İçi içine sığmıyordu
Yerinde duramıyor, düşündükçe heyecanlanıyor, sevinç dalgası vücudunu kaplıyor, gidiyor kendini aynada seyrediyor, yeni tıraş olduğu halde tıraş olup olmamayı düşünüyordu.
İşe girmişti
Hem de istediği işe
Kaç lira alacağı hiç umurunda değildi. İstediği işi bulmuştu ya yeterdi ona.
Kalktı odanın içinde bir tur attı
Düşünmeye başladı, yarın hangi elbisesini giyecekti? İyi bir banyo yapmalıydı.
Tıraş olmalıydı
Güldü, yeni tıraş olmuştu ya…
Mutluydu
Artık onun da sevdiği bir işi vardı, her sabah erkenden kalkacak, sıkı bir kahvaltı yapacak sonra da ver elini fabrika… Fabrikaya varacak elbiselerini çıkarmayacaktı…
Çünkü bulduğu iş muhasebe işi idi
Takım elbise ile çalışacak, iş tulumunu giymeyecekti, iş tulumuna artık gerek kalmamıştı.
Bu düşünceler onu daha da coşturdu
Dışarı çıktı
Konuşacak birini aradı, onunla şakalaşacak, havadan sudan konuşacak, ona yeni işini anlatacak, sevincini bildirecekti.
Fakat dışarıda kimse yoktu
’Böyle zamanlarda da insan bulunmaz ki…’ diye söylendi
Canı sıkıldı
Can sıkıntısı, içindeki neşeyi yok etmedi
Sokakta yürümeye başladı, caddeye indi, rasgele park etmiş arabaların yanında yürümeye başladı
İyi de, belki böyle bir araba alabilecekti
Bu düşünce onu daha da kamçıladı
Sanki ayağı yere basmıyor, düşünceler beyninden yıldırım hızıyla geçiyor, ne yapacağını bilmiyor, yarına kadar zamanı nasıl geçireceğini düşünemiyordu.
Evet, yarın yeni işine başlıyordu
Aylık alacak, aylığını hiç harcamayacak, bankaya yatıracak, para büyüyecek, büyüyecek… Bu büyüyen para ile neler alabilecekti, kim bilir?
Akşam oldu, yattı…
Sabah erkenden kalktı iyi bir kahvaltı yaptı, fabrikanın yolunu tuttu.
Biraz erken varmıştı, muhasebe bölümünün önünde beklemeye başladı.
Az sonra patron geldi, bunu gördü, niçin orda beklediğini sordu…
Muhasebe bölümünde çalışacağını söyledi
Patron kızdı;
“Öyle şey olmaz, benim haberim yok, hemen elbiseni değiştir, tulumunu giy, eski çalıştığın yere çık” dedi…
Tüm dünyası yıkılmıştı
Gözleri karardı, düşecek gibi oldu…