Camideyiz
Hocanın, duyguları ile karışık vaazını dinliyoruz
Yanımda, 30’lu yaşlarda genç bir baba ve onun camiye alışsın diye getirdiği tahminen 2-2,5 yaşında olan çocuğu var.
Çocuk kalkıyor, oturuyor, geriye dönüyor
Sesler çıkarıyor
‘Benim namazım bitti’ diye babasına sesleniyor
Sürekli hareket halinde
Baba da sabırla çocuğun bu hareketlerini izliyor, kimi zaman parmağını ağzına götürerek sus işareti yapıyor.
Çocuk kafasının babasının dizine koyuyor, sonra kucağına yatıyor.
Tekrar kalkıyor
Elindeki tespihi sağa sola sallıyor
Tespih ile oynuyor
Babası ise sanki sinir sistemleri alınmış gibi tüm bu hareketlere kızmıyor, başını okşuyor, kulaklarını sıvazlıyor, öpüyor, kokluyor…
Pekiyi sorun nerede?
Çocuğun, cemaati rahatsız etmesinde mi?
Namazın huşu içinde kılınmasına engel olunmasında mı?
Yoksa bu yaştaki çocukların camiye getirilmesinde mi?
Hayır!
Sorun bunların hiç birinde değil
Sorun baba ve çocuğun ilişkisinde…
Baba müthiş bir sabırla çocuğu izliyor, öpüyor, kokluyor, okşuyor…
İşte sorun burada
Tabii ki hemen aklınıza gelen ‘bunun nesi sorun?’ diye düşünmeniz…
Evet, sorun bu ilişkide
Sadece buradaki ilişkide de değil
Caminin dışında anne ve babaların çocukları ile olan ilişkilerinde sorun.
Elbette bu çocuklar bizim canımız, ciğerimiz
Onları çok seviyoruz
Fakat bu sevgiyi gösterme biçimimiz ve dozu… İşte sorun burada…
O kadar çok sevgi gösteriyoruz ki, çocuk hayatın gerçekleri ile yüz yüze gelemiyor, kendi sorunlarını çözmekten uzak, ana-babaya bağımlı bireyler haline geliyor.
En küçük problemler karşısında panikliyor
Zorluklardan kaçıyor
Kendi yapması gereken şeyleri anne ve babanın üstüne atıyor.
Özgüven, öz gelişim, kişisel beceri, zorluklarla savaşma gücü anne ve baba tarafından bilinçsizce engellenmiş oluyor.
Yetişkin olduğu zaman işinde başarılı olamama, eşi ile ilişkileri yürütememe, evliliğini sürdürememe vb. gibi sorunlarla yüz yüze geliyor.
İşte sorun bu!
Pek düşünülmeyen fakat toplumsal gelişimimizi engelleyen ana problemlerimizden biri…
Tabii ki görebilene…