İÇE DÜŞEN ATEŞ
   Umutsuzluk bize yakışmaz.
   Hedefsizlik, belirsizlik, vurdumduymazlık da öyle
   Türk umutsuz olmaz.
   Müslüman ise asla
   Türk milletinin bittiği, tükendiği, hiçbir maddi gücünün olmadığı, hainlerin cirit attığı bir ortamda atalarımız ümitsizliğe kapılmamış, üstelik dünyanın en güçlü devletlerine karşı koyarak, tarihini değiştiren bir zafere imza atmamış mıydı?
   Çanakkale’de bir destan yazılmamış mıydı?
   Kurtuluş Savaşı’nda Türk milleti küllerinden doğmamış mıydı?
   Bunlar unutulabilir mi?
   Bunlar yok sayılabilir mi?
   Hayır! 
   Bunlar orta yerde dururken, bize umutsuzluk yakışır mı?
   Geçmiş güçtür.
   Tarih köktür, inançtır, hızdır…
   Tüm bunlar bizim tarihimizin temel öğelerindendir.
   Dön geriye bak!
   Atalarımızın yaktıkları ateş seni durdurmaz.
   Hareketsiz koymaz.
   Ümitsiz ise hiç bırakmaz.
   Keza Sultan Alpaslan kendisinden kat be kat üstün olan düşmanı gözünde büyütmemiş, yılmamış, paniğe kapılmamış, inancını korumuş, kazandığı büyük zafer ile Anadolu’nun kapılarını Türklere açmayı başarmıştır.
   Dünyanın en büyük imparatorluğunun, en güçlü zamanında, Mohaç’ta Türk askeri bir destan yazarak, 6 saat gibi kısa bir zamanda Macar ordusunu yerle bir etmiş, dünyanın en kısa ve en hızlı zaferini elde etmiştir.
   Bunlar boş mudur?
   Bir karşılığı yok mudur?
   Senin içine bir kor düşürmeyecek midir?
   Kalk, silkin!
   Seni saran umutsuzluk zırhını parçala
   Bugün senin olmayabilir.
   Ama yarın…
   “Diyar-ı küfrü gezdim, nice beldeler, kâşaneler gördüm.
   Mülkü İslam’ı gezdim, hep viraneler gördüm” diyen şairin duygularına ortak ol, acısını anla, çareler ara…
   Sana biçilen rolü kabul etme…
   Bunu yapacak güç ve hızdasın…
   Gün bu gündür.
   Hiçbir zaman inancını umudunu, kararlığını yitirme
   Yarın ancak ve ancak;
   İnanma, çalışma ve hızla bizim olabilir.
   Unutma… Unutturma…!