BİN BİR SURAT
Sol oportünistler gerçekten darbeye karşı mıdırlar?
Bu sorunun cevabı evet değildir.
Fikri zeminde düşünüldüğü zaman, solun darbeye karşı olması gerekmektedir.
Fakat bu sadece fikri zeminde böyledir.
Hayatın gerçekleri ise bize bunun tersini göstermektedir.
Sol işine geldiği zaman demokrasiye âşıktır.
Fakat sadece işine geldiği zaman
Gerisi yok
Solun ana unsurlarından birini oluşturan “proletarya diktatörlüğü” aslında isminden de anlaşıldığı gibi bir diktatörlüktür.
Bu halka karşı diktatörlük, proletarya için ise demokrasi demektir.
Yani hem diktatörlük, hem demokrasi iç içe, yan yanadır.
Kendilerinin payına düşen demokrasi, kendilerinin dışındakilerinin payına düşen ise baskı, şiddet, saldırı ve hukuksuzluk demek olan diktatörlüktür.
Dam başında saksağan, vur beline kazmayı…
Günümüzde proletarya diktatörlüğü geçerliliğini yitirmiştir.
Uygulama alanı bulamamış, neredeyse unutulur hale gelmiştir.
Bunun unutulur hale gelmesi, onun ortadan kalkmasını sağlamamış, sadece bu katı düşünce, kimi şüpheci fikir ilaveleri, günlük makyajlarla ‘şirin’(!) hale getirilmeye çalışılmıştır.
İşlerine geldiği zaman demokrasi, işlerine geldiği zaman diktatörlük ya da darbeden yana olmuşlar, bunu bir çelişki olarak görmemişlerdir.
Mısır’daki darbe onlar için darbe değildir. Hatta bu yolla gelecek olan(!) demokrasinin bir zaferidir.
Seçilmiş Mursi’nin yanında değil, silah tehdidi ile iş başına gelen Sisi’nin yanında yer almışlardır.
Bu, ilkesizliktir
Bu, oportünizmdir
Bu, fikri karmaşadır
Demokrasinin inkârdır
Tüm bunları savunmaktan geri durmayan sol, Türkiye’deki darbe kalkışmasına ise sessiz kalmış, kimi göstermelik tepkilerle işi geçiştirmeye çalışmıştır.
Darbe kalkışmasına karşı halkla beraber sokaklara dökülmemiş, seyirci olarak kalmayı tercih etmiş, nötr olmayı, sonucu beklemeyi tercih etmiştir.
Hem kuzgundan, hem devletten yana olabilecek şekilde kendilerini kamufle etmeyi marifet saymışlardır.
Onlar için öncelik, hiçbir zaman demokrasi olmamıştır.