HAYDİ ENFLASYONA BİR, İKİ
Son yıllarda, bu güne kadar yaşamadıklarımızı yaşamış, inanılmaz şeylere şahit olmuştuk.
Şöyle ki;
Bu dönemde Dolar ve Euro yerlerde sürünüyor, kimse yüzüne bakmıyordu, Türk Lirası tüm dünyada önemli para birimleri arasında yerini almış, her yerde kabul görüyordu.
Londra havaalanında geçerli para birimleri arasında TL’nin de adı geçiyor, bu, bizlere gurur veriyordu.
İnsanların gelir düzeyi de çok artmıştı, ev ve araba tabiri caizse ‘sudan ucuz’ duruma gelmiş, ev alma imkânı olmayan çoğu insan evlerine kavuşmuş, arabası olanlar arabalarını yenilemiş, olmayanlar araba alır hale gelmişti.
Belki çok uzun yıllar görmediğimiz; mevduat faizleri % 4,6 seviyelerine kadar inmiş, dolar ve Euro’nun bırakın yükselmesini, değer kaybeder hale gelmişti. Artık bankalar dövize yüksek faiz vermiyorlardı, döviz faizleri, 1,75 – 2.0 aralığında devam ediyordu.
Asıl büyük şaşkınlığı enflasyon oranında yaşamıştık, yıllık enflasyon % 7,2’ye kadar düşmüştü.
Kişi başına düşen milli gelir artıkça artmış, 13 000 dolar seviyesine yükselmişti.
Hiç alışık olmadığımız bir şey de borsada yaşanıyordu, borsada fiyatlar katlamış, borsa rekora doymayan bir canavar gibi artıkça artıyordu. İMF ekonomiden elini çekmiş daha doğrusu çektirilmişti.
Bu kadar rahata alışkın olmayan Türk insanını, rahatlık rahatsız etmeye başladı, sadece 12 ağaç için bir ayaklanma denemesi yapıldı, ülke günlerce diken üstünde durdu, onlarca kişi öldü, yüzlercesi yaralandı, evler, mağazalar, sokaklar, polis araçları yakılıp yıkıldı.
İşte ondan sonra dolar denen canavar kıpırdamaya başladı, onun kıpırdadığını gören, gözlerini para hırsı bürümüş kimilerinin eski alışkanlıkları nüksetti. Dolara ve Euro’ya bir yönelme oldu, tehlikeye göremeyen hükümet yeterli önlemi almadı.
Yavaş yavaş Türkiye o eski bildik duruma yeniden geldi, döviz aldı başını gitti, sonra akaryakıt fiyatları artı, sonra her şey artmaya başladı.
Öyle bir hale geldi ki bu artışı durdurmak imkânsız gibiydi sanki…
Hala bu olumsuz etki varlığını sürdürerek bizleri üzmeye devam ediyor...