Ekim'in 20’sinden sonra kar yağışı başlardı
Bu yağış bazen günlerce sürer
İnsanlar evlerinden dışarı çıkamazdı
Kar yarım metreyi aşmış ise insanlar kar kürümek için damlara çıkarlar
Damlarda oluşan kar yığınlarını kürürlerdi
Kürüdükleri yerin tekrar dolacağını bile bile…
Üşenmezler
Sıkılmazlardı
Hatta hafif bir türkü tutturanlar, damdan dama birbirine laf atanlar, şaka yapanlar, kartopu fırlatanlar olayı eğlenceye dönüştürürdü.
Sokaklar, damlardan atılmış kar yığınları ile dolar, zamanla birlikte bu kar yığınları da yükselir giderdi.
Çocuklar damlardan bu kar yığınlarının üzerine atlar, oyunlar oynardı.
Evler hiç boş kalmaz, özellikle akşamları adeta birer eğlence merkezlerine dönüşür, zaman su gibi akardı.
Uzun kış gecelerinde iyi masal anlatanlar ortaya çıkar, sanki günümüzün bir TV dizisini andıran masallarına başlar, anlatır da anlatırdı…
Kadınlar çorap, kazak, hırka vb. şeyler örerek zamanlarını değerlendirirlerdi.
Elektrik yoktu
İnsanlar odalarda gaz lambaları, evin diğer bölümlerinde ise ellerinde taşıdıkları çıralarla işlerini yapmaya çalışırlardı.
Komşu oturmaları da bu dönemde başlardı
Kimse evde yalnız kalmazdı
Ya misafirliğe gidilir ya da misafirler gelirdi
Evlere çat kapı girilir, daha önceden izin almak, haber vermek pek hoş karşılanmazdı
İşte o zaman büyüklere gün doğardı
Başından geçenleri kendine göre ilaveler yaparak anlatırlar, anlattıkça deşarj olurlar, zamanın nasıl geçtiğini anlamazlardı.
Çocuklar ise ortama uyum sağlar, çeşitli oyunlar oynarlar, bazen de büyüklerin anlattıklarına kulak kabartırlardı.
Her şey doğaldı
Yapmacık davranışlara rastlanmazdı
Evlerin içi pek soğuk olmaz, sobalarda samanın irisi olan kesmik yanar, hemen evi ısıtır, çabukça da söner, ev soğumaya yüz tutunca tekrar doldurulur ve yakılırdı. Bu yatma zamanına kadar mütemadiyen devam ederdi.
Oturma saat 10’u pek geçmezdi.
Sonra herkes evinin yolunu tutar, yarınki güne hazırlanmak ve dinlenmek için yataklarına girerlerdi.
Yün yatak ve yün yorganlarda tatlı bir uykuya dalarlar, dünya kaygılarından uzaklaşırlardı.
Sadece birbirleri ile kaynaşan insanlar değildi, o aileye ait hayvanlar da insanlarla kaynaşır, aileden biri gibi görünürdü…
O yılları bizler yaşadık
Unutmadık!
İyi miydi, kötü müydü, bilinmez
Fakat
Hâlâ tadı damağımızda…