TÜRKİYENİN EN ÖNEMLİ SORUNU

                               Dr Seyfi ŞAHİN

Bu yazacağım konu Türkiye’nin en önemli meselesidir.

Türkiye, maddi ve manevi yönden kalkınacaksa, bu meseleyi halletmelidir.

Şüphesiz bu konu Türk milletinin beka meselesidir.

Gelecekte var olacaksa, bunu çözmelidir.

                ***

Bu mesele, Türk milletini dünyada cihangir eden, iman, itikat, güç ve ülkü hedefidir.

Tanzimat’tan sonra, Türkiye’de, dini kurum ve kişiler hırpalandı.

Medreselerden mezun olanlar devlet kapısına konmadı.

Tanzimat’tan sonra kurulan Batı emperyalizminin kolu olan ve devleti denetleyen,

Çok önemli bir kuruluş vardı. Buna Osmanlı döneminde “Encümeni Daniş” denirdi.

Bu kuruluş cumhuriyet döneminde de devam etti.

Bilmiyorsunuz ama hala o kurum gayri resmi ve gayri meşru olarak devam ediyor.

Yani emperyalizmin iç denetçisidir.

Yapılan uluslararası anlaşmalara ve milli eğitim politikalarına yön verir.

İslam’ın Türk toplumuna tekrar hakim olmasını önler.

Eğitimin dini ve milli olmasını engeller.

Dikkat ettiniz mi bilmiyorum? 20 yıldır, Milli eğitim müfredatına müdahale edilemedi.

Diyanet işleri başkanlığında Batılı misyonerlerin etkisi kırılamadı.

Bilakis daha da genişleyerek etkisini devam ettiriyor.

                ***

Türkiye’nin en büyük ve zengin vakfı, diyanet vakfında KURAMER diye bir kuruluş var.

Güya “Kuran araştırmaları” kuruluşu deniyor.

Ama onların bastığı kitaplar ve verdikleri konferanslar, hatta kongreler,

Batılı oryantalistleri şereflendiriyor, onların kitaplarını basıyor, kongrelere onları çağırıyor.

Aslında çağrılanlar emperyalistler tarafından çok özel yetiştirilmiş Misyonerlerdir.

                ***

İslam itikadında başka dine mensup kişiler, milletler,  kurumlar ve devletler asla övülemezler.

Bu tavır, imanı alıp götürür. Hatta bunların ibadethanelerinin yapımına izin verilmez.

Onların din adamlarına yani oryantalistlere ve  papazlara asla itibar edilmez.

Onlar her ortamda aşağılanır. Dışlanır.

Hele “Dinler arası diyalog” diye uydurulan, onlarla Müslüman hocaları yan yana koymak haramdır.

Maalesef, Fulbrigith Anlaşmasından sonra kurulan Ankara İlahiyat Fakültesi,

Tamamen, Oryantalistlerin (misyoner) kontrol ve denetimine verildi.

Özel yetiştirdikleri, bazı Türk ilahiyatçılar onların istedikleri eğitimi verdiler.

Onların istedikleri makaleleri yazıp, oryantalistleri kaynak gösterdiler.

Ancak öyle prof, veya doç. Oldular.

Şüphesiz içlerinden  iman sahibi Ehli Sünnet hocalar da çıktı.

Ama bazıları, İslam’ı ve Müslümanları aşağılayan, Batılıları öven,

Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa’yı (Ona selam olsun) dışlayan,

Makale, yazı ve konferans verdiler.

Sosyal medyada Türk ve İslam tarihini aşağıladılar.

                ***

İşte,  bunların hedefi, CIA-Vatikan İşbirliği ile, Müslümanların imanını zedelemek,

Müslümanlar içinde Deist ve Ateist kişiler yetiştirmektir.

Bundan 50 yıl önce Vatikan’ın aldığı kararı uygulamaktır.

 “3. Milenyumda Asya’yı Hıristiyan etmektir.”  

Asya Türk demektir. Hedef Türkleri Hıristiyanlaştırmaktır.

Emperyalizm; nasıl? Afrika’yı ve Amerika’yı eline geçirmişse…

Asya’yı da ele geçirmek, istemektedir.

Bilirsiniz k, İslam imanını kaybeden, Deist ve Ateistler sonra Hıristiyan olup,

Emperyalizmin uşağı olacaklardır. İşte Türkiye’nin en büyük sorunu budur.

Devletin, bazı İlahiyatçılara ve Diyanet içine yerleşen bu sapıklara karşı tedbir alması gerekir.

17.08.2023, Kayseri.