Bir, Orhan Kemal romanı okudum.
Huzursuz oldum
İnsanlara olan güvenim artmadı, azaldı
Bir Orhan Kemal romanı okudum.
Benim olan, bildiğim her şey sallandı, önemsizleşti…
Saldırıya maruz kaldım
Yaralandım
Darbe yedim, dipçik yedim, sel vurdu, doluya tutuldum, fırtınaya yakalandım.
Tüm değerlerim depreme uğramış gibi hasar gördü, yerle bir oldu.
Süründüm
Bittim
Yaşama arzumu yitirdim
Yolumu kaybettim, yönümü yitirdim, gücümü tükettim, ben, ben olmaktan çıktım.
Beni bu hale Orhan Kemal getirdi.
Buna hakkı yoktu.
Olmamalıydı
Bir yazar okuyucusuna güç vermeli, moral vermeli, güzellikler sunmalı, değerlerini önemsemeli, yüceltmeli…
Okuyucu ile yazar ayrılmaz bir bütün olmalı
Sırt sırta vermeliler
El ele, omuz omuza..
Bunların hiç biri yoktu
Beni bitirdi, hayata bakış açımı bozdu, anlamsızlaştırdı, kafamı karıştırdı, ruhumu alt-üst etti.
Roman bitti…
Ben de bittim…
Uzun süre kendime gelemedim, kıpırdayamadım, nefes alamadım, boğuldum, korkudan öldüm…
Hakkı var mıydı?
Yoktu
Orhan Kemal de iyi değildi… İyi olsa böyle yapar mıydı? Üzer miydi?
O da darbe yemiş, yıkılmış, bitmiş, bitirilmiş…
Materyalizm ve sol onu tüketmiş…
Yoldan çıkarmış
Hedef şaşırtmış…
Bu ideoloji onlarca, yüzlerce, binlerce, on binlerce, yüzbinlerce, milyonlarca insanı yediği gibi onu da yemiş, benliğini karartmış.
Çölde kalan biri gibi yönsüz, hedefsiz kalmış (aslında hedefi var), zayıf bırakılmış, tuzağa düşmüş, düşürülmüş.
“Ey şanlı avcı, tuzağını boşuna kurmadın
Attın, yazık ki, yazıklar ki vurmadın.”
Diyen şairin yanıldığı gibi o da yanılmış, yanıltılmış
Bir yazar, bir insan, bir değer ele geçirilmiş
Tutsak edilmiş…
‘Bir Orhan Kemal romanı okudum’ yoruldum...