Özür diliyorum
İskilipli Âtıf Hoca’dan özür diliyorum.
Onu anlamadık
Değerini bilemedik
Hatta hiç tanımadık, tanımak için uğraşmadık.
Tanıdıktan sonra bile vazifemizi yapmadık, yapamadık.
Özür diliyorum
Şapka Kanunu’na muhalefet etmediği halde, muhalefetmiş gibi gösterip darağacına gönderdik.
Yaşlı bir Amerikalının;
“Keşke genç olsaydım da talebeniz sıfatıyla yanınızda kalıp sizden feyz alsaydım.” Sözünün anlamını dahi idrak edemedik.
Özür diliyorum
Bir İtalyan araştırmacısının;
“Ben Arap ve Hint âlemini gezdim ve birçok din âlimleriyle görüştüm. Hiç biri beni sizin kadar doyuramadı. Yıllardır fikrimi tırmalayan nice girift ve zor meseleleri siz çözdünüz.” Sözlerinin ne farkında vardık ne de önemsedik.
Özür diliyorum
Fransızlar İslamiyet’i ondan öğrenmek istediler.
Yabancı ülkelerde bulunan kimi İslam toplulukları eğitim-öğretim kurumlarının ıslahı için ondan yardım istediler.
Tüm bunlara karşılık
Âtıf Hoca;
“Vatanımdan ayrılamam. İslami kalkınmanın merkezi Türkiye’dir. Başka bir yer olmaz.” Diyerek kendisine yapılan teklifleri geri çevirdi.
Bunun anlamını bilemedik
Özür diliyorum
Kendisine hayran kalan padişahın verdiği hediyeyi kabul etmeyerek;
“Kulunuzu ihsana alıştırmamanızı niyaz ederim, efendim” sözlerini anlamadık.
Sizi tanıyamadık Hocam, özür diliyorum.
Bir toplantıdan sonra
Japon büyükelçisinin;
“Sizin gibi birkaç hoca daha olsa, İslamiyet bütün Doğu'yu, hatta Japonya’yı dahi fethederdi.” Sözlerinin gerçek anlamını ne düşündük, ne de yorumladık.
Özür diliyorum.
Medreseler Umum Müdürü iken yaptığı ıslahatın -hem mana hem maddi yönleriyle- tüm dünyada akisler uyandırmasını ve ecnebileri hayran bırakmasını fark edemedik.
Değerinizi bilemedik
Özür diliyorum
Böyle bir insanı, bu âlimi, Anadolu’da yetişmiş bu dehâyı Şapka Kanunu’na muhalefet etmekten astık.
Yok ettik
Özür diliyorum