'DEVLETÇİLİK' HASTALIĞI 

Türkiye’nin kalkınmasında kilit rol, bilinenin aksine özel sektörden geçer.

23 yılında kurulan genç Cumhuriyetin ana hedeflerinden biri de devletçilik idi.

İlk yıllarda devletçiliğin gerçekten yararı oldu, ülkemiz belli bir süre güçlü sanayi tesisleri ile göz doldurmaya başladı. İşte burada yapılması gerekli olan şey, yavaş yavaş özel sektörün güçlendirilmesi, özel sektörün güçlendiği alanlardan ise devletin yumuşak bir şekilde çıkış yapması gerekiyordu.

Bu olmadı.

Olmamakla da kalmadı, laçkalaşan devlet kuruluşları yavaş yavaş iktidarın ‘arpalığına’ dönüşmeye başladı.

Bu durum özellikle 70’li yıllarda kendini daha iyi göstermeye başladı. Artık devlet kuruluşlarının bırakın kar etmesini, her biri birer ‘kara delik’ haline dönüşerek, ekonominin üstüne büyük külfet getirmeye başlayacaktı.

Şeker, çimento, demir çelik vb. gibi sanayi dallarında faaliyet gösteren devlet kuruluşları artık yöneticiler için bir baş ağrısı durumuna geldi. Öyle ki, bu kuruluşların giderleri, elde edilen gelirleri katbekat geçmeye başladı.

İktidarın her değiştiğin de bu kuruluşlara binlerce işçi alınıyor, fakat buna paralel olarak ne üretim artıyor, ne de gelir yükseliyordu, bırakın kar etmeyi, artık devasa hale gelen zararın artırılmaması için gerekli gayret gösteriliyor fakat olumlu bir netice alınamıyordu.

İşte tam bu noktada devreye rahmetli ‘Özal’ giriyor, ‘sattırmam’ diye muhalefete rağmen bu ‘karadelikleri’ tek tek satıyor, hazinenin sırtına binen o muazzam yük de azalmaya başlıyordu.

Bu gün ülke ekonomisini sırtlayan ‘savunma sanayii’ sadece ülkemizde değil, dünyada da göz dolduruyor, sırtı kalın emperyalist devletlerin dikkatini çekiyordu.

Artık devletin bu alandan yavaş yavaş çekilerek, yerini özel sektöre bırakması gerekiyor, eğer bu yapılmaz ise, (ki yapıldığının belirtileri var) geçmişte yaşanan o hatalara bir daha düşmekten bizi kimse kurtaramaz.

Baykar Makine bu yolda güçlü yatırım ve atakları ile göz doldurmaya başladı, sadece bu Baykar’la da kalmadı, pıtrak otu gibi büyük şehirlerimizde savunma sanayii ile ilgili kuruluşlar yaygınlaşmaya başladı.

Gelişmeler gayet olumludur.

Bunu yeni seçilen Amerikan devlet başkanı Trump’un ağzından da duymak, bu konunda doğru yolda olduğumuzun bir göstergesi olsa gerek.

Trump Türkiye’nin çok değiştiği ve geliştiğini söyleyerek, yeni atılımlar ile Türk ordusu dünyanın önemli askeri güçleri arasına girmiştir, diyerek yolumuzun ne kadar doğru olduğunun da işaretini vermiş oldu.

Evet, geleceğimiz özel sektörün güçlenmesin de.

Eğer bunu elimize yüzümüze bulaştırmadan yapmayı başarabilirsek, ülkemiz bırakın Orta doğuyu, dünyanın en güçlü devletleri arasında yerini almış olacak.

İşte o zaman ufukta bir Türkiye yıldızı doğacaktır...