzeti unutup

Sende lezzet bulayım

En güzel anları

Geçen zamanları

Çayın deminde

Nefis kokusunda tatmak isterim

Çay ki sohbetin adı

Ağzımızın tadı

Mâzinin yâdıdır

Yeter ki yanında ahbabın, eşin dostun olsun

Yalnız içemem çayı

Bu demde

Demâdem

Demli bir çay içmeli

Daldıkça derinlere

Kendinden geçmeli

Canın sohbet isterse şayet

Hasan Emmi’yi,Hüseyin Ağa’yı,Durmuş Dayı’yı seçmeli

İnsanlarla iç içe olup

Şehrin bunaltıcı havasından

Köylere, yaylalara göçüp

Bir köy kahvesinde

Çayı essahtan içmeli

14 ŞUBAT 2017

SADİ TELTİK

-Ustam, Allah razı olsun senden.Sorularıma samimî cevaplar verdin.Bana vakit ayırdın.Hakkını helâl et.Teşekkür ediyorum bu güzel, dostâne sohbet için.

-Estağfurullah...Ben teşekkür ederim Hoca'm Allah senden de razı olsun."

ARABOĞLU NİZAMEDDİN'İN BABASI FAHREDDİN ZENCİR

Komşularımdan diye bahsettiği Tat Hikmet; merhum kunduracı Hikmet Çokçalışkan