Uzay; gökcisimlerini barındıran evrendir. İnsanlık tarihiyle birlikte ilgi odağıdır. İlk medeniyet olarak bilinen Sümerlerin, uzay bağlantılı olduğu / Giza piramitlerinin, yıldız ve gezegenler ile orantılı olduğu, kaynaklarda belirtilmektedir.
Esas Kaynak’ta; “devamlı genişlediğinden / yıldızların yol gösterici olduğundan / en parlak sirrus ve mucizevi tarık yıldızlarından / güneşin doğduğu yerden / indirilen demirden / eritilmiş bakırdan” vb. net hükümlerle bahsedilmektedir. Yani, uzay ve gökcisimleri insanlıkla doğrudan bağlantılıdır.
Bağlantı katmanlarından biri de iyonosferdir; yüklü atomların, elektromanyetik dalgaların bulunduğu bölümdür. İyonosfer, uydu iletişimi için önemlidir. Uydu; insan eliyle yapılan, yörüngeye yerleşilen yapay gökcismidir; kara, deniz, hava unsurlarını, bilgilendiren / yönlendiren / kontrol eden / veri aktarımı sağlayan vb. fonksiyonellikte teknolojik gereçlerdir. Bilinen dünyada; 4 Ekim 1957'de fırlatılan ilk yapay uydu olan Sputnik 1'den beri, binlerce yapay uydu uzaya gönderilmiştir.
Uzay; gök kubbedir, panoramik bakış yeridir. Uzay-yer uydu teknolojilerini aktif kullanan ülkeler, diğer ülkeleri gözlemektedir. İşin içerisinde dünyevi düşünceli, kanaatsiz negatif niyet olduğunda da bölgesel veya ulusal veyahut uluslararası boyutlu vicdansızlıklar görülebilmektedir.
Dünya penceresinden bakıldığında ise uzay; tüm ekosistem unsurlarınındır, tüm insanlığındır. Dominant ülkelerin / görevlendirilmiş kişiliklerin, kuralsızca kullanabileceği, istedikleri gibi dolduracakları bir boşluk değildir. Bu amaçla, uluslararası uzay hukukunun temelini oluşturan Uzay Antlaşması, 10 Ekim 1967'de yürürlüğe girmiştir. Ancak, 21. yüzyıl dünyasındaki materyalist uygulamalar ile bu antlaşma da hükmünü yitirmiştir.
1957 yılından günümüze kadar uzaya gönderilen uydulardan bazıları yörüngeden kontrolden çıkmış / bazıları işlevsizleşmiş atıl durumdadır; uzay, uydu çöplüğüne dönmek üzeredir. Mayıs 2024 verilerine göre, Orbiting uydu izleme sitesi, 9 900 aktif uydunun var olduğu bilgisini vermiştir.
Bu doğrultuda; evren çalışmalarının, insanlığın ve ekosistemin geleceğine etkileriyle alakalı, farkındalık oluşturmak ve özellikle gençleri, gök bilimleri ve uzay teknolojileri alanlarına teşvik etmek amacıyla, iki uzay faaliyetinden yola çıkarak, her yıl 4-10 Ekim arası “Uzay Haftası” olarak kutlanmaktadır.
Uzayın önemini kavramış ve bu teknolojiye sahip olan milletler, kara / deniz / hava / siber vb. her tür güvenliğin uzay ile doğrudan ilgili olduğunu fark ederek, uzay gücü / kuvvetleri / ordusu gibi adlarla yeni bir yapılanmanın içerisine girmiştir.
Ülkemiz; Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının odak noktasında / kutsal mekanların yanı başında / enerji kaynaklarının geçiş güzergahında / dominant ülkelerin manevra sahasında / Karadeniz’in nefes borusu boğazların stratejik öneminde / buzulların erimesiyle korunaklı dev liman olan Akdeniz havzasının kaptan köşkünde / …. vb. düşünüldüğünde; üst düzey güvenliğe sahip bir ülke olmak zorundadır. Bu millet, bu topraklarda 10 bin yıldır vardır; Turukku ve Turki Krallıkları bunun kanıtıdır. Türk Milleti; 1071 Malazgirt ile öz topraklarını yıllar sonra tekrar vatanı yapmış; 1922 Büyük Taarruz ile de vatan topraklarının kalıcılığını bir kez daha tüm dünyaya gösterilmiştir.
Milletimiz; kara vatan toprağında / deniz yetki alanında / hava etki sahasında / siber dijital alemde, her türlü güvenliği sağlamak için uydu-yer iletişiminin önemini bilmektedir. Bu doğrultuda fikri ve fiili adımlar atılmıştır. Türkiye; uzayda uydusu bulunan milletler ligindedir. İlk yerli ve milli haberleşme uydusu TÜRKSAT 6A, 9 Temmuz 2024 tarihinde, gün başlangıcında yörüngesine gönderilmiştir.
Vatanımızın; her türlü güvenliğini sağlamak / savunmak ve gerektiğinde taarruz etmek / rekabet edebilir ve caydırıcı güç olduğunu göstermek / çağın gerektirdiği inovatif atılımı yapmak / bireysel olarak karbon bazlı fıtri sürdürülebilirlik farkındalığını oluşturmak için, disiplinlerarası fizik ve metafizik boyutlu, yerli ve milli bilim ve teknoloji unsurları ile askeri anlamda; “Uzay Kuvvetlerine” ihtiyaç vardır.
Böylece; elektronik, sibernetik, biyolojik, nükleer, kimyasal vb. tehditlere karşı, uydu-yer bağlantılı veri kanalları ve bunlara uyumlu kuantum yapay zekâ donanımlı ekipmanları ile her türlü güvenlik sağlanacaktır. Her birimde olduğu gibi, bu kuvvetlere personel seçiminin de, yerli ve milli kaynaklardan yapılması / sistemin güncellenmesi önem arz etmektedir.
Bu satırlar; M. TUNCEL, Toplumsal Farkındalık, Nevşehir-2024; çalışmasından yararlanılarak hazırlanmıştır.