Telaşlıydı
   Acele ediyor, etrafına bakmıyor, bir an önce işini bitirmek istiyordu.
   Onlarca insanın arasından sanki onları hiç görmüyor gibi yürüyor, bu zamana kadar yaptığı birikimi bankaya götürüyordu.
   Nihayet bankanın önüne geldi. ATM boştu. Cebinden bir tomar para çıkardı.
   Parayı ATM’den hesabına yatıracaktı
   Makinenin istediklerini yaptı, hesap numarasını yazdı, çeşitli tuşlara bastıktan sonra, ekrandaki komuta uygun olarak hazırladığı parayı makinenin ‘para alan yerine’ sürdü. 
   Makine, sanki bir daha geri vermeyecekmiş gibi parayı hızla yuttu.
   Makineden gelen sesler, paranın kontrol edilip sayıldığını gösteriyordu.
   Birkaç dakika sonra makinenin para bölümü açıldı, ortaya bir kâğıt yüzlük çıktı.
   Demek ki bu parayı makine kabul etmemişti.
   Paranın altını üstüne çevirdi, ekle tuşuna bastı, tekrar makineye verdi.
   On, on beş saniye sonra ATM’nin ekranında, içinde ünlem işareti bulunan bir kırmızı üçgen belirdi. Üçgenin altında ATM’nin “hizmet dışı” olduğu yazıyordu.
   Ne yapacağını bilemedi
   İptal tuşuna bastı, tekrar bastı, tekrar tekrar bastı, sonuç alamadı. Ortada ne para ne de bankamatik kartı vardı. Makine hepsini yutmuş, geri vermiyordu.
   Bu defa da sil tuşuna bastı, panik içinde diğer tuşlara bastı, makinede en ufak bir değişiklik olmadı.
   Daha önce duymuştu; ‘bırakıp gidersen makine bir süre sonra parayı geri veriyordu.’ Bu ihtimal mevcuttu.
   Oradan ayrılmadı.
   Banka açıktı, kapıdan başını uzattı, hiçbir görevli göremedi, bırakıp içeri de girmek istemiyordu.
   Bekledi… 
   Dakikalarca bekledi.
   Sonuç yoktu, makine parayı yutmuş, geri de vermiyordu.
   Kararını verdi. ATM’nin başından ayrılıp bankaya girdi. Önüne çıkan ilk görevliye durumu acele acele anlattı.
   Görevli sakindi;
   ‘Tamam, biz ilgileniriz, o, daha sonra senin hesabına geçer’ diyordu.
   Ama ortada bir belirsizlik vardı… Ya geçmezse ya başka bir şey olursa ne olacaktı?
   Tam o sırada bankanın kapısı açıldı, bir vatandaş elinde bir tomar para ile bankaya girdi; ‘Bunu ATM’de buldum’ diyordu. İnanamadı, koştu, hemen parayı aldı sonra ATM’nin önüne gitti, bankamatik kartı da makinedeydi, onu da aldı.
   Parası kaybolmamış, onu bulmuştu
   ‘Bu nasıl iş?’ diye kendi kendine söyleniyor, sevinse mi, üzülse mi karar veremiyordu.
   Mütemadiyen ‘hay Allah, hay Allah!’ diyordu
   Olacakları bildiği halde önüne geçememiş
   Yaşanması gerekeni yaşamıştı…